Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü’nde Kazakistan’da son dönemde yaşananlar üzerine bir konferans düzenledi.
15 Ocak 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansta, Genel Türk Tarihi hocası Doç. Dr. Muzaffer Ürekli, “Kazakistan: Beklentiler ve Değerlendirmeler” başlığıyla Kazakistan’da yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Kazakistan coğrafyasının komşularına göre konumu, özellikle batı ve güney bölgelerindeki yeraltı zenginlikleri, bağımsızlıktan sonra Rusya ile ABD’nin Özbekistan ile Kırgızistan’daki askeri konuşlanmaları ve Kazakistan olaylarına, davet üzerine müdahale eden Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün yapılanması üzerine ana çizgileriyle değerlendirmelerde bulunarak konferansa başlayan Doç. Dr. Ürekli, büyük dünya güçlerinin bölgedeki beklentilerini ortaya koydu.
Sovyetlerin dağılmasından sonra ABD’nin, başını çektiği NATO’yu da şemsiye yaparak Ukrayna, Gürcistan ve Baltık ülkelerinde etkisini yayma ve artırma yolunda bir çalışma içerisine girdiğini belirten Ürekli:
“Bunu kendine bir tehdit olarak algılayan Rusya, eskiden gelen demografik, stratejik ve askeri gücünü de devreye sokarak Gürcistan’ın kuzeyinden bir bölge ile Kırım’ı işgal etti ve bu hususu, oldubittiye getirdi.” dedi.
Bugün Ukrayna’nın Don bölgesinde de aynı tür bir girişimin peşinde olan Rusya’nın bu gücünü, Doğu’da da bir karışık cephe oluşturarak azaltmak isteyen bir ABD’nin ve onun arkasından giden Avrupa Birliği gerçeğinin denklem dışında tutulamayacağına da dikkat çekti.
Ürekli, artan büyük nüfusuyla ve güçlü ekonomik birikimiyle sınırlarına sığmayan Çin’in de beklentilerine değindi. Çin’in, gittikçe artan enerji gereksinimi için Kazakistan’da büyük birikim olduğunun farkında olduğunu ve bu hususta Şangay İşbirliği Örgütü faktörünü de kullanarak somut bağlantılar yaptığını, Kazakistan’la uzun bir sınır boyunca komşu olması bağlamında Horgos Serbest Ticaret Bölgesi’ni oluşturarak bu bölgelere yaklaşık 200 bin Çinli nüfus kaydırdığını, Kazakistan’ı ürettiklerini kısa yoldan Orta Asya ve daha ilerisine, Batı’ya açılmak için çok önemli bir konumda gördüğünü, yakın tarihte Doğu Türkistan/Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nden Kazakistan ve Kırgızistan’a geçmiş Uygur Türklerini de kontrol altında tutmak istemesi gibi birçok lehine etmeni göz önünde bulundurarak hareket ettiğini belirtti. yine Bu bağlamda Çin’in büyük rakibi ABD’ye karşı yakın tarihteki çıkar dostu Rusya’yla yakınlaşma yoluna gittiğinin de altını çizdi.
Yakın komşu Özbekistan’nın aynı durumun kendi başına da gelme kaygısıyla ve Rusya’yla yakınlaşmadaki iç zorunlulukları bağlamında sessiz kalma yolunu seçtiğini belirten Doç. Dr. Ürekli, Türkiye’nin ülkeye direkt bir müdahalesinin yasal dayanağı olmadığı için sadece kardeşlik ve mevcut iş birliği çerçevesinde dilek ve temennilerden öteye gidemediğini, Azerbaycan’ın da Ermenistan’la ilişkiler bağlamı hassasiyetleri dışında Türkiye örneğindeki bir yaklaşımda olduğunu, Ermenistan’ın KGAÖ dönem başkanlığı çerçevesinde olaylara küçük bir askeri güçle müdahil olduğunu ve bu süreci, bir hayli yıpranmış olan uluslararası konumunu güçlendirme umudu lehinde kullanmaya çalıştığını söyledi.
“Kazakistan olayları, yılların ekonomik ve sosyal özgürlükler açısından meydana gelen birikimlerin son yapılan LPG zammıyla beraber bir dışavurumu olarak görünse de bunu kullanmak isteyen dış güçlerin ve oligarşinin de payını küçümsemek gerektiğini düşünüyorum.” diyen Ürekli, konuşmasına:
“Son üç yılda iktidarı devralan, Kazakistan’ın iç ve uluslararası dinamiklerini iyi okuyabilen Cumhurbaşkanı Kasım Jomart Tokayev, halkın haklı istekleri anlayıp halkı lehine değerlendirmek yolunda bir çaba içindeyken kötü niyetli kesimler ile teröristlerin ülke güvenliğini ve birliğini tehdit edecek bir yol izlediklerini görünce zamanlı bir şekilde, sert de olsa yerinde kararlar ve eylemlerle Kazakistan’ı bu badireden kurtarmıştır.” sözleriyle devam etti.
Olaylar, geldiği aşama açısından değerlendirildiğinde başta Kazakistan’ı yönetenler olmak üzere Kazak halkının ekonomik, sosyal adalet, güvenlik açısından çıkaracağı büyük dersler olduğuna dikkati çeken Ürekli, sadece Kazakistan’ın değil benzer dinamikleri içinde barındıran yakın ülkelerin de bu hususları dikkatlerinden kaçırmamaları gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Konferans, dinleyicilerin konu bağlamındaki katkıları ve sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.