… Oğuz Kağan denen bahadır, bir gün Tanrı’ya yakarmaktadır. Birdenbire etraf, karanlık kesildi. Gökten bir ışık düştü. Bu ışık, aydan da güneşten de parlaktı. Oğuz Kağan gördü ki bu ışığın içinde bir kız var. Bu kız, çok güzeldi. Gülse, mavi gök de gülerdi. Ağlasa, mavi gök de ağlardı…
Bugün sana ilk defa bir şiir yazıyorum
Bir volkan kıyısında ağlıyorum oturup.
Teninin aklığında beyaz şehirler kurup
Tutuşturup kalbimi şehre fırlatıyorum.
Kanlı bir gül oluyor sensiz gelen her grup
Kopan bir fırtınada yeniden batıyorum;
Bugün sana ilk defa bir şiir yazıyorum.
***
Adın bir pencereden mavi göğe açılan
Ve en ücra yerime çöreklenen bir yılan.
Adın ejder gözünde bir yağmur tanesidir;
Her seherde titreşip buz üstüne saçılan,
Adın ki yüceliğin ölmez nişanesidir.
Bir kutlu bengi taşa adını kazıyorum,
Bugün sana ilk defa bir şiir yazıyorum.
***
İnip kalkıyor körük… kızıyor kızıyorum…
Yüreğim ki aşılmaz dağları eriten kor;
O kadîm demircinin ruhu bende yaşıyor,
Süt beyaz bir ümidin çağrısı var yarında,
Sana kavuşacağım bir bozkırın bağrında,
İnip kalkıyor körük… Kızıyor kızıyorum…
Yarıldı karanlığım, göklere sızıyorum.
Bugün sana ilk defa bir şiir yazıyorum.