CHP’den istifa ederek yeni parti çalışmalarına başlayan Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci ve istifasına dair açıklamalarda bulundu. İnce, “‘Gel bakalım Muharrem’ dediklerinde istifa etmeyi düşündüm. Adaylıktan çekilmeyi düşündüm. Kamuoyu bunu şımarıklık olarak algılardı. Anlatamazdım, yuttum” dedi.
Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğünde gazeteci Nagehan Alçı, Deniz Zeyrek ve Şaban Sevinç’in sorularını yanıtlayan CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayı ve eski milletvekili Muharrem İnce, CHP’den istifasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yeni parti hazırlıklarına başladığını da duyuran İnce, CHP’nin parti içi demokrasiyi yok ettiğini belirtirken, 24 Haziran seçim döneminde de yalnız bırakıldığını söyledi. “Daha önce istifa etmeyi düşündüm” diyen İnce, geçen günlerde gelen istifasına dair, “Artık burama geldi, burada siyaset yapma şansım artık yok” ifadesini kullandı.
CHP yönetimine “Yüzde 30’u geçerek onların ayarlarını bozdum ben” diyen İnce, “Bunlar gizli Tayyipçi. Kripto Tayyipçi bunlar. CHP yönetiminin ayarlarını bozdum ben. Yüzde 30 alacağımı tahmin etmediler. Sayın Akşener ikinci, Muharrem İnce üçüncü olur çeker köyüne gider diye düşündüler. Biz şimdi önümüze bakacağız. Bütün gece geçmişi konuşacak halimiz yok. Ben artık CHP’nin üyesi değilim. Yeni bir duruşumuz, yeni bir görüşümüz var” şeklinde konuştu.
İnce’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
- Türkiye’nin en önemli problemi keyfiyet sorunu. Demokrasilerde kurallar, demokratik olmayan yönetimlerde keyfiyet olur. Düğün, nişan yasak, lokanta kapalı, bayramda annenin babanın elini öpmek yasak, misafirliğe gitmek yasak, AK Parti il kongresi yapmak serbest. Herkesin elinde internet, telefon var, özel iletişim vergisine zam keyfiyettir, elektrikli otomobile zam yapmak, gübre fiyatına zam yapmak keyfiyettir.
- 3 milletvekili arkadaşımız böyle bir girişiminde bulundular; doğru. Bunların mimarı benim. 2004’den beri genel başkanı üyeler seçsin diye yıllardır dillendiriyorum. Arkadaşlarıma teşekkür ederim, doğru bir şey yaptılar. Bunu bütün kamuoyunun göz önünde genel başkanı üyeler seçsin, cumhurbaşkanı adayını partinin kayıtlı üyeleri belirlesin diye dillendirmişim. Çarşamba günü bu açıklamayı milletvekili arkadaşlarım yaptı. Pazartesi günü ben istifa ettim. Bu 8 yıllık mesele.
- Ben partide demokrasi istiyorum, ilkelerine dönüş istiyorum. Partide demokrasi olursa ilkelerine doğal olarak döner zaten. 8 yıldır diretiyorum ben bu konuda. Biz şimdi yeni bir parti kuruyoruz.
- Getirsinler tüzüğü değiştirsinler, Cumhurbaşkanı adayını üyeler seçsin, genel başkan adayını üyeler seçsin, iki seçimde partiyi birinci yapmayan genel başkan gitsin. 8 senedir konuşuyoruz. 8 senedir yapmamış, şimdi mi yapacaklar? Televizyonlarda, meydanlarda, kurultaylarda bunu söylememişim, olmamış. Aylardır bekliyorum. Gelin şu tüzüğü değiştirelim değiştirelim demişiz. Tam aksine ön seçim kaldırılmış. Grup başkanvekilliği seçimi kaldırılmış, atama getirilmiş. Partinin tarihinde ilk kez tek adaylı kongreler olmuş. 600 küsur delegesi var İzmir’in, 236’sını alıp tek adaylı il başkanı seçilmiş. CHP’nin tarihinde yarış olurdu. Şimdi bu yarışlar yok. Bunun sonucundadır ki, Menemen ve Urla gitti.
- Ben şimdi partiden ayrıldım, onların bende hatırı vardır. Benim genel başkanlığımı yapmışlardır. Karşılaştığımda ‘sayın genel başkanım’ derim, saygıda kusur etmem. Ama telefonda tartışmak doğru bir şey olmaz.
- 8 yıldır çözülmeyen sorun çözülmeyecektir. Urla ve Menemen çok önemlidir. Millet İttifakı’nın 18 belediye meclis üyesi var, Cumhur İttifakı’nın 12 belediye meclis üyesi var. Mevcut belediye başkanı Tahir Şahin aday yapılmadı, neden Muharrem İnce’ye destek verdi diye. Mevcut belediye başkanını tutukladılar. Belediye meclis üyelerini örgüt seçmedi, genel başkan yardımcıları seçti ve onun için fire verdi. Örgüt seçmiş olsaydı bu fire olmazdı. Bunu yazan genel başkan yardımcısı hesap vermesi lazım. Urla’ya gelelim. Belediye başkanı FETÖ’den görevden alındı. Peki şimdi yapılması gereken iş şudur; bir 130 CHP milletvekili Urla’ya gitmeliydi. Önce araştırmalıdırlar FETÖ’cü mü değil mi? Değilse 130 milletvekili Urla Belediyesi önünde ‘arkadaşımızı geri istiyoruz’ diye yatmalıdır. Eğer FETÖ’cü ise genel başkan hesap vermelidir. Bu rahatsızlıklarımı öteden beri anlatmaya çalışıyorum. Çürümüşlüğee terk ediliyor. Parti çürüyor. Bunu yıllardır anlatmaya çalıştım, baktım olmuyor. Kendi içinde demokrasi yok, ön seçimi kaldırmışsın, grup başkanvekilliği seçimini kaldırmışsın. Genel merkezden belediye meclis üyelerini atamışsın. Böyle bir durumda burada siyaset yapmanın mantığı yok.
- Bizim kuracağımız partide her şey seçimle olacak. İki kez başarılı olamayan genel başkan bir daha aday olamayacak.
- Daha önce istifa etmeyi düşündüm. ‘Gel bakalım Muharrem’ dendiğinde adaylıktan çekilmeyi düşündüm. Kamuoyu bunu şımarıklık olarak algılar diye düşündüm, yuttum. Zonguldak mitinginde bana destek veren 14 milletvekilini tırpanladılar. Şimdi bana selam veren herkesi listelerden atıyorum. Hadi ya sabır dedim. Sonra kampanya döneminde çuval çuval resimlerimi asmadılar, örgütlere talimat verip. Adaymış gibi sayın Kılıçdaroğlu’nun fotoğraflarını astılar. Aday benim, seçilirsem ben seçileceğim. Seçim gecesi sistemleri çöktü CHP Genel Merkezi’nin. 4 genel başkan yardımcısı ‘ikinci tura kaldı’ dediler, ellerinde bir şey yoktu. Bana hiçbir şey veremediler. Sabah istifa edecektim, ya sabır dedim. Abant’ta seçim değerlendirme toplantısına beni çağırmadılar. Aday benim, ben olmadan nasıl değerlendiriyorsunuz. 107 mitingi yapan Muharrem İnce. Beni toplantıya çağırmadılar. Çekileyim gideyim dedim, ya sabır dedim. ‘Saraya giden CHP’li var’ dediler. Sayın genel başkanı aradım ‘ayıp oluyor, bu CHP’yi yaralar’ dedim. Bana atılan iftira gibi olur bu, sert konuşurum dedim. ‘İzmir’e gidiyorum ararım seni’ dedi, 6 ay görüşemedik. Saraydan para alında dendi. Ben sert çıkınca ‘Muharrem İnce’yi kast etmedik’ dediler. 3 milletvekilini günlerce ikna etmeye çalıştılar, ikna edemeyince ‘Saray operasyonu’ dediler. Artık burama geldi, burada siyaset yapma şansım artık yok.
- Yüzde 30’u geçerek onların ayarlarını bozdum ben. Bunlar gizli Tayyipçi. Kripto Tayyipçi bunlar. CHP yönetiminin ayarlarını bozdum ben. Yüzde 30 alacağımı tahmin etmediler. Sayın Akşener ikinci, Muharrem İnce üçüncü olur çeker köyüne gider diye düşündüler. Biz şimdi önümüze bakacağız. Bütün gece geçmişi konuşacak halimiz yok. Ben artık CHP’nin üyesi değilim. Yeni bir duruşumuz, yeni bir görüşümüz var.
- CHP ‘Ne işimiz var Libya’da’ diyemez. Dediler mi bunu, dediler. Mavi vatan kavramını anlayamamışsan. Fransa, Rusya oradaysa Türkiye niye olamaz? Sırf muhalefet edeceğim diye. Erdoğan bugün Cumhurbaşkanı olur yarın siz olursunuz. Türkiye Azerbaycan’a yardım etmiyorsa kime edecek Allah aşkına!”
- İftira silsilesi devam ediyor. Saraya giden CHP’li, saraydan para alan CHP’li. Ben CHP’ye tabela partisi demedim. Dediğim şu; CHP’nin içi boşaltıldı. İlkeleri yok edildi. Duruşu yok edildi, omurgası yok edildi. Anti emperyalist duruşu yok artık. Bunlar olunca geriye bir tabela kaldı dedim. Bu CHP’nin tüzel kişiliğine söylenmiş bir hakaret değildir yönetimine söylenmiştir, kötü yönetimi göstermektir. Ben asla tabela partisi demedim, ne dediğimi biliyorum. 20 yıldır bu ekranlarda olan birisi, en az gaf yapan insanlardan birisiyim. Gaflarım da komik gaflardır, her gün Cuma kılıyorum dedim, her hafta kılıyorum olacaktı. Gerçi Erdoğan da ‘çocuklarıma helal lokma yedirmedim’ demiştir.
- Biz 4 Eylül’de Sivas’tan yola çıktık. Bugün aramıza katılan 3 milletvekili aramızda mıydı? Değildi. Siyasette yola çıktıklarınız olur, yolda takılanlar olur, sonra katılanlar olur. Siyasette en yakın, en uzak olmaz. Kişileri tartışmam. Ben genel konuşurum. Abdullah Gül’le beraber değil miydi Tayyip Erdoğan? Şimdi beraberler mi? Katılan olur, giden olur, sonra gelen olur, taktik gereği şimdi gelmemesi gereken olur. Buralara takılmayın. Önemli olan millete umut olabilecek miyiz? Yeni şeyler söyleyebilecek miyiz? 18 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidar var. Hala anketlerde ‘Tayyip Erdoğan ekonomiyi iyi yönetir’ diyen çıkıyorsa. Muhalefetin iki elini başına alıp düşünmesi lazım. 13 milyon emekli, 10 milyon işsiz, 10 milyon asgari ücretlisi, atanamamış öğretmeni, 5 milyon çiftçisi geçim sıkıntısı çekiyorsa, 45-50 milyon kişi. Ana muhalefet partisi 11 milyon oy alıyorsa yeni bir umuda, başlangıca ihtiyaç var.
- İttifaklar zayıf duruşların işidir. İttifak olmaz demiyorum ama ittifakı kutsamıyorum. Seçime 2,5 yıl varken ittifaklarla yola çıkmak zayıf siyasi duruşların işidir. Biz Türkiye’ye yeni modeller önereceğiz. Türkiye’nin kronikleşmiş sorunları var, köhnemiş yöntemlerle çözemiyiz. Yeni yöntemlerle çözeceğiz bunları.
- Basketbolun kurallarıyla futbol oynayamazsınız. Yerel seçimin kuralları ayrı genel seçimin kuralları ayrıdır. En büyük ilimiz İstanbul. CHP’nin adayı vardı Ekrem İmamoğlu arkadaşımız. İYİ Parti aday çıkardı mı, hayır, destekledi. Saadet Parisi, HDP destekledi. Bu yerel seçimde başka, genel seçimde başka bir şey. Önümüzdeki seçimde HDP’li, İYİ Partili gidip CHP’ye oy vermeyecek değil mi?
- Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında aldığı oy var bir de AK Parti ve MHP’nin milletvekili oyu var. Hangisi fazla? Milletvekili oyu Tayyip Erdoğan’dan daha fazla. 600 bin kişi AK Parti ve MHP milletvekili listesine oy vermiş ama Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy vermemiş. Kime vermiş? Bana vermiş. Muharrem İnce’nin AK Parti ve MHP’den oy alma ihtimali var, ispatlanmış bir şey.
- Ben mavi vatanın arkasındayım. Türkiye’yi ben Antalya körfezine sıkışmış kara devleti olarak görmek istemiyorum. Çocuklarımızın geleceği için Türkiye mavi vatanın arkasında durmalıdır. Bana ister Tayyipçi desinler hiç umrumda değil. Bunu yazanın cehaletine ve ihanetine bırakıyorum. Siyaset yapmıyorum. Mavi vatanı konuşmak, Azerbaycan’ı konuşmak siyaset değildir.
- 600 bin oy Erdoğan eksik almış. Bu oy Muharrem İnce’ye gitmiş. İnce’nin AK Parti ve MHP’den oy alma potansiyeli var. Normalde CHP yöneticileri beni parti kur diye teşvik etmeleri lazım. Benim önüme en büyük engel Erdoğan tarafından çıkarılacak emin olun. Teşvik edeceğine hakaret ediyorsun. CHP yönetimi sarayın operasyonu diye iftiralar atarak sarayın orada yerinde kalmasını istiyorsun, onun için kripto AK Partilisin…
- CHP ile yollarımı ayırdım. Birbirimizi üzmeye, kırmaya, dökmeye hiç gerek yok. Hazine yardımı var, mal, mülk var. Trilyonlar var. Bizde bir şey yok. Dilimiz var, beynimiz var. Biz bu iktidardan memnun değiliz, siz de değilsiniz, hay hay, niye birbirimize laf söyleyelim. Onca imkanınıza rağmen yapın muhalefetinizi, biz de yapalım. Kısa sürede fark anlaşılacak zaten. 51 vilayeti gezdik, kaldı 30 vilayet. Sokak sokak dolaşacağız. Bakalım millet sizi mi seçecek, bizi mi seçecek. Bu millet yarın ‘Muharrem İnce’nin oylarını siz bölüyorsunuz’ derlerse şaşırmayın. Biz 50+1’i hedefleyerek çıkacağız. Cumhur İttifakı ile olmayacağımız kesin. Millet İttifakı’yla olmayacağız niye diyeyim, biz bu iktidarı değiştirmek istiyoruz. Memleket hareketinin adayı Cumhurbaşkanı adayı kim olacak derseniz, üyelerin önüne sandığı koyacağız, üyelerimiz seçecek. ‘Sen aday olacak mısın’ diye sorarsanız evet ben olacağım, ama başka birisi de aday olabilir.
- Türkiye’de 104 siyasi parti var. Bence herkese ‘parayı nereden bulacaksınız’ diye sorulmalı. Siyasetin finansmanı problemli bir konu. Meclis’te olanlar için problemli değil, Hazine yardımı var. Evet bizim için zor bir konu. Kurucularla dayanışma içerisinde götürüyoruz bunu. Resmileştiğinde bağış da alabileceğiz. Şu anda tüzel kişiliğimiz yok. Herhangi bir ilde 20-25 kişi civarında gidiyoruz. Herkes kendi masrafını çekiyor. Memleket usulü bu.
- Benim etrafımda akademisyenler var, iki tane öğrenci var. Bir tanesi para yatırmış, gördüm. Uyardım, ‘bir daha sakın görmeyeceğim’ dedim. Onlara iki kuralımız var. Bir sınıfta kalmayacaklar, iki para harcamayacaklar. Bir vilayete gidiyoruz, herkes kendi parasını ödüyor, çok lüks otellerde kalmıyoruz. Herkesin ekonomik durumunu biliyorum. ‘Sen şuradan 25 tane simit al, şuradan döner ekmek al’ diyorum. Dağıtıyorum. Restoranlar kapalı.
- Bu ülkede 13 milyon emekli, 10 milyon işsiz, 4,5 milyon EYT’li var. Biz bu insanlara kendimizi anlatacağız. Tabii ki iş dünyasına da kendimizi anlatacağız. Sanayide enerji fiyatı neden yüksek, vergi oranları ne olmalı? Bunları anlatacağız. Türkiye’nin tarımını çözemeyen hiçbir şeyi çözemez. Tarımda örümcek ağı teorisi vardır. Üretiminiz yüzde 10 düşerse fiyatlar yüzde 100 artar. Üretiminiz yüzde 10 artarsa fiyatlar yarıya düşer. Bu ülkenin tarımını ciddi ciddi konuşmamız lazım. Partinin finansmanını gönüllülerle birlikte götürüyoruz, işler yürüyor. Binamızı Ankara’da tuttuk. Çetin Emeç’e yakın bir yerde. İsmi çok yakında, logosunu, kurucularını, tüzüğünü, programını açıklayacağız. 1 hafta yetişmez.
- Türkiye’de bütün siyasi partilerin programını arkadaşlarımla inceledim. Üç aşağı beş yukarı hepsi birbirine yakın. Biz bilen değil yapan olacağız. Herkes toplumda spor yapmanın sağlıklı bir şey olduğunu bilir ama çok azı spor yapar. Sporun sağlığa yararı olduğuna inanan değil, yapanı olacağız.
- Kişiler üzerinden açıklamayı doğru bulmuyorum. Yakında genel merkezimizi dayayıp, döşeyelim. Orada parti meclisi salonunda sizlere tek tek tanıtacağım. Şu anda Meclis’te 13 parti var. 6. sırada 3 milletvekili ile memleket hareketi var. 83 milyon yurttaşımıza kucağımızı açacağız. Kırmızı çizgilerimiz var. Bir Atatürk’le problemi olanlar, doğaya ve çev reye saygısı olmayanlar, kadına şiddeti yüksek sesle kınamayanlar, terörün her türlüsünü kınamayanlar, rant elde edenler, din, dil, mezhep ayrımcılığı yapanları istemiyoruz. Bu altı kırmızı çizgimizi kabul etmek şartıyla bütün yurttaşlarımıza kapımız açıktır.
- Salgınla ilgili özel bir durum olmazsa 19 Mayıs, daha öncesine yetiştirebilirsek 23 Nisan’da kuruluş gerçekleşecek. Gönüllünün birisi logo yapıyor, bazı gazeteci arkadaşlar onu alıp ‘logosu bu diye’ haber yaparsa buna bir şey yapamam ki. Benim ağzımdan ya da sözcümüzün ağzından dinlemeniz lazım. Ben 1 Mart’ta istifa edecektim, gelinen ortamda 1 Mart’ı öne aldık.
- 2018’den bu yana tüzük değişti, antidemokratik hale geldi. Tek adaylı il kongreleri geldi, ön seçim kalktı. Grup başkanvekilliği seçimleri kaldı. Faik Öztrak Bey’e şunu söyleyeyim. Bırakalım saray ağzı laflarını. Konuşursam ters konuşurum. Yıl 1923 milletvekili, Yıl 2021 milletvekili. Cumhuriyet’ten hep alacaklısı. Aralık’ta Kurultay toplanıyor dedesi, babası ve sonra kendisi. Birinci sırada tahsisli. Benim dedem koyun çobanı. Tırnaklarımla geldim buraya. Faik Öztrak listeye oturacak birinciye. 2, 3, 4 ön seçim. Dolayısıyla ben saray ağzını bilmem, halkın ağzını bilirim.
- İktidarla muhalefetin ortak oyunu bu. Domates fiyatı artınca iktidar dış güçler diyor, CHP’de birisi itiraz edince ‘sarayın adamı’ deniyor. Saray adamları tuttu, parayı verdi, masalar hazırlandı, kurultay karışacak der. Bunu yapınca kimse konuşamaz. Çünkü muhalefet ederse sarayın adamı damgasını yiyecek. Her kurultay öncesinde genel başkan bu konuşmayı yapar. Saray içimizi karıştıracak, parayı verdi, sopalar hazırlandı, masaları devirecekler. Kimse sesini çıkaramaz. Öbür taraftan Erdoğan ‘Bu muhalefetten memnunum, gerekirse yerli ve milli muhalefeti ben kurarım’ diyor. Sen geçim sıkıntısına bak, senin işin bu. Diktatörlüklerde ancak muhalefeti kurarlar. Sen diktatör müsün, haddini bileceksin.
- Bütün gece saray operasyonunu konuşamam. Saray operasyonu 18 yıldır yenemediğin adam orada dururken, sen orada koltukta oturuyorsan saray operasyonu deme hakkın yok. O zaman saray senden memnun. Bunları söylemeye hakkın yok.
- Sözümün arkasındayım, ‘genel başkan adayı olmayacağım’ diye. Karşılıklı bir anlaşma yaptık. ‘Bir anket yaptırdım, yüzde 85 sen çıkıyorsun, Cumhurbaşkanı adayımız sensin’ dedi. Ben de ‘senin karşında aday olmayacağım’ dedi. Ama bana destek veren milletvekillerini tırmaladı, beni sıfır moralle çalıştırdı. Anlaşma hükümleri sona ermiştir bunları yaptığı için.
- Ben devletimi seviyorum, her söylenen lafa cevap vermeye mecbur değilim. Millet operasyonu yapacağız biz. Bu ülkede göreceksiniz devrim yapacağız. Yeni kurulmuş bir parti göreceksiniz 1. parti olacağız. Ne Pensilvanya, ne Avrupa, ne Washington ne Tahran ayağımız vardır bizim. Biz bu toprakların insanıyız.
- Biz örgütlenmeye çalışıyoruz. Az önce bir ilden geldiler. Dediler ki ‘siz genel merkezi ayarlamaya çalışıyorsunuz, bize yetki verir misiniz’. İki arkadaşımıza danıştım, ‘tamam’ dedi. Ben milletle örgütlenmeye çalışıyorum. Ben 2002’de milletvekili olduğumda rahmetli Demirel’e şaşırırdım. Nasıl biliyor diyordum. Şimdi ben de biliyorum, tanıyorum. Benzin istasyonlarını, hangi lokantada yemek yiyeceğimi biliyorum. Karış karış geziyorum Türkiye’yi.
- Hepimizin elinde akıllı telefon var değil mi? Ama Türkiye’de akıllı siyaset yok, eski model siyaset var. Televizyonlar, telefonlar, internet değişti ama siyaset eski model gidiyor. Biz akıllı siyaset, akıllı devlet, akıllı toplum, akıllı tarım, nitelikli insan gücü, özgürlük önereceğiz. Her şeyden önemlisi herkese özgürlük. Adalet, hukuk öneriyoruz. Üretimi arttırmayı öneriyoruz. Bu ülkede nasıl olur da ekim alanları azalmışken ve yağış azalmışken gübreye yüzde 80 zam nasıl yaparsın. Milli üretim seferberliği gerçekleştireceğiz. Hedefimiz zeka devrimidir, tersine göçtür. Yapay zeka ve dijital teknolojiyi teşvik edeceğiz. Yol göstericimiz bilim, Mustafa Kemal Atatürk olacak. Siyasi partiler kanununu değiştirmek en önemli hedefimizdir. 80 öncesi siyasi partiler bugünden çok daha demokratikti. Yetenek merkezleri kuracağız. Şu anda köyde yok, kenar mahallelerde. Buralarda yetenek merkezleri kuracağız. Geleceğin mesleklerine yönelik iş imkanını arttıracağız. 1-2 yaşındaki çocuklarımız yüzde 65’i bugün olmayan mesleklerde çalışacak. Bu tasarım merkezleri, bilişim vadileri kuracağız. Diploma değil yetenek öne çıkacak.