Haber Türk İnternet sitesinin haberine göre ; ODTÜ Kimya Bölümü Kıdemli Araştırmacı/Nanografi Biyoteknoloji Birim Direktörü Dr. Ahmet Çağlar Özketen, burundan uygulanacak yerli Covid aşısı hakkında bilgi verdi.
“AŞIDA FAZ1 AŞAMASINDAYIZ”
Gün Başlıyor programında Murat Güloğlu ve Muharrem Sarıkaya’ya konuşan Dr. Özketen, “Bizim farklı bir aşı modelimiz olduğu için ve yolak olarak burnu kullandığımız için Türkiye’de de ilk defa düzenleyici otoritelerin karşılaştığı bir durum. Daha fazla deney yapmamızı gerektiren bir durum oluyor. Oldukça fazla hayvan sayısı ve türüyle çalışmak zorunda kaldık. Güzel gidiyor. Şu an ülkemizin düzenleyici otoritesiyle görüşmelerimiz devam ediyor. Oradaki hocalarımızın bizden istediği ekstra deney olursa onları tamamlıyoruz. Şu an Faz1 aşamasındayız” dedi
AŞI, SPREY GİBİ BURNA FIŞKIRTILARAK UYGULANACAK
Aşı hakkında bilgi veren Özketen, “Bizim aşımız virüsün çeperlerinde bulunan mızrak proteininin bir kısmını insan hücrelerinde üreterek elde ettiğimiz bir aşı modeli. Daha önceki SARS-CoV-2 özelinde ve MERS-CoV özelinde yapılan çalışmalardan esinlenerek başlatmıştık bu çalışmamızı. Aşı tipi olarak subunit aşılar denilen bir gruba giriyor. Burada basit olarak virüsün proteinini insan hücrelerinden elde edip onu izole ettikten sonra adjuvant karışımıyla birleştirerek bir nazal formülasyon elde ediyoruz. Burna bir enjektör yardımıyla iki defa fışkırtma usulüyle vererek çözüm bulmaya çalışıyoruz. Hayvanlar için zor oluyor ama insanlar için çok güzel olacağını düşündüğümüz bir model. Gelecekte de umarız ki tüm aşılar bu modele doğru gidecek. Tür olarak yenilikçi aşılara giriyor. mRNA aşılarıyla, protein bazlı bu aşılar yenilikçi sayılıyor. Şu an Faz3’ünü tamamlamış bir aşı modeli (Novavax) de var. Orada da yine mızrak proteinini elde edip ayrı geliştirdikleri bir adjuvan yardımıyla bir formülasyon elde edip Faz3’ü bitirmiş bir örnek çalışma da var” diye konuştu.
Özketen sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu aşılara geleceğin aşıları denilmesinin nedeni, mutasyon durumunda olduğu gibi hızlı bir şekilde formülasyonun içeriğini değiştirebiliyorsunuz. Bu aşıda bu kadar umutlu olmamızın nedeni; mRNA aşılarında olduğu gibi hızlı bir şekilde formülasyonunuza yeni eklemeler yapabiliyorsunuz ve yeni Faz süreçlerinden daha hızlı geçebiliyorlar.”
“SONBAHARA YETİŞMESİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Dr. Ahmet Çağlar Özketen, “Sonbahara yetişmesini düşündüğümüz bir aşı. Bazı sıkıntılar olabilir ama yıl sonuna doğru geliyor olacak. Bu bizim için iyi bir süreç. Ülkemiz açısından oldukça hızlı başardığımızı düşünüyoruz. Böyle yenilikçi bir modeli kazandırmanın gururu içerisindeyiz. Bundan sonra da bu platformun üzerine inşaa ederek gidebiliyor olacağız. Aslında oldukça programa uygun gidiyoruz” şeklinde konuştu.
AŞI İKİ DOZ UYGULANACAK! İKİNCİ DOZ 14 İLA 28 GÜN İÇERİSİNDE YAPILACAK
Aşı sprey olarak yanımızda taşınabilir bir şekilde mi olacak sorusuna Dr. Ahmet Çağlar Özketen, şu yanıtı verdi: “Aşı olduğu için her halukarda klinik konsültasyon alabileceğiniz bir uzman personelin yanında olmak zorundasınız. Biz Faz1 başvurumuzda 14 gün arayla iki doz olarak düşündüğümüz bir model. Tıptan değerli danışman hocalarımızın karar vereceği bir durum ama bizim öngörümüz 14 ila 28 gün içerisinde ikinci bir doz olunuyor. Bu aşının güzel yanı; dozaj olarak kendi ülkemize yetecek dozu üretebiliyor olacağız. Oldukça ekonomik bir model. Protein aşılarının en güzel tarafı bu; oldukça esnek, hızlı, çözüm odaklı aşılar oluyor. Biz de bu sistemden dolayı oldukça umutluyuz” dedi.
“MUTASYONDAN DAHA HIZLI HAREKET EDİYOR”
mRNA ve protein aşılarının özelliğinin esnek olarak değiştirilebilmesi olduğunu kaydeden Dr. Özketen, “Uğur Şahin’in ya da Amerikan Moderna’nın modelinde olduğu gibi nükleik asitin sekansını değiştirerek ikincil bir formülasyona hızlıca ulaşabilirsiniz. Bu tip aşılarda oluşabilecek mutasyonlara karşı daha zayıf durumdasınız ama üstünlük şurdan geliyor; mutasyondan daha hızlı hareket eden bir teknolojiye sahipsiniz. Mutasyonu beklemeden diğer varyantları elde edebiliyorsunuz. Grip aşısı gibi düşünebilirsiniz. Onda da her yıl birleştirme yapılarak o yılın türlerine uygun olarak yeniden aşı dizayn ediliyor. Hem mRNA hem de protein aşılarında bu durum söz konusu” diye konuştu.
BU BİR YARIŞ: VİRÜS MUTASYONA UĞRAYACAK, AŞI GELİŞTİRİLECEK
Mutasyonlara karşı başarılardan bahsedildiğinde yeterli veri olmadığını belirten Dr. Özketen, sözlerine şöyle devam etti: “Bütün firmalar hızlıca data üretebiliyor ama şu anki konjonktürde yaptıkları çalışma, aşının verildiği insanlardan alınan kan serumlarının bu varyantlara karşı etkisine bakabiliyorlar. Ama virüs aslında aşının oluşturduğu immün bariyeriyle henüz karşılaşmadı. Şu anki gördüğümüz varyantlar daha öncesinden kalan varyantlar. Bir de aşı geldikten sonra oluşacak mutasyonlar var. Bunu devamlı bir yarış olarak düşünebilirsiniz. Virüs mutasyona uğrayacak, aşı geliştirilecek. Her aşıyı aşabilecek mutasyon söz konusudur. Biz bir toplumun yüzde 60’ını tek bir tip aşıyla immün bariyeri oluşturmuş olduğumuzu düşünelim ve kan serumunda 3-4 çeşit antikor ürettiğini düşünelim. Virüs bu antikor düzeneğinden kaçamazsa zaten dünyadan yok olacak. Onun görevi bunu aşmak olduğu için yönlendirmeli evrim gerçekleşiyor, bir baskı olduğu için aşıya karşı yarışmaya başlıyor. Şu an aşıya karşı yarışabileceği bir durum yoktu ama aşılar yapıldıktan sonra aşıya karşı savaşmaya başlayacak. Her varyanta göre aşı olacaktır, bu aşıları da ona göre esnek yapmaya çalışıyor bilim insanları.”
AŞI BUZDOLABINDA +4 DERECEDE SAKLANACAK
Dr. Özketen, “Aşımız buzdolabı standardında +4 derecede taşınabilir bir aşı tipi olacak. Proteinleri -20’de sağlamak daha iyi oluyor ama bizim formülasyona koyduğumuz bitki şekeri var. Onun yararı oldu, proteini de koruyor” dedi.