– Kendisinden çok daha büyük rakiplerine karşı bölgesini korkusuzca savunmasıyla “cesur yürekli” olarak bilinen Kızılgerdanın (Robin), kalbimde hep özel bir yere sahiptir. Doğa fotoğrafçılığına olan tutkum, 2008 yılında, soğuk ve karlı bir günde Peterborough’un Nene Parkı’ndaki buzlu zemininde başladı. Kaz tüyü ceketime sarılmışken, minik bir Robin’in tepemdeki dallarda titreyerek kanat çırptığını gördüm. Cebimde kalan kuş yemlerini, karla kaplı bir bank üzerine serpiştirdim. O günkü bir avuç yem, bu minik kuşla iki yıl sürecek güven dolu bir bağın başlangıcı oldu. Parka her gittiğimde aynı bankta buluşurduk. Beni tanıdığına inandığım bu küçük dostum, ayaklarımın dibine kadar geliyor, hatta birkaç ay sonra kuru un kurtlarını doğrudan parmaklarımdan alabilecek kadar cesur davranıyordu.Bu deneyimden öğrendiğim en büyüleyici şey, her Robin’in turuncu göğüs deseninin tıpkı bir parmak izi gibi benzersiz olduğuydu. Minik arkadaşımın büyüyüp olgunlaşmasına tanık olma şansına sahip oldum. Ancak bir gün ortadan kaybolduğunda, bu kaybı anlamlandırmak için araştırmalara başladım. Zorlu kış koşulları gibi doğal faktörlerin, bu olağanüstü kuşların hayatını ne denli kısa sürede etkileyebileceğini öğrenmek beni derinden etkiledi. 16 – 22 gramlık bu minik kuşun inatçı ruhu ve çevremizdeki neşeli varlığı, habercilikten kaynaklanan merakımı bambaşka bir yöne taşıdı. Aradan geçen yıllarda, Kızılgerdan sayesinde çok şey öğrendim ve doğayı daha dikkatli gözlemleme alışkanlığı kazandım. Aradan geçen bunca yıla rağmen, her Robin ile karşılaştığımda yüzümde bir gülümseme belirir; cazibesi beni her defasında deklanşöre basmaya iter. Dün, Bradgate Park’ta genç bir Robin beni çitlerin üzerinden selamladı. Canlı tavırları ve melodik ötüşü adeta beni peşinden sürükledi. Göz alıcı sonbahar manzarasında ve öğle güneşinin altın parıltıları altında onun farklı pozlarını yakalama şansına eriştim. İşte objektifime yansıyan, umarım beğeneceğiniz iki renk cümbüşü kareyle size harika bir hafta sonu diliyorum!
Rıdvan Kemal ERTUĞ