İtalya’nın en kötü zamanında yüzde 25’ti
Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Uzmanı Prof. Hasan Güçlü Prof. Hasan Güçlü salgında geldiğimiz noktayı RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na yorumladı. Prof.Güçlü, “Test pozitiflik oranımız yüde 20’ye çıktı. Yani 100 kişiye test yapıyorsak 20’si pozitif çıkıyor. İtalya’nın en kötü zamanında bu oran 25’ti. Vakalardaki artış sürecek. 15 gün boyunca pozitif test oranımız yüzde 5’in altında giderse durum iyi diyebileceğiz” ifadesini kullandı.
İşte Prof. Güçlü’nün salgın verilerine dayanarak yaptığı tespitler:
“Geldiğimiz noktaya bakarsak uzun zaman önce varyant etkisiyle çok artacağını tahmin ediyorduk ve o artışı gördük. Üstüne bir de açılma olunca artış çok daha hızlı gerçekleşti. Şu anda 510 bin vakamız var ve bu herkes için büyük bir risk. Son 5-6 günde bir yavaşlama oldu gibi ama sadece hızlı giden kamyonda ayağımızı gazdan çekmiş gibi olduk. Artışları görüyorduk ve artışların olacağına ilişkin hesap yapmaya bile gerek yoktu. Aynı tedbirlerle kalsak bile böylesi hızlı yayılan bir virüs karşısında vakalar artacağı biliniyordu fakat biz tedbirleri kısmen kaldırdık bu da üzerine tuz biber oldu. Biz virüse yardımcı olmuş olduk.”
Salgının yayılma hızı az da olsa azaldı
“Günlük vaka sayısı çok önemli ama biz aynı zamanda davranışını izliyoruz yani acaba hızı nasıl? 1 Civarındıysa aktif vakalar sabit kalacak demek, 1’in altına indiği zaman azalmaya başlıyor vakalar ve 1’in üstüne ne kadar hızlı çıkarsa o kadar hızlı vaka artışı oluyor. Biz 1.20’leri görmüştük. Bunun anlamı, 1 vaka bulaşıcılığı boyunca kaç vaka oluşturur demek. Şu an ki verilere göre 1.06’ya indi. Bir başka önemli istatistik bizim hesapladığımız tabloda olmayan pozitif test oranı. Bir günde test yaptıranların kaçı pozitif demek ve bu değer gittikçe arttı. Şu anda yüzde 20 civarında. 4-5 ay içerisinde bu kadar yüksek görmemiştik. 100 kişi gidiyor, 20 kişi pozitif çıkıyor, bu da toplumda yayılmışlığın göstergesi. İtalya’nın en kötü dönemlerinde yüzde 25’e kadar çıkmıştı bu veriler. Bu da vakalardaki artışın devam edeceğini gösteriyor. DSÖ’nün kriterine göre 15 gün boyunca pozitif test oranı yüzde 5’in altındaysa iyi gidiyorsunuz demektir ama biz onun çok üstündeyiz. Doğru olduğu bilinen, çalışan bir tedbir öne sürülüyor ama ona uyum meselesi çok önemli. Acaba kaç kişi uyacak bu tedbirlere? Toplumun çoğunluğunun uyması gerekiyor ki bir işe yarasın yoksa tedbir tek başına bir işe yaramaz.”
Bizdeki vefat sayıları gerçekçi değil
“Ağır hasta sayımız 1 Mart’tan 13 Nisan’a göre iki kat arttı 1200’lerden 3 binlere yaklaştık. Ölümler 65-70 idi şu an 4 kat arttı. Bir süredir aktif vaka sayısının hızlanışına şahit oluyorduk ve bu mutlaka ölüm sayısına yansıyacak. Ölüm rakamlarını hesaplamak için her ülkenin bir algoritması var. Bizde eğer PCR testi negatif çıktıysa hatta hastaneye yatsa bile akciğer filminde akciğer tutulumu olsa bile bu kişi COVİD 19 sayılmıyor. Hasta hayatını kaybettiği zaman da COVİD 19 ölümüne dahil edilmiyor çünkü testi negatifti. Bir de belirli süreden sonra gerçekleşen ölümler de COVİD 19’dan ölüme dahil edilmiyor. O yüzden bizde ölüm sayısı biraz düşük görünüyor, çok gerçekçi değil yani. En az 5 bin ölümün olduğu yaklaşık 45 ülkeye baktık ve onlar içerisinde 44. sırada yer alıyoruz. Bizden sonra İsrail yer alıyor. Bu mümkün değil. Bu da halkta sanki çok ciddi bir şey değilmiş hissi yaratıyor ama bu çok yanlış bir durum. Pandemi yönetimi aynı zamanda psikolojik bir yönetimdir. Halkın psikolojisini çok iyi bilip yönlendirmeniz lazım. Pandemiyi terörizm gibi düşünün sadece silahla karşı çıkamazsınız, onun altında yatan nedenleri de bulmanız lazım. Mesela biz hala 65 yaş üstünü eve kapattığımız zaman vaka ve ölüm sayısını ne kadar azalttık? 20 Yaş altına aynı şeyi yaptığımızda neyi gördük? Her veri paylaşılmadığı için yaşa bağlı verileri bilmiyoruz.”