Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, yerli ve milli imkanlarla tasarlanan STM500 projesinin kritik bir aşamada olduğunu duyurdu. STM500 projesi için, “Sürprizin de sürprizi olacak” diyen Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı ise çarpıcı detaylar paylaştı.
Türkiye savunma alanında son dönemde geliştirdiği ürünlerle dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Bu konuda yaşanan son gelişme ise sektörün önde gelen şirketlerinden biri olan STM’den geldi. Bir süredir üzerinde çalışılan STM500 denizaltı projesinde önemli bir aşamaya geçildi. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Milli denizaltı serüvenimizde tarihi adım. Türk mühendisleri tarafından tamamen milli imkanlarla tasarlanan STM500 denizaltısının üretim faaliyetine, mukavim tekne test üretimiyle başlıyoruz. STM500 hem açık deniz hem de sığ sularda görev yapabilecek şekilde tasarlandı. Keşif gözetleme, özel kuvvetler harekatı, denizaltı harbi gibi taktik ihtiyaçlara cevap verecek donanımları bünyesinde barındıracak STM500, ileri ve modern savaş sistemleriyle donatılacak” ifadelerini kullandı.
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi, Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı da STM500 denizaltısının Türk donanması için önemli bir güç çarpanı olacağını vurguladı.
‘SÜRPRİZİN DE SÜRPRİZİ OLACAK’
Doç. Dr. Cihat Yaycı, STM500 projesinin Türk Deniz Kuvvetleri için son derece önemli bir proje olduğunu vurguladı ve Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in paylaşımında yer alan “mkavim tekne testi” ifadesini açıkladı. Yaycı, “Denizaltı sistemleri su altında ciddi şekilde basınca maruz kalırlar. Mukavim tekne testi ile amaçlanan STM500 denizaltısının 250 metre ve altında maruz kalacağı basınca dayanıklılığını ve direncini belirleme ve denizaltının bu derinliklerde görev yapabilme kabiliyetini ölçmektir” dedi.
‘SAYILI ÜLKE YÜRÜTÜYOR’
Türk Deniz Kuvvetleri’nin halihazırda kullandığı denizaltı sistemlerinin bin 100 ile bin 600 ton arasında ağırlığa sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Cihat Yaycı, “STM500 denizaltısı satıhta 485 ton, daldığında ise 540 ton ağırlığa sahip olacak. Geliştirme ve üretim aşaması devam eden Reis sınıfı denizaltılarımızın 2 bin ton ağırlığa sahip olması planlanıyor. Bu açıdan baktığımız zaman STM500 mevcut denizaltı sistemlerimize oranla daha küçük olacak” şeklinde konuştu. Dünya genelinde STM500 benzeri mini denizaltı projesi yürüten ülkelerin sayılı olduğuna dikkat çeken Yaycı, “Bildiğimiz kadarıyla Katar bu konuda İtalya’dan benzer sistemler alacak. Aynı zamanda Fransa’nın da bu alanda yürüttüğü çalışmalar var. Bu tarz denizaltılar hem sığ denizlerde hem de adalı denizlerde oldukça yoğun kullanılacak” ifadelerini kullandı.
Sığ sularda denizaltı savunma harbinin kısıtlı yapılabildiği vurgulayan Yaycı, sözlerine şöyle devam etti:
“STM500, Denizaltı-Denizaltı ve Denizaltı-Su üstü gemilerine karşı harekat yapabilir. Bununla birlikte 8 kişilik özel kuvvet personeli taşıyabileceği için bu kuvvetle özel operasyonlar başta olmak üzere istihbarat, keşif ve gözetleme operasyonları yapabilir. Sığ sularda deniz üstü gemilerin ve hava vasıtalarının denizaltı savunma harbi yapma imkanları kısıtlıdır. Bu tarz bölgelerde karinaya monteli sonarların denizaltıları tespit etmesi zordur. STM500 boyutları itibarıyla hemen her yere girip çıkabilecek ve operasyon icra edebilecek bir platform olacak.”
STM500’ün insansız deniz aracı ve drone taşıma yeteneğine de sahip olacağını dile getiren Doç. Dr. Yaycı, “Ortaya çıkacak sistem aynı zamanda mayın harbi yapabilme yeteneğine de sahip olacak yani mayın taşıyabilecek. Denizaltılar yapıları gereği sürpriz silahlardır. Tüm bu sahip olduğu yetenekler hep birlikte değerlendirildiğinde STM500 için sürprizinde sürprizi bir silah olacak diyebiliriz. STM500, özellikle Adalar denizinde Türk donanması için oldukça faydalı bir sistem olacak” ifadelerini kullandı ve bu tarz bir sisteme sahip olan bir devletin önemli bir güç çarpanına sahip olacağını vurguladı.
‘İNSANLI VE İNSANSIZ SİSTEMLERİN KOMBİNASYONU OLACAK’
Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken savaşta yaşanan gelişmelerin modern savaş tarihinde önemli değişikliklere sebep olacağı tahmin ediliyor. Geçtiğimiz aylarda Karadeniz’de Rus donanmasının sancak gemisi olarak görev yapan Moskova kruvazörünün vurulması da bu konuda çalışan uzmanların ve araştırmacıların gündeminde kendine yoğun şekilde yer buldu ve gelecek senaryolarında büyük deniz platformlarının varlığını sorgulamaya açtı.
Türkiye’nin insansız sistemlerde dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olduğunu belirten Cihat Yaycı, “Türkiye dünyadaki bu trendi erken fark ederek bu konuda ciddi işler ortaya koyan ülkelerden birisi. İnsansız hava araçlarının yanında şu anda 4 farklı insansız deniz aracı tasarımı var ve tersanelerimiz bu tasarımları geliştirmeye devam ediyor. Bunlar çok önemli ve geleceği şekillendiren gelişmeler” şeklinde konuşup şunları da ekledi:
“Normal şartlar altında Moskova kruvazörünün üzerinde bulunan S-300 hava savunma sistemi, gemiye yönelik füze tehdidini ortadan kaldırmalıydı. Bu sistem Rus donanmasının kullandığı en etkili hava savunma sistemlerinden birisi. Fakat gördüğümüz üzere Rus donanmasında görev alan personelin ciddi eğitim eksikliği var. Devasa bir savaş gemisini kıyının yanı başına getirerek düşmanın silah menzili içine soktular. Bunun yanında reaksiyon süresinin kısa olduğu bir ortamda tam anlamıyla teyakkuz durumunda olmadıklarını anlıyoruz. Savaş durumunda herkes olması gereken yerde teyakkuz halinde beklemeli. Yemeğinizi bile görev yerinizde yersiniz. Moskova kruvazöründe ya bunlar yapılmadı ya da geminin sahip olduğu silah sistemleri dünyaya anlatıldığı kadar etkili sistemler değiller. Ancak büyük platformlara her zaman ihtiyaç duyulacak. Çünkü kıyıya yakın bölgelerde insansız deniz araçları ve küçük platformlar kullanabilirsiniz ama açık denizlerde ya da denizaşırı harekatlarda özellikle güç aktarımı yapabilmek için büyük platformlara ihtiyaç duyarsınız.”
Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, hali hazırda insanlı ve insansız sistemlerin ortak hareket ettiği bir geleceğin şekillendiğini aktardı ve STM500 denizaltısının sahip olduğu yeteneklerle bu gelecekte kendine yer bulacağını düşündüğünü söyledi. Yaycı, “Çok sayıda silaha sahip olan büyük deniz platformları sürü halinde hareket edecek silahlı insansız deniz ve hava araçları taşıyabilirler. Bu şekilde su üstü harbi ve hava savunma harbi yapabilirler. STM500 sahip olduğu özelliklerle tam da bu şekilde görev yapabilecek bir platform. Çünkü içerisinde insansız deniz ve hava araçları taşıyabilecek, denizaltı personeli gerek görüldüğünde bunları kullanabilecek. Savunma Sanayi Başkanlığı’nın ve bu sektörde çalışan özel firmalarımızın yaptığı çalışmaları gururla izliyoruz. Bu alanda emeği geçen herkese minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz” diye konuştu.