Saihanba, Moğolcada “güzel tepe” anlamına geliyor. Burası, dünyanın en geniş yüzölçümüne sahip yapay ormanı.
55 yıl önce kum fırtınalarına sahne olan bu kara parçasında şimdi geniş bir ormanlık alan uzanıyor. 1962 ve 63’te, yani kuruluşunun ilk iki yılında işler hiç de kolay olmadı. Saihanba’da olanlar için başlangıç, doğanın çetin yüzü ve tekrar edilen hatalarla yüzleşmek, yine de umuda sarılmaktan başka bir şey değildi. İlk iki yılda dikilen fidanların yüzde 90’ı öldü.
92 bin hektarlık alanı kaplayan Saihanba, Çin’in İç Moğolistan Özerk Bölgesi’nin güney ucunda yer alıyor. Saihanba, bir zamanlar yeryüzünün en güzel yerlerinden biri olarak görülürken bir süre sonra unutulup gitmişti. 10. yüzyılda bölge, Çin’in kuzeyindeki göçebe halklar tarafından kurulan Liao devletinin hükümdarları için bir av alanıydı.
İmparatorların biri geldi, diğeri gitti, ancak Saihanba’nın cazibesi devam etti. Uçsuz bucaksız ormanlar ve berrak göllerle çevrili platoların evi Saihanba, Çinli hükümdarlar için uzun süre popülaritesini korudu. Bilhassa 17. yüzyılda Çin tarihinin en uzun süren Qing Hanedanı döneminde (1644-1911) İmparator Kangxi (1654-1722) Saihanba’ın güzelliğine adeta vurulmuştu. Tarihi kayıtlara göre Kangxi, bölgede bir günde 318 tavşan avlama rekoru kırdı.
Hanedan, 19. yüzyılın başlarında güç kaybetmeye başladı. 1860’da tahtta olan hükümdar, Saihanba’da abartılı avlanma turlarını iptal ederek, bölgeyi halka açtı.
Bundan sonra çiftçiler ve çobanlar bölgeye girdiler, sonraki on yıllarda ağaçlar devrildi, yok olan ormanlar ve çayırlarla birlikte Saihanba’nın güzelliği de yavaş yavaş silindi. Bu, doğanın intikamının başlangıcıydı.
Başkent Beijing’in 280 km kuzeyinde yer alan ve uzun yıllar güzelliği dillerde dolaşan Saihanba, 1950’lerde rüzgarın İç Moğolistan’ın çöllerinden getirdiği kumlarla geçerek başkente ulaştığı bir yol haline geldi. En kötü tahminlere göre Beijing son on yıllar içinde kumlara gömülebilirdi.
1962’de Saihanba’yı çevreleyen alan milli orman olarak tasarlandı. O dönem bölgede yaşayan 369 kişinin yaş ortalaması 24 idi. Bugün, onların yarısından çoğu vefat etmişti. Bir kısmı bölgedeki çetin iklim şartlarından, bir kısmı ise ağaç yetiştiriciliğinin gerektirdiği ağır çalışma koşullarından dolayı hayata gözlerini erken yumdu. Yaş ortalamaları 55’ti.
1960’ların başında fidanların düşük yaşama oranı ormanı tehdit ediyordu, ancak işler 1964’ten itibaren değişmeye başladı. O yılın temmuz ayında fidanların yaşama oranı yüzde 90’ı geçti.
45 yaşındaki Chen Zhiqing, 1994 yılında Saihanba’ya geldi, şimdi orman yönetim ekibinin direktör yardımcısı görevini sürdürüyor. Chen, “1962 ve 63’te başarısız olmalarının sebebi, o dönem dikilen fidanların Çin’in diğer bölgelerinden getirilmiş olmasıydı. Saihanba’nın iklimi o kadar zorlayıcıydı ki dışarıdan gelen herhangi bir şey bile zar zor hayatta kalabilirdi. Üstelik, uzun süreli taşıma işlemi fidanların zarar görmesine sebep oldu. Oysa 1964’te diktiğimiz fidanların hepsini burada yetiştirdik.” diye konuştu.
Bu dönüm noktasından sonra ilerleyen yıllarda kaydedilen bu gelişme birkaç kez durakladı. Ekim 1977’de ormanı don vurdu, bir gecede 38 bin hektarlık alan helak oldu.
Bu felaketi 1980’de uzun bir kuraklık dönemi takip etti. 80’lerde, 90’larda ve 2000’lerde ise ormanı böcekler istila etti. 2013’ün baharında da bölgede fareler çoğaldı.
Tüm tersliklere rağmen Saihanba’da çalışanlar ağaç dikmeye devam ettiler. 1982’nin sonunda dikim alanı 63 bin hektara yakındı. Bugün ise Saihanba’nın kapladığı alan 68 bin hektara ulaştı.