Düşünün şimdi, bizlerin, bu milletin bağışları ile, lüks bir hayat yaşayan yöneticiler bir de olası bir afete karşı çadır bulunduruyorlar. Ve o kara gece 11 ilimizi vuran deprem ile beraber, hava şartlarından dolayı mücadele iyice çetin bir sınav halini aldı. Ne lazımdı, acilen insanların donmaması için çadır. Bizlerin yardımları ve desteği ile diğer bir sivil yardım kuruluşu olan AHBAP, yine bizlerin yardımı ve desteği ile Kızılayın yaptırdığı çadırları satın alıyor. Evet yanlış okumuyorsunuz. İki kere vatandaştan para alınıp, sonra da alay eder gibi, “gerekeni yapıyoruz” diyorlar. Kıymetli dostlar bu AKP varya, bu AKP bizim ne kadar değerimiz varsa hepsini yerle bir etti. Hepsini yerle yeksan etti. Bizim ailemiz olarak gördüğümüz Kızılay bu millete bunu yaparsa, bir acı günde biz kime güveneceğiz. O anda para nasıl geldi aklınıza kardeşim. O anda AHBAP o parayı vermese, sen o çadırları deprem bölgesine afetzede vatandaşlara götürmeyecek miydin. Belli ki kokuşmuş bir düzen ile canları hiçe satılan millet olarak şans eseri yaşıyoruz.
Şimdi diğer bir taraftan, biz Kızılay ile uğraşırken, Ocak 2023 dış ticaret verileri geldi. Tam 14 milyar dolar ilk ay açığımız . Geçen sene aynı ay, yani Ocak 2022 de tam 10 milyar dolardı. Evet tam % 40 lık bir artış. Eğer dolar olması gereken yerde olsaydı, ihracat bu kadar düşer miydi, hayır. Eğer hayalperest iktidar gibi, ülkemiz bir üretim ülkesi olsa bu kadar dış ticaret açığı verir miydik, hayır. Demek ki neymiş , geçen seneye göre tam % 40 daha fazla dışa bağımlı, % 40 daha fazla üreten değil, tüketen bir milletiz. Şimdi bu belli ki sene sonuna kadar artarak devam edecek. Peki sonunda ne olacak. Geçen sene 110 milyar dolar olan cari açık belki 150/160 milyar dolarları görecek. Bu bizim cari açığımızı tetikleyecek ki, geçen sene net hata ve noksan, yani kaynağı belirsiz finansmandan belli bir kısmını karşıladığımız cari açık bu sene yine canımızı yakıp, belimizi bükecek.
Bu A dan Z ye her şeye gelecek zam demek, bu doları tutmak için daha fazla maliyetle bir müdahale demek, bu halkın satın alma gücünün her gün biraz daha azalması demek. Yani %8,5 a düşen politika faizi sizi yanıltmasın, ülkemizde artık ihtiyacınız varsa fahiş faizlerle kredi kullanıyorsunuz. Geçen sene politika faizi % 19 iken, ben %20 ile kredi kullanabiliyordum. Şimdi politika faizi % 8,5 ve ben % 40 ile kredi kullanıyorum.
“Vatandaşı faiz yükü altında ezdirmeyeceğiz” diyen iktidar sizce doğru mu söylüyor? Hayır. Peki biz faize savaş açtık çünkü faiz sebep, enflasyon sonuçtur diyen AKP nin idare ettiği sistemin en fazla kazananı faiz ile para satan bankalar değil mi?
Bırakın artık insanların akılları ile oynamayı, şapkanızı önünüze koyup, düşünecek değil, o şapkayı başkasına devredecek bir noktaya geldiniz artık. 8.500 lira asgari ücret 10.000 liralık açlık sınırı altında. Peki, ortalama 10/15 bin lirayı bulan ev kiralarına ne demeli. Ne yiyecek ne içecek bu millet hiç mi düşünmezsiniz.
Cesaret bulaşıcıdır, unutmayın. Starlarda yanan bir meşale ile bir çok sporsever “hükümet istifa” diye haykırıyor. Sizce bu insanlar birinin maşası olabilir mi. Maşaysa, bile bu iktidar lüks yaşasın diye 20 yıldır hayatın tüm zorluklarına karşı maşa olan güruhtur en fazla. Onun için artık iktidarın acilen seçime gitmesinden başka bir çare yoktur.
Bu ülke bizim, bu ülke hepimizin. Yabancıya konut satışı acilen yasaklanmalı. Yabancılar için bir düzenleme yapılmalı. Öncelikle bu milletin kendi evlatlarının barınma ve ekonomik sorunlarını çözmelisiniz. Sığınmacıların değil.
Ekonomik anlamda da söylenecek çok şey var ama bu yaslı günlerimizde gün birlik beraberlik günüdür diyoruz.
Stadlarda seyirciyi yasakla “istifa” dedi diye, dön depremzedeyi azarla “yeter artık” dedi diye, dön emekliye bağırın “nasıl geçinmeniyorsunuz” diye.
Gözlerin yaşadıkları saltanatın etkisi ile kör olmuş iktidarın yaşadığı lale devrinin artık sonuna geldik .
İlk seçim inanıyorum ki milletimiz, hayır kurumlarının bile acı üzerinden ticaret yapacak bir duruma gelmesini, afet gününde o durumdayken seçtikleri tarafından azar yemesini, devletin kasasının har vurup harman savurulmasını , her kurum başındaki kişinin yedi ceddini o kuruma doldurarak yapının aile şirketi haline getirdiğini aklına getirecektir..