James Webb Uzay Teleskobu zamanda tam 13,4 milyar yıl geriye baktı. Evet, doğru okudunuz; 13,4 milyar!
Bunu yapması da insanoğlunun şimdiye dek gördüğü en erken dönem galaksilerini bulmasını sağladı. Sayısız yıldız içeren bu galaksiler, evrenin doğumundan hemen sonra oluştu.
Araştırmada görev alan, Kaliforniya Santa Cruz Üniversitesi’nden astrofizikçi Brant Robertson yaptığı açıklamada şunları belirtiyor: “İlk kez büyük patlamadan 350 milyon yıl sonra galaksileri keşfettik ve fantastik mesafelerinden kesinlikle emin olabiliriz. Bu erken dönem galaksilerini bu denli çarpıcı güzellikteki görsellerde bulmak çok özel bir deneyim.”
Astronomi ekibi, bu galaksilerden gelen çok cılız ışığı yakalayabilmek için Webb teleskobunu, uzayın nispeten küçük bir parçası üzerinde çalıştırdı. Ancak saatler boyunca bakarak, bolca detay yakaladılar. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA ve Kanada Uzay Ajansı ile birlikte teleskopu işleten Avrupa Uzay Ajansı (ESA) “Görsel sadece bir buçuk kilometre uzaktan görünen bir insan büyüklüğünde, ancak her biri milyarlarca yıllık geçmiş tarihinin bir döneminde görüntülenen yüz binlerce galaksi içeriyor” açıklamasını yaptı.
“Bu erken dönem galaksilerini bu denli çarpıcı güzellikteki görsellerde bulmak çok özel bir deneyim.”
Aşağıdaki görselde bulunan dört galaksi, astronomlar tarafından yakalanan en düşük ışıkla gösteriliyor. Tüylenmiş noktalara benziyorlar, yani alıştığımız spiral galaksiler gibi görünmüyorlar, bunun sebebi ise onlarla aramızda olan büyük mesafe. Daha da önemlisi, bu galaksiler kırmızı tonlarda. Bunun sebebi ise evrenin genişlemesi ile, bu antik ışığın uzaması ve ışığın uzun dalga boylarının kırmızı görünmesi. (Bu durum kızıla kayma olarak da biliniyor)
Bilim insanları Yakın-Kızıl Ötesi Spektrograf (NIRSpec) adlı aracı kullanarak uzaktaki objelerin yaşını belirliyor. Işığı farklı renk ya da bölümlere ayıran bu araç, astronomların izledikleri galaksi ya da gezegen gibi objelerin fiziksel özelliklerini ve bileşenlerini anlayabilmesini sağlıyor. Haberimize konu olan galaksiler için araştırmacılar ışığın kızıla kaymasından kaynaklanan özel bir yapıyı arayarak, ışığın ve onu sağlayan galaksilerin yaşını doğrulayabildi.
Araştırmada görev yapan, İtalya’da bulunan Scuola Normale Superiore’den astronom Stefano Carniani yaptığı açıklamada “Bu ışıklar şimdiye kadar fotoğraflanmış en zayıf kızıl ötesi ışıkları” diyor.
Bu zayıf ışığın tespiti sadece bilimsel bir başarı değil. Bu aynı zamanda 13,4 milyar yıl kadar önce, milyonlarca yıldızın kozmosu aydınlatıp, ilk gezegenlerin oluşmasını sağlamaya gerekli olacak elementlerin üretilmesine yardımcı olduklarının da doğrulanması anlamına geliyor.
Evrene dair daha önce eşi olmayan görüntü ve bilgilere sahip olmamızı bekleyebilirsiniz. JWST Gelişmiş Derin Galaksi Dışı Araştırma (JADES) adlı Webb teleskobu ile erken evreni inceleme projesi 2023 yılında derin uzayı yüzlerce saat boyunca izleyecek.
Webb Teleskobu’nun güçlü yetenekleri
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), ESA ve Kanada Uzay Ajansı’nın ortak ürünü olan Webb Teleskobu kozmosun derinliklerine göz atıp, evrenin erken dönemine dair eşsiz bilgiler sunması için tasarlandı. Ancak teleskop kendi galaksimizi hatta kendi güneş sistemimizdeki gezegenleri de izliyor.
Peki Webb on yıllarca sürmesi beklenen bu eşsiz başarıları neye borçlu?
Devasa ayna: Webb’in ışığı yakalayan aynası yaklaşık 6,5 metre uzunluğunda. Bu, Hubble Uzay Teleskobu’nun aynasından iki buçuk kattan fazla büyük. Daha fazla ışık yakalayabilmesi, daha uzaktaki, çok eski objeleri görebilmesini sağlıyor. Yukarıda da açıkladığımız gibi, teleskop 13 milyar yıl önce oluşmuş galaksileri (yani Büyük Patlama’dan sadece bir kaç yüz milyon yıl sonra oluşmuş olanları) izleyebiliyor. Wisconsin–Milwaukee Üniversitesi’nden astronom ve Manfred Olson Planetaryum’unun yöneticisi Jean Creighton 2021 yılında Mashable’a “İlk oluşan galaksi ve yıldızları göreceğiz” demişti.
Kızılötesi görüş: Bizim görebildiğimiz ışığı gören Hubble’ın aksine, Webb aslen kızılötesi bir teleskop, yani kızılötesi dalga boyundaki ışıkları yakalıyor. Bu da evrenin daha uzak köşelerini görebilmemizi sağlıyor. Kızılötesi, gözle görülen ışığa göre daha uzun dalga boylarına sahip, böylece ışık dalgaları kozmik bulutlar arasından daha iyi geçiyor ve geçerken de bu yoğun parçacıklar tarafından bozulup dağılmıyor. Yani Webb’in gözü, Hubble’ın göremediklerini görüyor. Creighton bunun için “perdeleri kaldıracak” ifadesini kullandı.
Uzak öte gezegenleri izlemek: Webb teleskobu, spektrometre adı verilen özel ekipmanlar taşıyor ve bunlarla uzaktaki dünyalara dair anlayışımızı devrim niteliğinde değiştiriyor. Bu enstrümanlar bir uzak öte gezegenin atmosferinde hangi moleküllerin (su, karbondioksit ve metan gibi) bulunduğunu ayırt edebiliyor. Webb, Samanyolu içerisindeki öte gezegenleri izleyecek. Neler bulacağını ise zamanla göreceğiz. Öte gezegen araştırmacısı ve astrofizikçi Mercedes López-Morales “Asla aklımıza gelmeyen şeyler öğrenebiliriz” diyor.
Kaynak: Hürriyet / İNG TÜrkiye
Mark Kaufman’ın haberini Erinç Eröz Türkçeleştirdi