Aşırı yahudiler ile ılımlı yahudiler ya da ateist siyonistler ile inançlı siyonistler gibi ayrışmaların tesiri bugün de kendini özellikle Filistin’e yönelik politikaların yöntem farkında hissettiriyor.
İsrail devletinin bölgedeki amacını tüm dünya biliyor. Bölgede kurulduğu günden bu yana Filistin’e yönelik şiddetini artırarak etki alanını güçlendirip ulusal varlığını pekiştirerek yayılımcı bir politikayla emellerine ulaşmak isteyen İsrail’de siyasi tartışmalar da eksik olmuyor.
Bu ayrışmanın temelinde ise dini yapılanlamanın siyaseti itici gücü daha belirgin rol oynamakta. Tarihi süreç içerisinde bakıldığında yahudilerin kendi aralarında yöntem olarak ayrıştıkları görülmektedir. Aşırı yahudiler ile ılımlı yahudiler ya da ateist siyonistler ile inançlı siyonistler gibi ayrışmaların tesiri bugün de kendini özellikle Filistin’e yönelik politikaların yöntem farkında kendini hissettiriyor.
Tarihi yurtlarına dönüş hedefi
Siyon, Ahd-i Atîk’te Kral Dâvûd tarafından fethedilip krallığın merkezi yapılan Kudüs için kullanılmış bir isim. Zamanla kapsamı bütün İsrail topraklarını ifade edecek şekilde genişlemiştir.Siyonizm ise yahudi halkının “tarihî yurtlarına dönüşü” bağlamında Filistin’de yahudi devleti kurmayı hedefleyen siyasî harekettir.
Göçmenlikten devletleşmeye yönelik adımlar
Siyonizm tarih sahnesine çıkarken Filistin Osmanlı toprağı idi ve Osmanlılar bu toprakları aldığından itibaren yahudi varlığını tanımış hatta göçlerine izin vermiştir. Osmanlı himayesindeki Filistin’deki küçük yahudi topluluğu (Yişuv), yerleşik ve yerli toplumla kaynaşmış Sefarad yahudileriyle ve ardından göçlerle gelen Eşkenaz yahudilerinden oluşan pek azı ticaretle, çoğunluğu dünya yahudilerinin gelenekleşmiş bağışlarıyla geçinen topluluk idi. Fakat siyonizm ve onunla bağlantılı gelişen aliyah hareketiyle Filistin’e göç eden yahudilerin amaçları da değişmiştir. Bunlar dinî olmaktan ziyade siyasi gerekçelerle burada devletleşmeye gidecek yolları aramaya başladılar.
Borçları öteleyip para teklif ettiler
Sözkonusu siyasi hareket doğduğunda Filistin’in Osmanlı yönetiminde bulunuşu, siyonistlerin diplomatik çabalarını öncelikle Osmanlılar üzerinde yoğunlaştırmasını gerekli kılmaktaydı. Başlatılan müzakerelerle önce belirli bir para karşılığında Filistin’i satın almayı, daha sonra Osmanlı borçlarının konsolidasyonunu üstlenme önerisini getirdiler. Siyonistler bu iki teklifle Herzl önderliğinde iki defa II. Abdülhamid nezdinde girişimde bulundular. Fakat sultanın politikası, zulümden kaçan yahudilere Filistin dışındaki Osmanlı topraklarında yerleşme izni vermekle birlikte Filistin’de yahudi yurdu tasarısına izin vermedi.
Milliyetçilikle coğrafi tetikçilik
Gazeteci Theodor Herzl, milliyetçiliği benimseyerek siyasi Siyonizm’i kurmuş bu fikri daha sonra İsrail Devleti olacak topraklar üzerinde Osmanlı’ya taşımıştı. Herzl’in esin kaynağı Orta ve Doğu Avrupa’daki etnik milliyetçilik. Osmanlılar da Avrupa milliyetçiliği ile karşılaştı; imparatorluk parçalandı ve seküler milliyetçilike geçildi. Fakat Siyonist deneyim daha farklıydı. Çünkü ortak yönü dinsel bir cemaate (ümmete) mensup olmak olan, birbirinden farklı diller konuşan ve dünyanın dört bir köşesinde yaşayan geniş bir grup insanı seküler bir ulusa çevirmek durumundaydı.Hal böyle olunca karşı fikir ve düşündeki toplum da buna karşı dini tezleri geliştirmekten geri durmadı.
Bugün İsrail devletinin içinde dini ve politik yönden faklı söylemlerin temeli buradan kaynaklı. Devlet içinde devlete bağlı kalmak ile devlet adına suç işlenmesine karşı olanların da fikir uyuşmazlığı mevcut.
Kendi aralarında dini çatışma içerisindeler
Dindar Siyonistlerin çoğunluğu İsrail’de Müslümanlarla huzur içinde yaşamak niyetinde. Tevrat’a son derece bağlılar. Müslümanları yurtlarından süren Yahudiler ‘dinsiz, Allah’a inanmayan Siyonist Yahudiler. Müslümanlara düşman olan, onları öldüren, topraklarından süren Yahudiler de bunlar. “Siyonist Yahudiler Allah’ın varlığını, birliğini savunmayan, materyalist, dinsizlik propagandası yapan Yahudiler” olarak da bugün kendi aralarında muhalif tavır sergiliyorlar. Kendileri için de büyük bir tehdit olduklarını söyleyen dindar yahudilerdan bazılarının Filistin sempatisi beslemelerinin temelinde de bu gerekçe yatıyor
Devlet fikrine neden karşılar?
Tevrat’ın gerçek öğretisine bağlı Ultra Ortodoks Yahudiler de Yahudiliğin milliyetçi ya da benzeri içerikteki bir devlet formuna karşı. Yahudiler Tanrı’ya ve Tevrat’a sadakat göstererek Yahudi olmayan komşuları ile barış ve uyum içinde yaşamakla emrolunmuştur. “Tevrat’a bağlı gerçek Ultra Ortodoks Yahudiler, İsrail’in devlet yapılanmasından her zaman bağımsız olacaktır, gerçek Yahudilik ile Siyonist ideoloji asla bir araya gelemez” görüşü dillendiriliyor.
İlahi devlet inşası için beklemedeler
Tevrat kurallarına uygun yaşayan Yahudi olarak bilinenler de var. Bu topluluk şimdiki İsrail devletini kâfir olarak tanımlıyor. Allah’a itaatsizlik yaptığını ve Mesih gelmeden kurulduğu için İsrail devletini kuran Siyonistlerin Allah’a ihanet ettiğine inanır. Bu sebeple yıkılması gerektiği görüşünde. İsrail devletini kuranlardan pek hoşlanmazlar. Kâfir, düşman ve terörist olarak görürler. Ellerinde Filistin bayrağı Filistin devletinin kurulması için mücadele ederler. İsrail yok edilmeli ki Mesih zuhur etsin ve her üç semavi dinin saygı duyduğu, İbrahim oğlu İshak oğlu Peygamber Yakup ve oğlu Peygamber Yusuf’un zürriyetinden gelen İsrail (Yakup) oğullarının İlahi devleti inşa edilsin inancını taşırlar.
Kaynak: (Timetürk)