Türk şiirinde tüm taşları yerinden oynatan ve sadece şiirleriyle değil, yazıları, hikâyeleri ve tüm çevirileriyle kendinden sonraki Türk edebiyatının bütününe etki etmiş bir isim olan Orhan Veli’nin bütün eserleri Kırmızı Kedi tarafından 6 kitap halinde yayımlandı.
Külliyatın “Bütün Şiirleri” cildinde, Orhan Veli’nin daha önce kitaplarında yayımlanan, dergi veya gazetelerde yayımlanıp kitaplarına girmeyen ve ölümünden sonra yayımlanan şiirler yer alıyor. Necati Tonga ve Tahsin Yıldırım’ın büyük bir titizlikle “eleştirel basım” olarak hazırladığı kitapta, şairin sağlığında yayımlanan şiir kitaplarına ulaşıldı, şiirlerin yayımlandığı dergi ve gazeteler kontrol edildi ve bu sayede baskılar arasındaki farklar ortaya konarak en sağlam nüshaya ulaşılmaya çalışıldı. Bu kitabı diğerlerinden farklı kılan yönlerinden bir diğeri ise Orhan Veli’nin daha önce kitaplarına girmemiş yedi şiirine yer vermesi.
“Çeviri Şiirler” cildi, Orhan Veli’nin şiir hakkındaki çeviri yazılarından ve çeviri şiirlerinden oluşuyor. Kitapta, şiirlerin yayımlandığı süreli yayınlar, Orhan Veli’nin Fransız Şiiri Antolojisi, Asım Bezirci’nin 1982 yılında yayınladığı Bütün Çeviri Şiirleri adlı kitabı ve şairin şahsi evraklarından hareketle 2015 yılında yayımlanan Sevdaya mı Tutuldum? adlı şiir defterinden yararlanıldı. Orhan Veli’nin çevirdiği fakat kitaplarına girmeyen bazı şiir çevirileri de ilk defa bu kitaba dahil edildi.
Külliyatın “Bütün Yazıları” cildinde Orhan Veli’nin telif ve çeviri düzyazılarına yer veriliyor. Yazıların kronolojik sırayla sunulduğu kitabın ilk bölümünde şairin hayattayken yayımladığı yazıların yanında ölümünden sonra farklı arşivlerden bulunarak neşredilen düzyazılar; ikinci bölümünde ise çeviri yazıları bulunuyor. Bu kitapta, şairin daha önce kitaplarına girmemiş birçok yazısı ilk defa bir araya geliyor.
“Hikâyeler” cildi; İlk Nesirler, Çeviri Hikâyeler, Orhan Veli’nin ilk nesir örneklerinden, telif ve çeviri hikâyelerinden oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde şairin gençlik döneminde kaleme aldığı biri piyes denemesi olmak üzere düzyazı formundaki ilk defa kitaplaşan dört yazısı yer alıyor. İkinci bölümü Orhan Veli’nin daha önce çeşitli adlarla kitaplaştırılan hikâyelerinden, üçüncü bölüm ise biri, yine ilk defa kitaplaşan Stendhal’den diğeri, William Saroyan’dan olmak üzere iki çeviri hikâyeden oluşuyor.
“Mektuplar – Anketler – Mülakatlar” cildinde ise Orhan Veli’nin mektupları, anket cevapları ve mülakatları yer alıyor. Şairin külliyatını mümkün olduğunca eksiksiz sunmak adına, dergilerde yayımlanan fakat kitaplaşmayan mektuplarıyla, şahsi arşivlerde kalmış mektuplarından on dört tanesi de okurla buluşuyor. Kitabın ikinci bölümünde yer alan; “Nelere Sinirlenirsiniz?”, “Yeni Sanatı Nasıl Buluyorsunuz?”, “Son 50 Yıl İçinde Hayatımıza En Çok Tesir Etmiş 20 Türk Şahsiyeti Kimdir?”, “Sanatkârlarımız 1950 Yılı İçin Neler Hazırlıyorlar?” başlıklı anketlerle üçüncü bölümünde yer alan “Büyük Şeften İntibalar” ve “Sürrealist Oyunlardan Diyalog” başlıklı mülakatlar da ilk defa kitaplaşmış oluyor.
Orhan Veli’nin dilimize kazandırdığı, ilk defa toplu halde yayımlanan tiyatro eserleri de “Çeviri Tiyatrolar” adlı cildde okura sunuluyor. Kitapta Orhan Veli’nin üçü Molière’den, ikisi Alfred de Musset’den, diğeri ise Lesage’dan çevirdiği altı tiyatro eseri yer alıyor.
Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82
***
Osmanlı’nın uzak Asya’daki son sınırı
Araştırmacı yazar Serhat Doğan, “Yakup Bey ve Kaşgar Hanlığı” adlı çalışmasıyla Doğu Türkistan’daki son Osmanlı hanlığını gündeme taşıyor.
Doğu Türkistan’ın ikinci defa Çin esaretine girmeden önce bağımsız olarak geçirdiği 13 yılın ve Kaşgar Hanı Yakub Bey’in verdiği mücadele ile ortaya çıkardığı siyasi yapının teferruatlı olarak incelendiği bu çalışma hakkında Doğu Türkistan Milli Merkezi Genel Sekreteri İsmail Cengiz şu değerlendirmeyi yapıyor:
Türk tarihinin bölünmez bir parçası ve Türk tarihinin en eski yerleşim yeri olarak değerlendirebileceğimiz Doğu Türkistan coğrafyası, Türk tarihi için önemli gelişmelerin başlangıç yeridir. İnsan unsurunun oluşturduğu kültürel ve siyasi hiçbir değer coğrafyadan bağımsız değerlendirilemez. Dolayısıyla Türklerin tarihi ele alınırken de Doğu Türkistan ile ilgili meseleler bu tarihten ayrı tutulamaz.
Türkiye’den dört bin kilometre uzaklıkta ata mekân Doğu Türkistan topraklarında 1864-1877 döneminde hüküm süren Kaşgarya Hanlığı; Osmanlı’nın uzak Asya’daki son sınırını teşkil etmiş olmasının ötesinde bütün Türkistan coğrafyasında bağımsız devlet olma, hür yaşama bilincinin de yayılmasına vesile olmuştur.
Kaşgarya Hanlığı kurucusu Atalık Gazi Yakub Han hakkında Türkiye’de neşredilmiş ilk kitap özelliğini taşıyan bu eserde Kaşgar Hanlığı’nın askeri, iktisadi ve kültürel bakımdan ne durumda olduğunu öğreneceksiniz. Konusunda ilk olma özelliğini taşıyan bu kitapta; Çin ve Rusya gibi iki deve karşı Yakub Han’ın 13 yıl gibi uzun bir süre direnişinin hikâyesini, Rus ve Çin’in onu yok etmek için sergilediği oyunları, iç çekişmeleri bir film sahnesindeymiş gibi ibretle okuyacaksınız.”
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
**
HAFTANIN KİTABI
İşgal, acı ve direniş
Mondros Mütarekesi hükümlerine aykırı olarak Urfa ve civarının önce İngilizler ve daha sonra Fransızlar tarafından işgali yurt çapında büyük tepkilere neden oldu. Galip devletlerin andlaşma hükümlerini istedikleri gibi uygulayıp Sevr’e uzanan çizgide aralarında kararlaştırmış oldukları şekilde bölgeyi paylaşma süreci, “Millî Hareket’in yerel dinamiklerle yaptığı işbirliğiyle ortaya çıkan topyekûn mücadele karşısında başarılı olamadı. Müslüm C. Akalın’ın yayına hazırladığı “Milli Mücadele’de Urfa / Anılar Belgeler” adlı kitap; Halep’in düşmesiyle bölgeye yayılan işgalin sona erdiği tarihe kadar, tarihin en çok kuşatma gören şehirlerinden biri olan Urfa’da, işgal altında yaşananların kronolojisi. İçinde; İngilizlerin, Fransızların, Amerikalıların, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin, askerlerin, milislerin, aşiretlerin, misyonerlerin, lejyonerlerin, yurtseverlikle işbirlikçiliğin, fedakârlıkla hıyanetin, cesaretle korkaklığın, gözyaşıyla sevincin birlikte yer aldığı acılı ve sancılı bir zaman dilimi…
Çizgi Kitabevi Tel:(0332) 353 62 65
***
Mağaradan medeniyete
Metin Savaş, “Defne Ağacını Budamak”ta, sanatın vazgeçilmez kaynaklarından mitolojiye yoğunlaşarak edebiyat eserlerinde mitosların farklı biçimlerde belirişini bir romancı dikkatiyle değerlendiriyor.
Sanatın mağaradan doğduğu tezi merkeze alan Savaş, yalınkat bakış açılarının dışına çıkarak özgün yorum ve saptamalar yapıyor; tarih öncesi akıldan başlayarak göstergelere, edebiyat ve zaman ilişkisine, millî roman ve evrensel roman sorununa, sanatın psikolojik ve sosyolojik zeminine bakıyor ve edebiyatın alt metinleri arasında teolojinin ve ideolojinin izlerini sürüyor.
Çolpan Kitap Tel:(0312) 419 80 96
***
KÜTÜPHANEMDEN
Kalem ustalarından mesleki hatıralar
İyi bir gazete okurunu güncel haberler dışında gazeteye bağlayan hiç şüphesiz sevdiği köşe ve röportaj yazarlarıdır. Gazete okuru; eline gazeteyi aldığında
tiryakisi olduğu yazarların yazıları zevkle okur. Özel bir merakı yoksa çoğu zaman, -köşesine yansıttıkları dışında- o yazar hakkında genel bilinenler dışında geniş bir bilgiye de sahip olmayabilir. Çünkü, öncelikli tercihi sevdiği o usta kalemin yazdıklarıdır. Gazeteci Ayhan Yetkiner de yıllar önce bunu tespit etmiş olmalı ki okura sevdiği yazarları biraz daha fazla tanıma fırsatı vermek için devrinin 66 ünlü gazetecinin mesleki anılarını, “Konuşan Kalemler” adlı kitabında toplamış. Kitap 1969 yılında Saygı Yayınevi tarafından basılmış. Soyadları esas alınarak alfabetik bir düzen içinde gazetecilik hatıraları ve özgeçmişleri verilen bu Babıali meşhurları arasında Oktay Akbal,Cihad Baban, Niyazi Ahmet Banoğlu, Celalettin Çetin, Halil Lütfi Dördüncü, Hikmet Feridun Es, Burhan Felek, Nail Güreli, Abdi İpekçi, Orhan Kemal, Tarık Dursun K, Necmi Onur, Vasfiye Özkoçak, Hasan Pulur ve İlhan Selçuk hemen göze çarpan isimler.
Ayhan Yetkiner; bu kalem emekçilerini daha yakından okurlarına tanıtmak amacıyla yazdığı eserinin taktimini şu sözlerle noktalıyor:
“Günümüzde pek güç ve bir çok zor koşullar altında, fakat yılmadan görev yapmakta olan arkadaşlarımızın küçücük anılarından derlenen bu kitabın, basın tarihimize az çok ışık tutması, yararlı olması için çaba gösterdik. Küçük bir hizmette bulunabildiysem kendimi mutlu sayacağım.”
(Ahmet Yabuloğlu)