Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine geri sayım başlarken, yıllarca Menzil tarikatının içinde bulunduğunu söyleyen ilahiyatçı Nazif Ay’dan Cumhuriyet TV’de çarpıcı açıklamalar geldi. Faili meçhul cinayetlerin arkasında Hizbullah’ın olduğuna dikkat çeken Ay, önümüzdeki dönemde de benzer olayların yaşanabileceği uyarısında bulunup “Sadece domuz bağı ve ensesine tek kurşun sıkılma şekillerinde değil, aynı zamanda siyasi figürlere suikast düzenleyen bir tehlikeli yapıyla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesini istiyorum” dedi.
28 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı 2.tur seçimlerine sayılı günler kala AKP listelerinden meclise giren HÜDA PAR’ın ‘kadınların sahiplendirilmesi’ ifadesi tartışılmaya devam ederken ilahiyatçı Nazif Ay’dan tarikat ve cemaatlerin geçmişine ilişkin çarpıcı açıklamalar geldi.
Terör örgütü Hizbullah ile ilişkilendirilen HÜDA PAR’ın bilinmeyen geçmişini Cumhuriyet TV’ye anlatan Ay, 25 Mart 2009 tarihinde helikopterinin düşmesi sonucu yaşamını yitiren Büyük Birlik Partisi’nin kurucu Muhsin Yazıcıoğlu’nun Hizbullah tarafından katledilmiş olabileceğine işaret etti.
“8 YILDIR TOPLUMUMUZU UYARIYORUM”
Sözlerine toplumu tarikat ve cemaatlere karşı uyararak başlayan Ay, “Ben hem sağdan gelen hem de mektepli diye tabir edilen bir din uzmanıyım. 40 yılım tüm İslamcı yapılar arasında geçti. Beni farklı kılan, tarikat ve cemaat dahil olmak üzere tüm dini yapıların, dinci organizmaların içerisinde bizzat bulunmamdır ve özellikle şu 8 yıldır toplumumuzu bir büyük tehlikeye karşı en keskin ifadelerle uyarmaya çalışıyorum. Bu benim için milli, dini ve insani bir görevdir. Bundan dolayı karşımızdaki resmin ne ifade ettiğinin bilinmesi gerekiyor. 28 Mayıs itibariyle hangi sapıklıkla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi gerekiyor. Ben sapıklık derken, dinsel açıdan, dinin kaynaklarını tam tersine çeviren ve ortadan kaldırmaya çalışan bir anlayış olduğunu söylüyorum. Cinsel açıdan, ‘4-6 yaşında bir kız çocuğuyla evlenilebilir’ anlayışının hakim olduğu bir grubun karşımızda muhatap olduğunu söylüyorum. Dindarın aynı zamanda kindar, intikamcı olması gerektiğini söylüyorlar. Bir sapkın yapıyla karşı karşıyayız, kendi ailesindeki kadınları bile gerektiğinde cariye hükmüne geçirmeye çalışan yani halk arasında kadını ‘sosyal bir fahişe’, erkeği de onu pazarlayan bir cins haline getirmeye çalışan sapkınlıkla biz muhatap kılındık” ifadelerini kullandı.
“HİZBULLAH’I KURAN GÜÇ İRAN GİZLİ SERVİSİDİR”
Siyasal İslamın saldırı noktalarına değinen Ay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hizbullah ve siyasal İslam bize 4 ana noktadan saldırıyor. Sosyal yaşamın dinamiklerini değiştirerek bizi dizayn etmeye çalışırlar. Ama öncelikle ve özellikle kadını merkeze alırlar. Kadının üzerine sistematik olarak onu etkisizleştirerek ve erkeğe mecbur bırakarak bir toplum yaratmaya çalışırlar. ‘Sahiplendirilme’ meselesinin temelinde yatan da budur. Kadının sosyal yaşamda çalışmasını da istemezler. Kadını bir sosyal köle halinde karşımıza geçirmek, daha doğrusu cariye pozisyonuna getirerek onu bir meta şeklinde, kişiliğini silmektir. Zaten şeriat hukuk sisteminin 2 ana gayesi vardır: Muhaliflerini tamamen ortadan kaldırmak. Hizbullah mantığı siyasete hakim olursa toplum şunu bilsin: Bunlar bizi öldürmek istiyor. Çünkü bizi kafir olarak görüyor. Savaşı da zaten başlattılar. Bu savaşın Türkiye’deki temsilcileri: Tarikat, cemaat, tüm siyasal İslamcılar, bunun içerisinde Hizbullah da var. Hizbullah’ı kuran güç, İran Gizli Servisi’dir. İran Gizli Servisi’nin kurduğu Hizbullah, tüm tarikat ve cemaatlere hakim olmak istiyor. Belki hepsine el atamıyor ama bugün Menzil’in üzerinde eli sağlam olarak var.”
“BUNLARIN SADECE LAİK KESİMLE SAVAŞI YOK”
Geçmişte Menzil tarikatı ile kurduğu bağı açıklayan Ay, HÜDA PAR’ın çok tartışılan meclisteki yemin törenine ilişkin de şu ifadeleri kullandı:
“Ben 1977 yılında 2000’li yılların başına kadar bu örgütlerin içinde bulundum. Yani Milli Selamet Partisi’nin Akıncıları ile başlayan, daha sonra Menzil tarikatına 79 yılında benim bizzat girmişliğim vardı. Meclis içerisinde Milli Selamet Partisi’nden sonra Refah Partisi ile büyüdüler. Önceleri çok uysal olan dillerini çatallaştırmaya başladılar, ‘cihat’ sözünü daha çok kullanmaya başladılar. Artık gayelerini açık açık ortaya koymaya başladılar. Peygamberin ‘harb bir hiledir’ sözü ile bunlar siyasette demokraside her türlü sahtekarlığı yapmanın ve kendisini o şekilde ifade etmenin mübah olduğunu düşünüyorlar. Meclise geldiklerinde yemin töreni etseler de aslında o yemin töreninde kullanılan ifadeleri bir hile olarak kullandıklarının kendi içlerinde yeminini ediyorlar. Kafirleştirme mantığı vardır bunlarda. Sadece laik kesimle savaşları yok. Kendi içlerinde de kendilerine uymayan grupları kafir ilan etme gibi bir sapıklığı temsil ediyorlar. Hizbullah’ın bizzat katliam fetvası verdiği kişi benim. Cihat her alanda her noktayı ele geçirmek demektir. Elbette ki bunların laik Cumhuriyetin ortadan kaldırılması noktasında da bir cihatçı duruşları var. Halifeti sistemin içerisine sokmaya çalışıyorlar.”
“HİZBULLAH AKP’NİN İÇERİSİNDE BİZZAT VARDI”
Ay, AKP’nin içerisinde de Hizbullah terör örgütü mensubunun var olduğunu iddia ederek, “Menzil tarikatı ve Hizbullah aynı yolda yürüyorlar. IŞID ile El-Kaide ile ilgili zamanında tanımlama yaparken AKP milletvekillerinden kimileri ‘bunlar İslam’ın yaramaz çocukları’ diyordu. Demek ki Hizbullah aslında AKP’nin içerisinde bizzat vardı. Şimdi, bunu en radikal şekilde dillendiren bir siyasi parti var. Şu anda AKP bu seçim sürecinde devamlı surette Kemal Kılıçdaroğlu’nu terörü destekleyen bir konumdaymış gibi lanse etmeye çalışıyor ancak kendisi bu konumun içerisine düşmüş oldu. Hayır diyorsa Hizbullah’ı savunan görüşün terörist bir görüş olmadığına ispat etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖKKEŞ ŞENDİLLER MENZİL TARİKATINA İNTİSAP ETMİŞTİ”
90’lı yıllarda terör örgütü Hizbullah’ın domuz bağıyla işlediği cinayetlerin tekrar yaşanacağının altını çizen Ay, “Domuz bağı şeklinde olmasa bile Hizbullah’ın cinayetleri tekrar yaşanacak. Müslüman inanç sistemi içerisine bunlar bombalar bıraktı, onların patlamasını bekliyorlar, kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Bu mantığı almayanların ise ortadan kaldırılması gibi bir hedefleri var. Ben İslamcı yapılar arasında bulunurken pek çok duyumla karşı karşıya geliyorum. Örneğin Muhsin Yazıcıoğlu’nun kimler tarafından katledildiği şimdiye kadar ortaya çıktı mı? Muhsin Yazıcıoğlu ve Ökkeş Şendiller, Menzil tarikatına intisap etmişti ve oradan çıkmak, ayrılmak istediğini yakın arkadaşlarına söylediği duyumunu alıyordum. Acaba Muhsin Yazıcıoğlu’nu katleden güçler İran Gizli Servisi’nden de destek alan Hizbullah olabilir mi? Bu İslamcı yapılar içerisinde kendi aralarında seslendirilen ve kimilerince soru işaretli olarak iddia edilen bir şey. Çünkü hala karanlık noktadır, hala aydınlatılmamıştır. Muhsin Yazıcıoğlu ve ülkücülerden bir kısmı 70’li yıllarda Işıkçılar cemaatinin içerisinde önemli bir efsane olan Ahmet Arvasi’nin Türk-İslam sentezinden hareket eden kimi ülkücüler Menzil tarikatına üye olmuştu. Menzil ve Hizbullah’ın İran Gizli Servisi’nden beslendiğini biraz önce söyledim. Buradan rahatsızlık duyan Muhsin Yazıcıoğlu’nun katledilmesinin arkasındaki güçler acaba Hizbullah olabilir mi? Sadece domuz bağı ve ensesine tek kurşun sıkılma şekillerinde değil, aynı zamanda siyasi figürlere suikast düzenleyen bir tehlikeli yapıyla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesini istiyorum” diyerek Muhsin Yazıcıoğlu cinayetine ilişkin de çarpıcı iddialarda bulundu.
Kaynak: Cumhuriyet