Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi. İletişim konusunda milliliği işaret eden Erdoğan, “Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi. İletişim konusunda milliliği işaret eden Erdoğan, “Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ev sahipliğini yaptığı İstanbul’da düzenlenen “Türk Konseyi Medya Forumu”na bir video mesaj göndererek katıldı.
Erdoğan sözlerine, Türk Konseyi Medya Forumu’nun başarılı geçmesini temenni ederek başladı. Erdoğan’ın foruma gönderdiği video mesajda yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
“SOSYAL MEDYA MECRALARI, DEMOKRASİYİ, TOPLUMSAL BARIŞI, MİLLİ GÜVENLİĞİ TEHDİT EDER KONUMA GELDİ: Günümüzde sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla birlikte tüm insanlıkla beraber biz de sık sık dezenformasyon kampanyalarına maruz kalıyoruz. Yalan ve çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca savunmasız insanın hayatı kararmakta, ciddi travmalar ve dramlar yaşanmaktadır. Hiçbir denetimin veya otokontrolün olmadığı sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir.
DİJİTAL FAŞİZM: Dijital faşizmin yıkıcı etkisinden ne kadar gelişmiş olursa olsun hiçbir ülke ve toplum azade değildir. Türk dünyası dijital faşizmin yanı sıra uluslararası medyanın çifte standardından da mustariptir. Özellikle 44 gün süren Dağlık Karabağ Savaşı sırasında şahit olduğumuz iki yüzlü tavır, meselenin ülkelerimiz açısından önemini ortaya koymuştur. Ermenistan ordusunun, sivil hedef alan katliam ve balistik füze saldırıları bu süreçte hiç gündeme getirilmedi. Medya bağımsızlığından ve objektiflikten bahseden uluslararası medya organları Ermenistan’ın resmi haber ajansı gibi hareket etti. Karabağ Savaşı, ülkelerimiz ve Türk dünyası ile ilgili gerçeklere karşı uygulanan basın ambargosunun ne ilk ne de son örneğidir.
BİZLERE İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK DERSİ VERENLERİN VİCDANINA GÜVENEMEYİZ: Sözde soykırım iddiaları başta olmak üzere tarihimizi milli güvenliğimizi ve milletimizin değerlerini hedef alan birçok konuda benzer tutumlarla karşılaşıyoruz. Yaşadığımız acı tecrübeler ışığında şu gerçeği artık hepimiz açık ve net bir şekilde görebiliyoruz. Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz. Diğer stratejik meselelerde olduğu gibi medya ve iletişim konusunda da kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz.
GÜÇLÜ BİR PLATFORM KAZANDIRACAĞINA İNANIYORUZ: Türk dünyası olarak bu hususta inisiyatif almalı, tecrübe paylaşımına gitmeli, güç birliği yapmalı ve elimizdeki imkanları en etkili bir şekilde değerlendirmenin yollarını aramalıyız. Köklü geçmiş, güçlü gelecek temasıyla düzenlediğimiz formun, bizlere bu noktada güçlü bir platform kazandıracağına inanıyoruz.”