Bir ulus olma bilincini kaybettiğimizde, yerine ümmetçilik ve alt kimlikçilik koyduğumuzda paramparça olup emperyalizme yem oluruz…
Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal hareketi “Türkiye kimin tarafında olmalı?” tartışmalarını başlattı.
Aslında Ukrayna’da yaşanan gelişmeler Türkiye’ye tam anlamıyla ders niteliği taşıyor.
Bir tarafta Batı emperyalizmi bir tarafta ise Rus emperyalizmi…
Peki biz nereden bakacağız, nereden taraf olacağız?
Maalesef ki Türkiye, mevcut iktidar döneminde milli menfaatlere dayalı geleneksel dış politikası terk edildi.
Önce Büyük Ortadoğu Projesi’nin bölgemizdeki uygulayıcılarından biri olarak hareket eden AKP Türkiye’si, son dönemlerde ise Rusya ile yakınlaşma yaşadı.
Elbette ki ulusal çıkarlar açısından Türkiye ABD ile de Rusya ile de yakınlaşabilir, iyi ilişkiler kurabilir.
Böyle olmalıdır da…
Ama!
Emperyalizmle kol kola girer, iktidarının için emperyal güçler arasında mekik dokursaranız, ülkenize ancak zarar verirsiniz!
Türkiye için yapılması gereken basit aslında…
Çözümü dışarıda aramamak!
Olaylara, bölgeye; okyanus ötesinin, Brüksel’in, Moskova’nın gözüyle bakmamak!
İhvancılık gibi hülyalara kapılmamak!
NATO’culuk, Avrasyacılık değil; Ankaracı olmak!
Emperyalizmin oyuncağı olmamak ve Mustafa Kemal’in askeri olup, daima Türk milletinden yana taraf olmak…
Unutulmasın; Türkiye asırlar boyunca daima karışıklık içerisinde olan Balkan, Kafkas ve Ortadoğu coğrafyalarının tam ortasındadır.
Böyle hassas bir dengede bizi çamura batırmadan ayakta tutacak tek iz Atatürk’ün izidir.
Herkes bilmeli ki; Türkiye’de devlet eyaletlere, millet etnisitelere, toplum tarikatlara, cemiyet de cemaatlere bölünmemelidir.
Bir ulus olma bilincini kaybettiğimizde, yerine ümmetçilik ve alt kimlikçilik koyduğumuzda paramparça olup emperyalizme yem oluruz…