Sen kalk IMF’ye 5 milyar dolar borç verecek durumdan, teneke arabalarla 5 milyar lirayı Kapalıçarşı’dan dövize çevirecek duruma gel.
En son Bakan Nebati ‘gözünüzü kapatın 6 ay’ dediğinde, o arada mı bir şey oldu acaba.
Kıymetli dostlar, şaka ile girdik yazımıza, hepsi bir yana yaşadığımız rezilliğin son noktasından bir öncesi bu olsa gerek. Arkadaş sen 5 milyar lirayı Kapalıçarşı’da dolar yap, 260 milyon dolar al… Vah benim ülkem vah…
Ne oldu bizim bitmeyen rezervlere, ne oldu bizim şahlanmış ekonomimize, ne oldu bizim uzay hazırlığı yapan milletimize. Resmen alay etmektir bu milletle. Doları tutacağım diye sattık dolarları, bitirdik rezervleri, şimdi korkumuz emanet verilen paraların geri istenmesi. Ne zamana kadar duracak o paralar bizde onu da o borcu isteyenler biliyor, ama ne acıdır ki, ödeyecek olan millet bilmiyor .
Bir günden bir güne artık doğru veri alamadığımız şu günlerde, bilanço üzerinden sudoku çözer gibi mali tablo çıkartıyoruz. Peki nerede bizim altın rezervleri… Kıymetli dostlar Türkiye’nin hepi topu altın rezervi 34/35 milyar dolar .
Yahu bizim sadece dost ülkelerden aldığımız para 52 milyar dolar, 26 milyar dolar da BOTAŞ’ın GAZPROM borcu var. Bir de üzerine net hata ve noksan (yani kaynağı belirsiz finansman)dan gelen 28 milyar doları ekleyelim. Etti mi sana 106 milyar dolar. Bu sadece son 6 ayda yaptığımız borçlanma. 459 milyar dolar dış borcumuz duruyor… Bu arada kasanın da tam takır olduğunu hatırlatmak isterim ki kimse hayal dünyasına dalmasın… Tam takır kelimesi aslında doğru olmadı, çünkü EKSİ 60 milyar dolar olan swap hariç, kamu dahil bakiyemizin borç kağıtları kasamızda duruyor. Peki sorum şu; bugün herkes paramı çekeceğim dese, 80 milyar dolarlık karşılık bedelleri Merkez Bankası’nda duruyor mu?.. Duruyorsa nerede duruyor?..
Hadi canlar hadi, bu adamlar resmen bizimle dalga geçiyor. Hâlâ çıkıp da istikrarımız devam edecek demesinler mi. Hangi istikrar, hangi devamlılık, kimse de sormuyor birbirine.
Hangi ittifak kazanırsa kazansın, dolar yukarı yönlü gitmek zorunda… Hiç bir yabancı sermaye bu kadar baskılanmış ve değersiz bir seviyeden paralarını Türkiye’ye getirmezler.
Gerek istihdam gerek ihracat firmalarımız için, o kur yukarı yönlü hareket etmek zorunda. Bu arada yapılması gereken bir diğer husus da üretim.
Yıllardır üreten bir toplum olmaktan vazgeçtirilip, tüketen bir toplum haline geldik. Yıllardır hayvancılık ve tarımda çok büyük rekolte kaybı yaşadık. Kayıtlı çiftçi sayımız 5’te birine düştü. Susamı, arpayı, buğdayı dışarıdan ithal eder bir duruma geldik. Bugüne kadar özellikle ihracat ile alakalı olarak yan ve yardımcı mamulleri ithal eden ülkemiz artık nihai malları da ithal etmeye başladı, neden!!! Çünkü artık baskılanan kur ile beraber, buradaki üreticimiz, ithal ürün ile mücadele edemiyor .
Bunun sonucunda zaten kıt durumda olan dolarımız, dışarı akmaya devam ediyor. Eğer imkân verilse iddiaa ediyorum Çin’den ithal edilen bir çok kalem, bizim ülkemizde üretilebilir. Ama imkân, inşaat firmalarına, imkân devleti zarara uğratmaya çalışan insanlara verildiği için şu anda bu durumdayız.
Dış ticaret açığımızın başını alıp da yürüdüğü bu dönemde, bir gelir de olmayınca, cari açık da aynı hızla bu veriyi takibe devam ediyor. Sene sonu tahminen cari açık, 120/130, dış ticaret açığı da 150/160 milyar dolar civarında olacak.
Ne ile kapatacağız bu açıkları, dost ülkelerle mi yine, yoksa yeni Akkuyular mı bulacağız vermek için..
AKP kanadı “millî geliri arttıracağız, enflasyonu tek haneye düşüreceğiz, cari fazla vereceğiz” diyor…
Kardeşim 20 yıldır iktidarda olan bir parti bunları icraat olarak getirecek bu milletin önüne, seçim vaadi olarak değil.
Millet İttifakı gelirse ne olacak. Ortodoks politikalara dönülecek, faizler olması gereken seviyelere çekilecek, dolar enflasyon oranında kontrollü bir şekilde yükselecek, yabancı yatırımcıya ülkemizin adaletine ekonomik istikrarına güven duyması sağlanacak. Saraylar, hanlar hamamlar ile kaybettiğimiz itibarı geri kazanmak için yeniden başlayacağız.
Halen bankalara neredeyse her gün bir mevzuat değişikliği yaparak ellerindeki dövizi burunlarından getiren iktidar, Kapalıçarşı’da ikincil bir piyasa oluşmasına sebep oldu ve her kıt olan şeyde yaşanacağı gibi, dolar da bir süre sonra ne kadar baskılanırsa baskılansın, yukarı doğru itilmek zorunda kalacak.
Diyelim ki Cumhur İttifakı kazandı. Diyelim ki, millet AKP ile devam dedi. İşte o zaman kâbus gibi yaşadığımız 2022 senesinin, bundan sonrasının kâbusun fragmanı olduğunu göreceğiz.
Kıymetli dostlar sizleri tek tek tanımasam da güzel mesajlarınız, iyi dilekleriniz beni mutlu ediyor. Bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. El birliği ile dostça kardeşçe bu topraklarda yaşamaya devam edeceğiz .
Ayrıştırıcı iktidar politikaları, ötekileştiren anlayış ve koltukta bir dönem daha oturayım diye feda edilen, heba edilen kaynaklarımız.
Ne güzel demiş atalarımız, “taşıma su ile değirmen dönmez” diye.
Buradan Merkez Bankası’na sesleniyorum; taşıma para ile rezerv kapanmaz…