Türkiye vergilere gelen zamlarla adeta sarsıldı.
İktidarın, “rasyonel dönem” kapsamında başlattığı gelir artırıcı önlemlerin bizi buraya getireceği aşikardı ama görmezden gelmeyi tercih ettik. Sonuç zam dalgası.
İki katı MTV ile başlayan zam dalgası, IMEI ücreti, harçlar ile adeta zirve noktasına çıktı. Önce tüm taşıtlardan iki katı MTV alınacağı açıklandı, sonrasında ise yurt dışından telefon getirme ücreti de dahil birçok vergiye zam geldi.
Mal ve hizmetlerde yüzde 18’lik KDV yüzde 20’ye çıktı. Matbu harç tutarları yüzde 50 artırıldı. Ödenek ihtiyaçlarını karşılayacak 1.1 trilyon TL’lik ek bütçe TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Bunun daha doğal gazı, elektriği, ulaşımı, yumurtası, eti, sütü, sebze-meyvesi, giyeceği, okulu var.
Türkiye’de vergi denetimi çok başarılı olmadığı için takip ederek vergiyi toplamaktansa tabana yayarak vergiyi toplamak devletin daha çok işine geliyor.
Enflasyonun yarattığı tahribatı kurtarmak için sürekli yüksek oranlı zamlar yapılıyor.
Peki bu oranda zam yapılmasına rağmen insanların satın alma gücü neden yükselmiyor?
Çünkü insanların eline para geçtiğinde talep yeniden ortaya çıkıyor, bu da tekrar enflasyonun ortaya çıkmasına yol açıyor.
O enflasyon da tekrar dönüyor, bir maaş zammı yaratıyor. Türkiye bu sarmalın içinde uzun yıllardır savruluyor.
Zam ile ekonomi yönetmek bizi olduğumuz yerde bile sayıklatmıyor daha çok geriye atıyor.
Gerçi Mehmet Şimşek, “Enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası” diyerek zamları önceden kibarca söylemişti ama Şimşek’in ‘Mali Disiplin’ vurgusu, “yeni zamlar yolda mı?” sorusunu akıllara getiriyor. O zaman soralım daha ne kaldı! Ekonomik fatura daha ne kadar vatandaşın cüzdanına kesilecek?
Şimşek, kafasındaki planı uygulama alanı bulamadı.
Zamlar Lira’nın değerini düşürecek, dolar/TL yukarı gidecek enflasyon sarmalı artacak.
Bu sonuçları tüm ülke ödeyecek. Emekle para kazanan ise ezilecek!