Bakan Varank ile Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto başkanlığındaki iki ülke heyeti, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda bir araya geldi. İki bakan, basına kapalı gerçekleştirilen heyetler arası görüşmenin ardından Macaristan’ın Türkiye’ye yapacağı doğrudan yatırıma ilişkin açıklama yaptı.
Varank, medikal sektöründe Macaristan’ın Türkiye’deki ilk yatırımını gerçekleştirecek Medicor şirketine teşekkür ederek, “Bu yatırımın, Macar dostlarımızın ülkemizin ekonomik potansiyeline ve siyasi istikrarına duyduğu güveninin somut bir yansıması olduğunu ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının dünyada zirve yaptığı, ülke ekonomilerinin büyük oranda küçüldüğü bir dönemde böyle bir yatırım için adım atılmış olmasının, iki ülkenin ekonomik ve ticari iş birliğinin geldiği noktayı gösterdiğini vurgulayan Varank, Macaristan hükümeti ile geliştirilen yakın iş birliği sayesinde 2001’de 356 milyon dolar olan ticaret hacminin bugün yaklaşık 3 milyar dolar seviyesine yükseldiğini bildirdi.
Bakan Varank, şunları ifade etti:
“İnanıyorum ki kurmuş olduğumuz iş birliği mekanizmaları bundan sonraki süreçte meyvelerini vermeye devam edecek. Atacağımız adımlarla Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın ülkelerimiz için koyduğu 6 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine mutlaka ulaşacağız.”
“Türk-Macar iş birliğinin dönüm noktalarından biri”
Varank, geçen yıl Bakan Szijjarto ile yapılan görüşmede medikal sanayi sektöründe iş birliğinin artırılması konusunda mutabık kaldıklarını ve kasım ayında Türk-Macar Medikal Sanayi Stratejik İşbirliği Yuvarlak Masa Toplantısı’nın gerçekleştirildiğini anımsattı.
Söz konusu toplantıya katılan ve Türkiye’nin potansiyelini yerinde gören Medicor firmasının yatırım için Türkiye’ye geldiğini dile getiren Varank, “İnşallah 2022’de üretimin başladığına da birlikte şahitlik ederiz. Şimdiden değerli dostum Szijjarto’yu fabrikanın açılışını da birlikte yapmak için ülkemize davet ediyorum.” dedi.
Varank, Medicor firmasının yatırımını tamamlandığında Macaristan’daki üretiminin bir kısmını Türkiye’ye taşımayı planladığı bilgisini vererek şöyle devam etti:
“Medicor firması, ürettiği ürünleri Türkiye’nin yanı sıra Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine de ihraç ederek ülkemiz için önemli bir katma değer oluşturacak. Ben bu yatırımı, rakamsal değeri küçük gibi gözükse de çok büyük potansiyel taşıyan Türk-Macar ekonomik ve ticari iş birliğinin dönüm noktalarından biri olarak görüyorum. Bundan sonraki süreçte benzeri haberleri, hem ülkemize yatırım yapan Macar şirketleri hem de Macaristan’a yatırım yapan Türk şirketleri için sıkça duyacağız. Çok önemli Türk markaları da şu anda Macaristan hükümetiyle yatırım amacıyla görüşmelerini sürdürüyor.”
Macar firmanın yatırımı, 5. Bölge teşviklerinden yararlanacak
Yatırımın organize sanayi bölgesinde (OSB) yapılacak olmasının da kendileri için mutluluk vesilesi olduğunu söyleyen Varank, “Bugüne kadar Bakanlık olarak 324 OSB’ye tüzel kişilik kazandırdık ve yaklaşık 2 milyon kişinin istihdam edilmesinin önünü açtık. Ortak kaynak kullanımı, çevreye duyarlı üretim ve verimlilik açısından ülke sanayimizin kalkınmasında organize sanayi bölgelerinin gelişimini çok önemsiyoruz. Bu nedenle firmalarımızın ve yabancı yatırımcıların OSB’lere yatırımlarını teşvik amaçlı birçok destek mekanizmalarımız bulunuyor.” dedi.
Varank, Medicor’un Ankara’da yapacağı yatırımın, medikal sanayi gibi öncelikli bir sektörde olduğu için 5’inci Bölge teşviklerinden faydalanacağını bildirdi.
Yatırımın yapılacağı Ankara Sanayi Odası 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan 305 sanayi parselinin tamamının yatırımcılara tahsis edildiğini ve 91 firmanın üretimlerine başladığını ifade eden Varank, diğer parsellerdeki fabrika projelerinin devam ettiğini, üretime geçen parsellerde yaklaşık 5 bin kişinin istihdam edildiğini dile getirdi.
“Bizim için yabancı yatırımcı yoktur, müteşebbis vardır”
Varank, küresel salgın nedeniyle dünyada yaşanan dönüşüm sürecini yakından takip ettiklerini belirterek şunları söyledi:
“Dijitalleşme, teknolojik dönüşüm ve ikili iş birlikleri daha önemli bir hale gelmiş durumda. Türkiye olarak, bu süreci bir fırsat olarak görüyor, küresel değer zincirlerine daha fazla entegre olmak için kapsamlı çalışmalar sürdürüyoruz. Yaptığımız reformlarla Türkiye, tüm dünyadan yatırımlar için bir cazibe merkezi haline geldi. Yerli ve yabancı firmaların pandemiye rağmen artan yatırım iştahı bizi gelecek açısından daha da umutlandırıyor. Bu cazibeyi çok daha ileriye taşımak için gerekli adımları atmaya devam ediyoruz.”
Ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında kapsamlı bir reform paketi için çalışmaların devam ettiğine dikkati çeken Varank, “Türkiye’ye güvenip yatırım yapanların beklediğinden daha fazlasını kazanacağı bir döneme giriyoruz. Bizim için yabancı yatırımcı yoktur, müteşebbis vardır. Gelin Türk misafirperverliğiyle tanışın, Türkiye’ye yatırım yapın.” çağrısında bulundu.
Varank, Türkiye ile Avrupa’daki en önemli müttefiklerinden Macaristan’ın ekonomik ve ticari iş birliğinin yanı sıra siyasi düzlemde de güçlü birlikteliği bulunduğunu ifade ederek, Barış Pınarı Harekatı’ndan AB üyelik sürecine, Gümrük Birliği’ndeki sorunlardan Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere kadar tüm zorlu süreçlerde Macaristan’ın Türkiye’nin yanında olduğunu hatırlattı.
“Türkiye, AB ile iş birliğini derinleştirmek için hazırlıklı ve kararlı”
Türkiye ve AB ilişkilerinin geçen yıl zor bir dönemden geçtiğini, 2021’e ise daha pozitif başladığını belirten Varank, şunları kaydetti:
“Kovid-19 salgını, ülkelerin birlikte çalışması gerektiğini tekrar ortaya koydu. Türkiye ve AB iş birliğinin Avrupa’nın da menfaatine olduğu bir kez daha tescillendi. Bu nedenle özellikle aralık ayı AB Liderler Zirvesi’ndeki yapıcı tutumu memnuniyetle karşılıyoruz. Bu tavrın mart ayındaki zirvede de devam edeceğini umuyoruz. Türkiye, AB ile iş birliğini derinleştirmek için her zamankinden daha hazırlıklı ve kararlıdır. Biz 2021 yılının Türkiye-AB ilişkilerinde güvenin tazelendiği bir yıl olmasını temenni ediyoruz ancak Türkiye’nin bölgesindeki ulusal menfaatleri ve kırmızı çizgileri var. Bundan sonraki süreçte AB’nin, Türkiye’nin hassasiyetlerini gözeterek, bölgede barış ve huzurun sağlanması ve ticari ilişkilerin güçlenmesi için iş birliğine ve diyaloga daha fazla önem vermesi gerektiğine inanıyoruz.”