Bugün Derinkuyu olarak bilinen eski adıyla Elengubu, Nevşehir-Niğde kara yolu üzerinde ve Nevşehir’e 30 km uzaklıkta bulunan Derinkuyu ilçesinde, kayalara oyulmuş yeraltı şehridir.
Derinkuyu’da mağara odalar yüzlerce kilometre boyunca uzandığı gibi, aynı zamanda bölgede keşfedilen 200 civarında küçük farklı yeraltı şehrinin de bu tünellere bağlanarak devasa bir yeraltı ağı oluşturmuş olabileceği düşünülüyor.
Derinkuyu bir bölge sakininin evini yenileme çalışmaları sırasında karanlık bir geçidin ortaya çıkmasıyla 1963’te yeniden keşfedildi. Bu, bugün bazı evlerde bulunan ve yeraltı şehrine açılan 600’den fazla girişten ilkiydi.
Hemen kazıya başlanmış ve yeraltı konutları, kuru gıda depoları, ahırlar, okullar, şarap imalathaneleri ve bir şapelden oluşan karmaşık bir ağ ortaya çıktı.
Hititlerden Frigyalılara
Bu, yeraltında güvenle saklanmış koca bir uygarlıktı. Mağara şehir kısa sürede binlerce turist tarafından keşfedildi ve 1985 yılında bölge Unesco Dünya Mirası listesine eklendi.
Derinkuyu yeraltı şehrinin kesin inşa tarihi tartışmalı. Ancak Atinalı Ksenofon’un Milattan Önce 370 civarında yazdığı Anabasis adlı eseri, Derinkuyu’ya atıfta bulunan en eski yazılı eser olarak biliniyor. Kitapta, Kapadokya bölgesinde ya da yakınlarında, bölgede iyi bilinen uçurum kenarındaki mağara evler yerine yeraltında kazılmış evlerde yaşayan Anadolu insanlarından bahseder.
Florida Eyalet Üniversitesi’nde klasik çalışmalar alanında uzman Andrea DeGiorgi’ye göre Kapadokya, toprakta su bulunmaması ve kolayca şekillendirilebilen kayaları nedeniyle bu tür yeraltı yapıları için çok uygundu.
Bölgeye damga vuran ve tüf olarak da bilinen süngertaşı, kazma ve kürek gibi basit aletlerle rahatça oyulabiliyordu. Masalsı peribacaları da bu jeolojik yapı sayesinde mevcut şekillerini almıştı.
Ancak Derinkuyu yeraltı şehrini ilk olarak kimlerin inşa ettiği konusu gizemini korumaya devam ediyor. Akdeniz mağaraları uzmanı A. Bucci’nin bölgesel mağaralar üzerine yazdığı makaleye göre, geniş yeraltı mağaraları ağının temeli genellikle “M.Ö. 1200 civarında Frigyalıların saldırısına uğradıklarında kayadaki ilk birkaç katı kazmış olabilecek” Hititlere atfedilmektedir. Derinkuyu’da Hitit eserlerinin bulunması bu hipotezi güçlendiriyor.
Yeraltı şehrinin yapısı
Başkalarının yanı sıra Frigler, Persler ve Selçuklular bölgede yaşamış ve sonraki yüzyıllarda yeraltı şehrini genişletmiş olsa da, Derinkuyu’nun nüfusu Bizans döneminde zirveye ulaşmış ve yaklaşık 20.000 kişi yeraltında yaşamıştı.
Bugün, 100 TL ödeyerek yeraltındaki yaşamın gerçekliğini deneyimleyebilirsiniz. Küflü, dar tüneller yüzyıllar boyunca meşale ışığıyla aydınlatıldığı için isten kararmış.
Ancak Derinkuyu’ya yayılan çeşitli imparatorlukların yaratıcılığı kısa sürede ortaya çıktı. Kasıtlı olarak dar ve kısa tutulan koridorlar, ziyaretçileri koridorlar ve konutlardan oluşan labirentte eğilerek ve tek sıra halinde gezinmeye zorluyordu; yani davetsiz misafirler için uygunsuz bir pozisyon olduğu açıktı.
Yarım tonluk dairesel kayalar 18 katın her biri arasındaki geçişleri kapatıyordu ve sadece içeriden hareket ettirilebiliyordu. Bu ağır kapıların ortasındaki küçük delikler ise işgalcilerin mızraklanması içindi.
(BBC TÜRKÇE)