Yenidoğan Çetesi Davası’nda, özel hastanelerdeki bebek ölümleri ve haksız kazanç iddialarıyla suçlanan sanıkların yargılanması sürüyor. Davanın 10. gününde tutuksuz sanıkların savunmaları alındı. Mahkeme Başkanı, ”Siz kendinizi bu bebeğin annesinin yerine koyun sizin çocuğunuz can çekişiyor ve gülüşülüyor siz olsanız ne hissederdiniz?” diye sordu. Sanık Bahar Kanık, ”Çok üzgünüm o ifadeler için gerçekten üzgünüm” dedi.
Türkiye’yi sarsan Yenidoğan Çetesi davasında yargılamanın 10. günü tamamlandı. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, yenidoğan yoğun bakım servislerinde yapılan usulsüzlükler, nitelikli dolandırıcılık ve ihmal sonucu ölüme sebebiyet suçlamaları masaya yatırılıyor. Davada, aralarında hastane yöneticileri, doktorlar ve sağlık personelinin de bulunduğu 47 sanık yargılanıyor. Bu kişilerden 22’si tutuklu, 25’i ise tutuksuz yargılanmakta.
Davanın 10. gününde mahkeme, Reyap ve Birinci hastanelerinin yönetici ve başhekimlerini dinledi. Usulsüz hasta sevki, sahte epikriz raporları ve SGK’ya yapılan sahte fatura işlemleri tartışmaların odağında yer aldı.
ALİ DİRİK: YOLSUZLUK FIRAT SARI İLE BAŞLADI
Esenler Güney Hastanesi’nin mesul müdürü Ali Dirik, savunmasında Fırat Sarı ile tanışma sürecini anlattı. Hastanede hemşire eksikliği nedeniyle Fırat Sarı’ya ulaştıklarını belirten Dirik, Sarı’nın getirdiği hemşirelerin yetersiz olduğunu fark ettiklerini söyledi.
Dirik, bir gün hastanede boş ilaç kutularını bulduğunu ve bu ilaçların SGK’ya fatura edilmediğini fark ettiğini belirtti. İlaçların kullanımına dair sorular sorduğunda hemşirelerin ilaçları uygulamadığını ifade ettiğini söyledi. Fırat Sarı ile yaşanan anlaşmazlıkların ardından danışmanlık hizmetine son verdiklerini ekledi.
AYŞE MÜZEYYEN YURTOĞLU: TEHDİTLERE MARUZ KALDIK
Güney Hastanesi’nin yönetim kurulu başkanı olan Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu, danışmanlık sürecindeki problemleri ve Fırat Sarı ile yaşanan tartışmaları aktardı. Sarı’nın başhekim ve hastane yönetimini tehdit ettiğini, hatta savcı tanıdıkları olduğunu söyleyerek baskı kurmaya çalıştığını belirtti. Yurtoğlu, hastanenin SGK’ya zarar verme gibi bir niyetinin olmadığını ve tüm sorunların danışmanlık şirketinden kaynaklandığını ifade etti.
REYAP HASTANESİ BAŞHEKİMİ HIDIR YÜKSEL: HASTANEMİZ KURUMSALDIR
Reyap Hastanesi eski başhekimi Hıdır Yüksel, iddialara ilişkin savunmasında, hastanede usulsüz sevk veya epikriz raporlarının düzenlendiği iddialarını reddetti. 55 yıllık meslek hayatında yolsuzluğa asla göz yummadığını vurgulayan Yüksel, tüm işlemlerin İl Sağlık Müdürlüğü’nün inisiyatifinde olduğunu belirtti. Fırat Sarı’nın işe alımıyla ilgili süreci hatırlamadığını ifade eden Yüksel, hastane gelir-gider işlemlerinden de sorumlu olmadığını söyledi.
ALİ AKSU: HASTA KABULÜNDE MECBUR KALDIK
Birinci Hastanesi mesul müdürü ve yönetim kurulu başkanı Ali Aksu, 6 aylık Opara Bebek’in ölümü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bebek, 14 Ocak 2024’te hastaneye getirildikten sonra 16 Ocak’ta kalp durması nedeniyle yoğun bakım ünitesine alındı. Ancak 112 sistemi aracılığıyla çocuk yoğun bakım yatağı bulunamayınca iki hastane arasında transfer edildiği sırada hayatını kaybetti.
Aksu, bebeğin düşük kilosunun (5 kilogram) ciddi bir gelişim geriliği göstergesi olduğunu ifade etti. Hastanenin SGK’ya usulsüz fatura gönderdiği iddialarını reddetti ve SGK’nın tüm faturaları medula sistemi üzerinden düzenli olarak denetlediğini belirtti.
DANIŞMANLIK ŞİRKETLERİ VE BASAMAK ÇELİŞKİSİ
Savunmalar sırasında, yoğun bakım basamaklarının yükseltilmesiyle SGK’dan daha fazla ödeme alındığı iddiaları öne çıktı. Aksu, basamakların doktorlar arasında yorum farkı yaratabileceğini ve SGK’nın bu tür durumları denetlemek için bir inceleme merkezi kurduğunu söyledi. Danışmanlık şirketlerinden destek alınmasını da, sağlık personeli eksikliğine bağladı.
HARAM PARAYI KABUL ETMEYİZ
Savunmasında maddi kazanç için etik değerlerden ödün vermeyeceklerini söyleyen Aksu, hastanenin haksız kazanç elde etmediğini vurguladı. Ancak mahkeme, Aksu’ya ait telefon konuşmalarında yer alan “Hasta sayısını artırın” ifadelerini sorguladı. Aksu, bu sözleri asgari ücret zamları sonrası artan giderlere bağladı.
OPARA BEBEK İÇİN OTOPSİ TALEP EDİYORUZ
Ali Aksu, Opara Bebek’in ölümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan otopsi raporu alınamamasını davanın en büyük eksikliği olarak değerlendirdi. Adli incelemelerin eksikliği nedeniyle gerçek ölüm nedeninin ortaya çıkarılamadığını savundu.
‘İTİBAR SUİKASTI YAPILIYOR’
Dr. Ali Aksu savunması şu şekilde:
32 yıllık hekim olduğunu dile getiren Aksu, binlerce hasta baktığını ve ameliyat yaptığını dile getirip “Böyle bir suçlamadan dolayı karşınızda olduğum için çok üzgünüm.” dedi.
Dolandırıcılık iddialarını kabul etmeyen Aksu, Opera bebek hakkında uzman görüşünün eksik, hatalı ve objektif olmadığını savundu. “Opera, 6 aylık olmasına rağmen 5 kilo ağırlığında. Normalde 7,5-8 kilo olması beklenir. Yani ciddi bir gelişim geriliği var. Keşke Opera bebeğe otopsi yapılsaydı. Biz otopsi yapılmasını talep ediyoruz.” dedi.
“Bu dava, Türkiye tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği yaparak yeni doğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulduğu ve basın eliyle yargısız infaz yapıldığı ilk davadır.” diyen Aksu, kendisine itibar suikastı yapıldığını öne sürdü.
SERDAROVA BEBEK
Serdarova bebek hakkında konuşan Aksu, ameliyatta başarı şansının düşük olması, ücretin pahalı olması nedeniyle ailenin bebeği ameliyat ettiremediğini dile getirip “Ben durumu bilseydim kendi imkanlarımla ameliyat ettirirdim.” dedi.
‘SAÇINI KAZIYARAK DAMAR YOLU AÇTIM’
Tutuksuz yargılanan sanık hemşire Bahar Kanık da savunmasında, “Hakkımda yapılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. 2022’nin sonunda Çorlu Reyap hastanesinde çalıştım. Öncelikle şu prim konusunu açıklamak istiyorum gerçekten hastane çok yoğundu şikayetçiydik sonra sorumlumuz yanımıza geldi ve Fırat Sarı tarafından hesabımıza para yatırılıyordu” dedi.
Bahar Kanık, ”Halime” bebek ile ilgili şunları söyledi:
”Halime bebek 2 aydır hastanede yatan gerçekten kötü bir bebekti daha sonra zaten bebeğe müdahale yapıldı. Sonra Fırat Sarı’yı aradım ve ‘erken gelmesini’ istedim. Bize İstanbul’da kötü bir bebek ile ilgilendiğini o yüzden geç kalabileceğini söyledi. Bebeğin durumunu Fırat Sarı’ya bildirdim. Solunum çok sıkıntılıydı bebeğin. En son saçını kazıyarak damar yolu açtım adrenalin gönderdim ama dopamin gönderemedim. Daha sonra bebek ölüyor. Fırat Sarı da müdahaleyi bırakın demiş. Bebek monitöre bağlı şekilde o şekilde beklemişler.”
Mahkeme Başkanı, “dedemin fişi tapesi” tapesini sordu. Sanık Kanık, “Orada tamamen daha önce izlediğimiz bir filmle ilgili şaka yapıyoruz. Kesinlikle bebek ile ilgili değil” dedi.
‘ORADA BİR BEBEK CAN ÇEKİŞİYOR…’
Mahkeme Başkanı’nın, “Orada küçücük bir bebek var. Ben doktor değilim hakimim ama orada bir bebek can çekişiyor doktor hemşire şakalaşıyor. Bu size normal geliyor mu? Çocuğunuz var mı?” sorusuna sanık Bahar, ”Evet kızım var” yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı, ”Siz kendinizi bu bebeğin annesinin yerine koyun sizin çocuğunuz can çekişiyor ve gülüşülüyor siz olsanız ne hissederdiniz?” diye sordu. Sanık Kanık, ”Çok üzgünüm o ifadeler için gerçekten üzgünüm” dedi.
Savcı, “Parayı hemşirelere ne diyip dağıtıyordun?” sorusu üzerine Bahar Kanık, “Motivasyon adı altında prim olarak, Fırat Sarı’nın gönderdiğini biliyorlardı” diye konuştu.
‘HASAN BASRİ’NİN İLAÇ SATTIĞINI BİLMİYORDUM’
Tutuksuz yargılanan sanık hemşire Ceylan Çetin, ilaç satışıyla ilgili şunları söyledi:
”Temmuz ayında danışmanlık hizmetleri adı altında anlaşma yapıldı. Bundan haberdarım. Ama aynı şekilde devam etti. Ben orta alanda ilaç hazırlıyordum. İlaçları takip ettiğim için curosurf ilacını ben takip ediyordum. Hasan Basri’yi doktorun asistanı sanıyordum. Bir gün bu ilaç mevzusu açıldı. Bizden ilacı istedi. ‘Madem bunu istiyorsun Fırat’ın haberi olması lazım’ dedim. Sonradan tekrar konu açıldı, ‘Bundan Fırat Sarı’nın ya da genel müdürün haberi olması lazım’ dedim. ‘Biz bunu diğer hastanedeki bebeklere götürüyoruz’ dedi. Bu ilaç elzem bir ilaç.
Bir gün geldim 5 ilaç eksikti. İlacı sordum Hasan Basri’ye, ‘aldığını’ söyledi. Üstüne düşmedim. Çünkü bundan herkesin haberdar olduğunu söylemişti. Daha önce bir ilaç lazım olduğunda ondan isteyebileceğimi söylemişlerdi istemiştim getirdi. Sonra baya bir eksik gördüm ilaçlarda bunu sorduğumda bana kızdılar. Ben yönetimin bildiğini sanıyordum. Ben aralık ayında işten ayrıldım. Nezaretteyken öğrendim ilaç sattığını.” KAYNAK: KARAR