Son zamanlarda artan mülteci akımı nedeniyle Türk halkının kendi ülkesinde adeta bir yabancıymış gibi yaşaması akıllara Türkiye’nin ABD Seattle Fahri Konsolosu J. F. Gökçen‘in ‘Türk olmak nasıl bir duygudur’ yazısını getirdi.
Türkiye’ye 2011 yılından bu yana devam eden Suriyeli akımı sonrası son zamanlarda ise Afgan mültecilerin kaçak bir şekilde ülkemize gelmeye başladığı gözlemleniyor. Gerek vatandaşlar gerek ise ünlü kişilerin tartışma konusu olan mülteci akımı, son günlerin en çok konuşulan konusu. Kendi ülkemizde adeta bir yabancıymış gibi yaşadığımız bu zamanlarda, Türkiye’nin ABD Seattle Fahri Konsolosu J. F. Gökçen‘in kaleme aldığı o muhteşem yazı akıllara geldi.
Türk olmak nasıl bir duygu okuyun siz karar verin. Bakın Türk olmak nasıl bir duyguymuş…
“Türk olmak nasıl bir duygudur?”
Türk Olmak…
Aslında çok şeydir Türk olmak.
Türk olmak,
Osmanlı’nın borcunu ödemektir.
Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak;
Kıbrıs’ta,
Hocalı ’da,
Anadolu’da ve Balkanlar’da soykırıma uğrayıp
Karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak;
Faşist olmaktır,
Vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…
Demokrat ve çağdaş olmaktır vatanına, milletine, tarihine sövüldüğünde…
Türk olmak, lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.
Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır,
Ataların bir çok asır önce Viyana’yı kuşattığı için hoş görülmemektir
Sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığı için.
Türk olmak;
Selanik’te Pontus Anıtı’nın,
Viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve
Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.
Üç kıtadan dönüp,
Bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.
Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır.
Türk olmak;
Arabaya koşulan ilk atın vatanında,
İlk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta,
Yazının bulunduğu,
Paranın icat edildiği
Her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta,
Kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak;
Truva’dan bu yana,
Sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda,
Bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen,
Bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
Doğu Roma’yı da, Batı Roma’yı da yıkıp,
Yeni Roma olan AB’ye girmeye çalışmaktır, Türk olmak.
Türk olmak;
Mostar’da köprüdür,
Kerkük’te kaledir,
İstanbul’da Kızkulesi’dir,
Anadolu’da buğdaydır,
Çukurova’da pamuktur,
Ege’de tütün,
Karadeniz’de fındık,
Trakya’da ayçiçeğidir.
Türk olmak;
Çanakkale’de ölmektir.
Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir,
Onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.
Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.
Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.
Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak;
Harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
Tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak;
Askere davul-zurna ile uğurlanmaktır,
Belki de dönmeyeceğini bilerek.
Türk olmak;
Annenin, şehit oğlunun ardından; ‘Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim.’ demesidir.
Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken ‘Vatan Sağ olsun!’ demesidir.
Türk olmak;
Her hükümetin
Enkaz devraldığı, ama
Ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
Türk olmak;
Ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir.
Ayni nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır.
Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.
Türk olmak;
Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirine vermektir.
Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak;
Milli maçta ağlamaktır.
Ayhan Işık’a, Belgin Doruk’a aşık olmaktır.
Türk olmak;
Aşkını ölesiye sevmektir.
Aşkı için ölmektir, öldürmektir.
Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir.
Eşkıyaya türkü yakmaktır Türk olmak.
Türk olmak;
Yunus’u bilmektir,
Aşık Veysel’i sevmektir.
Mevlana’yı, Hacı Bektaş-i Veli’yi ve Hoca Yesevî’yi, tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak;
Saz çaldığında,
Ney üflendiğinde,
Kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,
Yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir,
Bir de Yemen Türküsünde…
Hayatın sana verdiklerine ‘Nasip’,
Vermediklerine ‘Kısmet ‘demektir.
Her işin ‘Hayırlısına ‘inanmaktır ve
Ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak;
Asya’da “Batılı”,
Avrupa’da “Doğulu” diye tepki görmektir.
Irk sözünü bilmeden yaşamak, Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.
Türk olmak;
En zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak,
En dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Türk olmak;
Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamletmek,
Her çıkan başak için şükretmektir.
Türk olmak;
Medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir!
Zor iştir Türk olmak…