Halk dilinde hakaret maksatlı kullanılan ‘yavşak’ kelimesinin suç unsuru olup olmadığı tartışmalarına Yargıtay son noktayı koydu. İş Mahkemesi’nin, ‘Bit yavrusu’ anlamında kullanıldığı için hakaret saymadığı kelimenin hakaret maksatlı söylendiğine hükmeden yüksek mahkeme, mesai arkadaşına ‘yavşak’ diyen işçinin tazminat ödenmeden kovulmasının önünü açtı.
Kasap olarak çalıştığı işyerinde ustabaşına, ‘yavşak’ diyen genç, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmeden kovuldu. 2. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur genç, tam 6 senedir çalıştığı işyerinden haksız nedenle çıkarıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı işyeri sahibi ise davacı gencin olumsuz davranışlarının sürekli hale geldiğini, en son ustabaşı ve bölüm sorumlusuna “yavşak” diyerek hakarette bulunduğunu ve şefinin üzerine yürüdüğünü, davacının da bu hususu kabul ettiğini, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etti. Tarafları dinleyen Mahkeme, davacının bir işçi arkadaşına “yavşak” diyerek hakaret etmesi üzerine iş akdinin feshedildiği, fakat söylenen sözün sonuç olarak Türk lisanında “bit yavrusu” manasında olduğu, bu nedenle fesih gerektirecek ağırlıkta bir söz olmadığına hükmetti. Olayın bir ihtar ve uyarı ile halledilecek bir mesele olduğundan fesihle cezalandırılmasının sözün ağırlığına uygun olmadığından feshin haksız olup tazminat gerektirdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı davalı işyeri sahibi temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
“BİT YAVRUSU DEĞİL DÜPEDÜZ HAKARET SÖZ KONUSU”
Davacının davalı şirkette beraber çalıştığı amirine ‘yalancı ve yavşak’ dediğine vurgu yapılan Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: “İşverenin bir işçisinin diğer bir işçiye sataşma-hakaret niteliğindeki bu sözleri dolayısıyla yaptığı fesih haklıdır. Halk arasında ’yavşak’ tanımlamasının hakaret amacıyla kullanıldığı da açıktır. Bu tespit bağlamında, Mahkemenin ’yavşak’ tanımlamasının ‘bit yavrusu’ şeklindeki salt sözlük anlamına dayanılarak hakaret olmadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü hatalıdır. Davalı işverenin fesih yetkisinin 4857 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi ile öngörülen 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir. Dosya içeriğinden; feshin dayanağı olayın vukuu bulduğu gün davacının savunmasının alındığı ve burada feshe konu eylemleri kabul ettiği, buna karşın davalı işverence fesih ihtarnamesinin yaklaşık bir ay sonra gönderildiği sabittir. Fesih yetkisinin Kanun ile öngörülen 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde kullanılmadığı izlenimi edinilmiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, feshe yetkili makamın öğrenme tarihinin araştırılması ve buna göre fesih yetkisinin kanunî süresi içinde kullanılıp kullanmadığının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre de süresi içinde kullanıldığı saptanıyorsa kıdem ve ihbar tazminatının reddine, aksi halin kabulünde ise salt fesih yetkisi süresi içinde kullanılmadığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmesinden ibarettir. Netice itibariyle; eksik araştırıma dayalı olarak yanılgılı değerlendirmeyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”