Murat Sururi Özbülbül, Günboyu’ndaki köşesinde “Zart zurt ekonomisi ve paradoks politikalar” başlıklı makalesinde Türkiye’nin ekonomisini konu aldı.
İşte o yazı:
Bundan kısa bir süre önce ekonomi yönetimi biz ortodoks değil heterodoks politikalar uyguluyoruz diye uyguladıkları ekonomi bilimine ve rasyonel akla aykırı politikaları savunmaya çalışmıştı. O zaman ben de gülmüş ve sizin uyguladığınız politikalar ne ortodoks ne heterodoks tam manası ile paradoks politikalardır diye bu iddialarına cevap vermiştim.
Gün geçtikçe uyguladıkları politikalardaki tutarsızlık ve çelişkiler daha da arttı, en nihayetinde bugün artık işler iyiden iyiye zıvanadan çıkmış bulunmaktadır.
Değerli okurlarım ekonomiyi yönetmek büyük ölçüde otomobil kullanmaya benzer, aynı bir otomobil kullanırken olduğu gibi kitabi bilgiler asla yeterli olmaz, kitabi bilginin yanı sıra ciddi miktarda bir ustalık ve deneyim de gerekir. Ayrıca ne kadar bilgili ve usta olursan ol, kendine ne kadar güvenirsen güven aşırı hız yapmak ya da alkollü olarak direksiyon başına geçmek gibi durumlarda kaza yapma olasılığın çok büyük bir hızla artar. Hiç beklenmedik yol ve iklim koşulları değişimi veyahut da başka bir sürücünün hatası sizin bütün becerilerinizi bir kenara koyar ve kolaylıkla bir kazaya karışmanıza, hasar almanıza, yaralanmanıza ve hatta en kötüsü ölmenize sebep olabilir. İşte tam da bu yüzden en usta sürücüler en temkinli sürenlerdir, onlar hem kendilerinin hata yapmasını engelleyecek ve hem de başkalarının yapacağı hatalardan da korunmayı dikkate alan sürüş teknikleri uygular ve riski artıracak hareketlerden özenle kaçınır.
Acemi sürücüler ise gaz, fren, debriyaj senkronizasyonunu bile bir türlü sağlayamaz ya gaza yüklenir motoru bağırttırır, lastikleri ciyaklatır ya yeterli gaz vermez motoru stop ettirir. Aynı anda hem gaza hem frene basan ise ya balataları yakar yahut da motoru patlatır.
Bugün ekonomiyi yönetenler de aynı acemi sürücüler gibi aynı anda hem gaza basıyor hem de frene, bakalım sonuçta ne olacak, arabanın bir yere gidemeyeceği kesin de benim asıl merak ettiğim önce motor mu patlayacak yoksa balatalar mı sıyıracak…
Bu kadar lafı etmemin sebebi son olarak açıklanan ve birbiri ile çelişen serbest piyasa ekonomisinin tabutuna son çiviyi çakan kararlar. Malum Merkez Bankası geçtiğimiz hafta saraydan gelen talimata uydu ve enflasyon bu kadar yüksekken politika faizini 100 baz puan indirdi. Bu bütün iktisatçıların da bileceği gibi gevşek ve genişlemeci bir para politikası uygulanıyor demektir.
Tamam, bunu anlarım gevşek bir para politikası uygulayarak enflasyon yaratma pahasına büyüme desteklenmek, resesyon engellenmek isteniyor olabilir, fakat bundan sonra gelen ve bankaların kredi kullandırma koşullarına müdahale eden kredi kullandırımını sınırlayacak talimata ne demeli?
Bu kararın peşi sıra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kredi faizleri ve büyüme hızına yönelik yeni düzenleme yaptı. Resmî Gazete’de yayınlanan düzenlemelerle, bankalar verecekleri ticari kredilerde faiz oranlarına getirilen katsayıya bağlı olarak menkul kıymet tesis etmek zorunda kalacak. Faizi yüzde 22,85’i aşan krediler için yüzde 20, yüzde 29,38’i aşan krediler için kredi tutarının yüzde 90’ı kadar menkul kıymet tesis edilecek. Düzenleme ile ticari kredilerde yüzde 30’u aşan faiz uygulaması da zorlaştırılmış hatta imkânsız bir hale getirilmiş oldu.
Bu düzenlemeye dâhil edilmeyen kredi türleri ise ancak harcama karşılığı kullandırılabilecek. Eğer krediler harcama karşılığı kullandırılmaz ise, bu krediler de menkul kıymet tesisine tabi tutulacak.
Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon %80’e dayanmış ve daha da artacağı kesin görünüyor, ENAG enflasyonu %160 ama sen bankalara kredi faizlerinde %30’u aşamazsın diye bir dayatmada bulunuyorsun. Bu koşullarda bankaların kredi vermekten kaçınacağı ve bunun da ekonomide daralmaya sebep olacağı kesin.
Şimdi bu ekonomi bilimine, akla, mantığa uygun mu? Tuhaf bir inat uğruna sürdürülen faiz sebep enflasyon sonuçtur iddiası uğruna ekonomik dengelerin dibine dinamit koymak mantıklı mı?
Bir ekonomiyi emir komuta ekonomisine çevirmek, zart zurt ederek piyasaya sopa zoru ile suni koşullar dayatmak yürür mü?
Bakın emir komuta ekonomisinin şahı SSCB’ydi, orada da politbüro zart zurt ederek tüm ekonomik koşulları belirlemeye çalışıyordu, sonuçta ne oldu hepimiz biliyoruz değil mi?