17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Depremi’ni yaşamıştık.
Resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişi ölmüş, 48 bin 901 kişi yaralanmış, 130 binden fazla bina çökmüştü.
Bu depremde oluşan kayıp ve bu kaybın kaynağı olan “ihmal dolayısıyla” açılan 2000’den fazla davanın 1800 tanesinin cezasız kalmış olması, geri kalanların büyük bölümünün de zaman aşımından düşmüş olması;
“Yaptığımız yanımıza kâr kalır.”
zihniyetinde olanları nasıl cesaretlendirmiş olduğunu son yaşanan Kahramanmaraş depreminde “yeni binalardaki göçük sayısının inanılmaz fazlalığından” gördük.
*
Marmara Depremi’nde olduğu gibi Kahramanmaraş depreminde de sorumlu olarak müteahhitlerin peşine düşüldü ama tek suçlu müteahhitler değildir.
40-50 müteahhiti tutuklamakla diğer sorumlular kurtulacaklar mı?
“Yıkılan bütün binaların enkazları altında birçok sorumlunun suçları yatıyor.”
*
Bağıra bağıra “Geliyorum.” diyen depremlere karşı fay hatlarını imara açanların,
kaçak yapılara af çıkaranların,
depremlere karşı hiçbir önlem almayanların,
denetim görevlerini yeterince yapmayanların sorumluluğu olmayacak mı?
*
Doğa, 1999 depreminde olduğu gibi önce sınav yapar.Bu sınav neticesinde de dersini verir.
Akıllıysanız ders alırsınız.
Depremler akılların kullanılması için bir uyarıdır
ama yaşananlar gösteriyor ki ders alınmamış.
*
Siyasi iradenin 21 yıllık iktidarı boyunca
binalar neden depremlere hazırlıklı hale getirilmedi?
Kurumlar, olası depremlere etkili şekilde müdahale edecek şekilde neden yapılandırılmadı?
Hem de milyarlarca dolarlık deprem vergisi toplamalarına rağmen.
Deprem üzerinden üç hafta geçmiş olmasına rağmen hâlâ çadır bekleyen mahalleler ve köy haberleri geliyor.
Yüzbinler soğuktan tir tir titriyor.
Bırakınız prefabrik konutu, konteynerleri
depremzedelerin tek istedikleri başlarını sokacak sıcak bir çadır.
Kızılay’ın depremlerin üçüncü gününde AHBAP Derneği’ne 46 milyon TL karşılığında 2 bin 50 çadır sattığı basında yer aldı.Peki buna ne dersiniz?
*
AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde 9 defa imar affı çıkarıldı.
“Deprem olduğunda başka bir imar affı düzenlemesi de Meclis’te onay bekliyordu.”
*
Kahramanmaraş depreminden sonra 11 ilde büyük yıkım oldu.
Yıkımın en büyük sorumlusu;
“Rantçı siyasetin” ta kendisidir.
Liyakat yerine “tek tip zihniyeti ve tarikat mensuplarını ” devletin tüm kadrolarına yerleştirenlerin ta kendisidir.
“İmar affı” adı altında kontrol dışı yapılan yapılara tapu veren siyasetçilerin ta kendisidir.
*
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi faciasından ders almama,
devleti ele geçirmek için liyakat yerine alınan biatçı kadrolar,
halkı kurban yerine koyma,
“Ben bilirim.” küstahlığı,
ihmal, rant, yolsuzluk SEBEP;
yaşanan bu büyük yıkımlar ve ölümlerdeki fazlalık SONUÇTUR.
*
Türkiye’de deprem riskini görmezden gelip oy uğruna imar affı çıkaran “siyasetçilerin,”
Görevlerini ihmal eden ve/veya kötüye kullanan “Belediye Başkanları ve Meclis üyelerinin,”
İmar aflarından yararlananların binalarının ilme ve fenne uygun olarak yapılıp yapılmadığını, sağlamlığını kontrol etmeyip ruhsat vererek onbinlerce vatandaşımızın ölümüne ve onbinlercesinin sakat kalmasına sebep olan “belediye yetkililerinin,”
Yapılan projelerin şartnamelere uygunluğunu, binanın projeye uygun yapılıp yapılmadığını kontrol etmeyen kısacası denetim görevini layıkıyla yapmayan“yapı denetim ekiplerinin ve denetim mühendislerinin,”
Mimar ve mühendis odalarının inşaat projelerini ruhsat öncesi kontrol yetkisini çıkardığı yasalarla iptal ettiren “siyasetçilerin,”
TSK unsurlarını afetlerde ve toplumsal olaylarda kullanılması planlarını(EMASYA ve DAFYAR) ortadan kaldıran,
Asker Hastaneleri’ni kapatarak yaşanan depremde acil ihtiyaç olan sahra hastanelerinin kurulmasını yok etmiş “siyasi iradenin,”
Fay hatlarını imara açan “belediyeler” ve imar planlarının fay hatlarına yapılmasına engel olmayan, belediyelerin işlevlerini ve görevlerini yeterince denetlememiş “bakanlıkların,”
Fay hatlarının olduğu bölgelere imar veren ve de yapılaşmada yüksek kat vererek dikey yapılaşmaya müsade eden, “proje yapıcılarının, belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin,”
Deprem vergilerini amacı dışında kullanan “siyasi iradenin,
Haberleşmenin kesilmesiyle göçük altındaki kişilerin haberleşmesini aksatıp ölümlerin artmasına neden olan “iletişim firma yetkililerinin,”
Hatay Havalimanı’nı deprem yönetmeliğine ve ihale şartnamesine uygun yaptırmayıp büyük zararlar görmeleri neticesinde kurtarma çalışmaları ve yardım malzemesi sevkiyatlarının aksamasına sebep olan “ilgili bakanlıkların,”
Yabancı ülke mensupları iki üç gün içerisinde sahra hastanesi kurarken “zamanında sahra hastaneleri kuramayan bakanlıkların,”
Yıkım alanlarına yeterince mevsim koşullarına uygun ısı yalıtımlı çadır ve çadır sobası sağlayamayan “AFAD yetkililerinin,”
Tek tip zihniyeti hâkim kılmak için imamlık eğitimi alan aynı okul mezunlarının devletin tüm kadrolarına yerleştirildi gibi
“Bizden olsun ama kim olursa olsun.” mantığıyla “AFAD’a liyakatsız kadrolar dolduranların,”
Göçük altında insanlar varken enkaz kaldırma ve de evrak, delil yok etme telaşına girenleri görmezden gelip önlem almayan “devlet yetkililerinin,”
Askeri zamanında sahaya sevk etmeyenlerin,
Bilim adamlarının olası depremlere karşı alınmamış önlemlerin nasıl bir felakete yol açacağı açıklamalarını “felaket tellallığı” ile suçlayan “siyasi irade yetkililerinin,”
Bilim insanlarını ve raporlarını kasıt dahilinde gözardı eden “siyasetçilerin,”
hiç mi sorumluluğu yok,
hiç mi?
Biz de bunları NOT ALDIK.
Bunların yargı önüne çıkartılması şarttır.
*
Bölgenin deprem bölgesi olduğu biline biline kimsenin sorumluluğu üzerinden atmak İçin;
“Biz böyle bir depremi öngörmemiştik. Kader planı, fıtrat.” deme lüksü olamaz.
*
Kimse günah keçisi olarak birkaç müteahhiti yakalayıp yaşananların üzerine sünger çekerek sorumluluktan kurtulmaya çalışmasın.
*
“Allah’ı araç, parayı amaç edinmiş bir avuç arsızın ve ahlaksızın elinde can çekişen memlekette”
depremin yaraları sarıldıktan sonraki günler sorumlulara hesap sorma günü olmalıdır.
*
Evet, hesap sor efendim hesap sor.
“2000-2022 arasında toplanan 37 milyar dolarlık deprem vergisi paralar nerede?” diye hesap sor.
Deprem vergisinden elde edilen paraları okulların, hastanelerin, kamu binalarının güçlendirilmesi için harcamayan siyasetçilere hesap sor.
AFAD’ın afet harcamalarının yıllarca neden denetlenmediğinin hesabını sor.
Depremin ilk günlerinde ceset torbası dahi dağıtamayan, vatandaşı derme çatma kabirlere mahkum edip kefensiz defnedilme manzaralarına sebep olan, bırakalım dirilerimizi ölülerimize de sahip çıkmayan yetkililerden hesap sor.
Yardımların neden hakkaniyetle dağıtılamadığının hesabını sor.
Katillere, hırsızlara, arsızlara, rantçılara, siyasetçilere, sorumluluklarını yerine getirmeyen herkese hesap sor.
*
SONUÇ;
Hesap sor ki ;
Bir daha böylesi üzücü olayları yaşamayalım.
Hesap sor ki ;
Adaletli ülke olalım.
Kurallar ülkesi olalım.
Kurallara uymayanların, hırsızların, arsızların, rantçıların en ağır şekilde cezalandırıldığı, kimsenin bir daha usulsüzlüklere, yolsuzluklara, hırsızlıklara cesaret edemeyeceği ülke olalım.
Yeryüzündeki PAY HATTI sonlandırılmadığı müddetçe yeraltındaki FAY HATTI can almaya devam edecektir.