Yağışların önümüzdeki aylarda da mevsim normallerinin dışında seyretmesi ihtimali kaygı yaratıyor.
Uzmanlar, önümüzdeki bir kaç aydaki yağışların çok önemli olacağını söylüyor.
Yağış az ve düzensiz
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün üç aylık kuraklık haritasına göre Eylül, Ekim ve Kasım 2022’de Türkiye’nin farklı yerlerinde kuraklık yaşandı.
Marmara Bölgesi’nin bütününde; Ege Bölgesi’nin bazı kıyı ilçeleri hariç kalan kesimlerinde; Akdeniz Bölgesi’nin küçük bir bölümünde, İç Anadolu Bölgesi’nin ortası ile batısında; Karadeniz Bölgesi’nin batı, orta ve doğudaki bazı parçalarında; Doğu Anadolu Bölgesi’nin ortası ile kuzey kesimlerinde; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ise bazı bölümlerinde farklı şiddetlerde kuraklık etkili oldu.
Bu sayılan yerlerden Marmara, Trakya ve İç Anadolu bölgelerinin bazı yerlerindeki kuraklık olağanüstü kuraklık, çok şiddetli kuraklık ve şiddetli kuraklık düzeyinde yaşandı.
Yeni bir kuraklık haritası bulunmamakla birlikte son dönemdeki yağış ve sıcaklıklar kuraklığın artıyor olabileceği kaygısına neden oluyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) sitesinde yağışlarla ilgili veriler, son dönemde yağışlardaki düşüşü gösteriyor.
MGM’ye göre su yılı 1 Ekim’de başlayor ve bu nedenle 2023 su yılı, 1 Ekim 2022 ve 3 Ocak 2023 arasını kapsıyor.
Yeni su yılıyla ilgili son bilgiler, 1991-2020 arasındaki ortalamanın altında gözüküyor.
Sitede şu bilgiler yer alıyor:
“Ekim 2022-30 Kasım 2022 dönemini kapsayan 2023 su yılı yağışları normalinin altında, geçen yıl yağışları civarında gerçekleşti. Türkiye geneli su yılı yağışı 77.0 mm, normali 107.7 mm (1991-2020) ve geçen yıl aynı dönem su yılı yağışı 76.2 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 29 azalma mevcuttur. İki aylık kümülatif yağışlarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm bölgelerimiz normallerinin altında yağış almış, en fazla azalma yüzde 58 ile Marmara Bölgesi’nde gerçekleşmiştir. Marmara Bölgesi’nin iki aylık su yılı yağışları son 52 yılın en düşük seviyesine inmiştir.
“2023 su yılı yağışları Trakya’nın batısı, İstanbul, Çanakkale, Bursa, Yalova, İzmir’in batı ve kuzey kesimleri ile Isparta, Kırıkkale, Kırşehir, Osmaniye ve Hatay çevrelerinde normallerine göre yüzde 60’tan fazla azalma, Adıyaman civarlarında ise yüzde 40’tan fazla artış göstermiştir.”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 5 Ocak’ta Twitter’dan yaptığı paylaşımda “Bu tablo umut vermiyor” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi ise 9 Ocak’taki açıklamasında küresel ısınma ile yaşanan sorunlar arasında bağlantı olduğunu belirtti:
“İklim değişikliği diyoruz küresel ısınma diyoruz. Bunun bir türlü somutlaştıramadık. Ama şu son yıllarda yaşadığımız kuraklık, kuraklıkla beraber elbette çölleşme ama çok daha önemlisi yağışların düzensizliği var. Yağıyor evet ama birden yağıyor. Son örnek, Antalya Kumluca. 90 günde yağması gereken yağış bir günde yağdı. Yani bir yıllık yağışın yüzde 25’i bir günde yağdı.”
Barajlardaki doluluk oranları ne durumda?
Son dönemde Türkiye’nin farklı noktalarındaki barajlarda doluluk oranlarının düştüğü görülüyor.
İstanbul’daki barajların doluluk oranı 10 Ocak tarihi itibarıyla yüzde 31.65 seviyesinde.
Son 10 yılın aynı tarihteki doluluk oranlarıyla karşılaştırıldığında bu, son 10 yılın en düşük ikinci oranı.
Ankara’daki aktif doluluk oranı ise yüzde 18.18.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi büyük kentlerin su rezervlerini yorumlarken şunları söyledi:
“İstanbul’da barajlarda aktif doluluk oranı geçen yıl aynı tarihte yüzde 16,5 oranından daha az, şu andaki doluluk oranı yüzde 33,3. Hiç su gelmemesi halinde 3,5 aylık ihtiyacımızı karşılayacak su rezervi var. Ankara bu konuda daha şanslı. Geçen yıla göre yüzde 10,7 oranında daha fazla var, doluluk oranı yüzde 18,9. Barajlara su gelmemesi halinde tüm içme suyu talebini 6 aydan daha fazla karşılayacak kapasitemiz var. İzmir’de yüzde 19,1 doluluk oranı var; hiç su gelmemesi halinde 7 aylık suyumuz vaz. Bursa’da yüzde 16,5 maalesef, hiç su gelmemesi halinde 2 ayı karşılama kapasitesi var.
Demirören Haber Ajansı’na konuşan İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz da İstanbul için endişelenecek bir durum olmadığını belirtti:
“Şu anda suyu açısından endişe verici bir durum yok. Yaklaşık 2 milyon metreküp suyu bu kurak dönemde bile dış kaynaklardan temin ediyoruz. 15 günde bir aylık simülasyonlarımız oluyor en son gelen Ocak simülasyonunda minimum 20 yıl öncesinin yağış verileriyle bile bizim seneye ocak ayında beklentimiz yüzde 20 seviyesi, yani bitmesi söz konusu değil.”
Yağış rejimiyle ilgili sorunlar tarımla ilgili de kaygı yaratıyor.
Son haftalarda, İç Anadolu başta olmak üzere farklı bölgelerden basına konuşan Ziraat Odası temsilcileri ve çiftçiler, yağış azlığı nedeniyle verim kaybı kaygısı yaşadıklarını söylüyor.
Özellikle İç Anadolu bölgesinden çiftçiler, ektikleri özellikle ürünlerin yağış azlığı nedeniyle çimlenme sıkıntısı yaşadığını belirtiyor.
Sürülmesi gereken tarım alanlarının kuru olmasından dolayı sürülememesi de sorunlar arasında sıralanıyor.
BBC Türkçe’ye konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kuraklık sorununun Türkiye için yeni bir durum olmadığını, Anadolu’nun tarihinde birçok medeniyetin yıkılmasında kuraklığın etkisinin bulunduğunu, meselenin sadece küresel iklim değişikliğiyle ilgili olmadığını ancak küresel ısınmanın kuraklığı daha da artırdığını belirtiyor.
Kuraklığın; meteorolojik, hidrolojik kuraklı, tarımsal ve sosyo-ekonomik kuraklık olarak dört türü olduğunu söyleyen Kadıoğlu, mevcut durumda meteorolojik kuraklığın olduğunu ancak bunun devamı halinde diğer kuraklık türlerinin de gündeme gelebileceğini söylüyor.
Kuraklıkla ilgili gelişmeler açısından önümüzdeki dönemde yağışlar önemli olduğunu belirtiyor Kadıoğlu ve yağışın miktarından ziyade rejiminin önemli olduğunu vurguluyor:
“En çok yağışı kışın alırız. En çok yağışı aldığımız mevsim kurak geçerse bizim için sıkıntılı bir durumdur. Önemli olan, toplam yağış miktarından çok, yağışın rejimidir. Ekim dikimden önce mi yağdı, yağması gereken mevsimde mi yağdı? Nasıl yağdı? Romantik bir yağış olarak mı yoksa çok şiddetli sağanak şeklinde mi yağdı?
“Yağmur mu kar mı yağdı? Kar yağması için hem hava soğuk olacak hem de yağış olması lazım. Kar, yağmur gibi değil, yağmur gider, toprakta fazla birikmez. Ama kar yağdığı zaman toprağın üstünü bir battaniye gibi örter ve yavaş yavaş toprağın yeraltı suyunu besler. Aynı zamanda toprağın içindeki bitki köklerini vesaireyi de dondan, ayazdan korur. Rahmet olan aslında kardır.”