Yine defolu mallar piyasaya çıktı. Bir ara yine TC’nin ve hemen hemen her ülkede genç nesillere yönelik vatandaşlık şuuru aşılayan andımızın kaldırılması, madalyalardan Atatürk resminin çıkarılması, rahmetli Atatürk’ün isminin yeni havaalanlarından ve yeni yapılan statlardan silinmesi, devleti yeniden kurma ve ismini de Yeni Türkiye olarak koyma bazılarının gündemindeydi. Yeni Türkiye’ye yeni anayasa teranesi altında bunlar tekrar piyasaya sürüldü. Bazı siyasetçilerin ve yargıdaki bazı bürokratların amacı herhalde ülkedeki kamplaşmaları genişletip hızlandırmak olmamalıdır. Eğer 15 Temmuz 2016’da FETÖ işgal ve darbe teşebbüsü başarılı olsaydı onlar da bu ve benzeri değişiklikleri yapıp sözde Yeni Türkiye’ye varacaklardı. Türkiye’den Yeni Türkiye’ye belki birkaç devletçik de kurulabilecekti.
Türkiye’nin isminin başına yeni ve eski şeklinde kelimeler konması tamamen yanlış bir değerlendirmedir. Türk tarihi şerefli bir süreç ve bir bütündür. Türkiye yeni kurulmakta olan bir gecekondu devlet değildir. Yeni Türkiye konusunda sözde dost ve müttefiklerimizin çok gayreti oldu. Patron aynı olunca tezgahtarlar sahibinin sesini haykırıyor. Graham Fuller bu isimle bir kitap yazdı ve bize tavsiyelerde bulundu. Paul Henze ve AB milletvekili İngiliz Andrew Duff da hep aynı tavsiyelerde bulundular. Bu tavsiyeler milli devletin üniter yapısını bozması, çokkültürlülük virüsünü anayasaya sokması idi. Kendileri için bitmeyen ulus devlet döneminin sona erdiğini bize hep hatırlattılar.
AB temsilcisi sarışın Karen Fogg’u da unutmayalım. Kumkapı’da demlenip açıldıkça ne tavsiyelerde bulunurdu? Yeni Osmanlıcılık modelini geliştirerek tekrar ağabeyliğe soyunun ve yanımıza ufalanarak gelin dediler. Atatürk resimleriyle uğraşan AB yetkilileri Kumkapı’da içkiyi biraz kaçırınca kaldırın bu resimleri deyiverdiler.
İçerde ve dışarda Atatürk ile bu derece uğraşmak üzerinde iyi durulmalıdır. İçerdekiler şunu iyi bilsin ki; Atatürk’ü ve Cumhuriyet Türkiye’sini içinize sindireceksiniz. Bunun başka bir yolu yok. Cumhuriyet Türkiye’sini içe sindirmek de hiçbir zaman 1923 öncesini inkar olamaz. Tarihimiz örnek ve önemli bir süreçtir ve bir bütündür. Sözde dost gözüken dün Osmanlıyı Balkanlardan, bugün de TC’yi kuşatıp Ortadoğu’dan çözmeye çalışanlar hilal-haç mücadelesini sürdürüyor. Ankara’dan kaçıp Brüksel’in ve Washington’un şefaatine sığınmayı kurtuluş sanmayın. Biz kimseyi zorla vatandaş yapmadık. TC vatandaşlığından rahatsız olanlar kendilerini fazla yorup zorlamasınlar. Vatandaşlıktan çıkmak da çok kolaydır.
Bir soru ile yazıyı bitirelim: Yeni dedikleri anayasadan Türk Milleti ve milli kimliği çıkarmayı kafalarına koyanlar, ülkeyi etnik parsellere bölmeye çalışanlar, acaba Türk Dünyasına ne diyecekler ve onlardan utanmayacaklar mı? Herkes kendisine çeki düzen vermeli; yanlışları tekrar etmemeli, olmadık adamlarca aldatılıp yeni çözümler merakına katılmamalıdırlar.
Mustafa E. ERKAL
Aydınlar Ocakları Genel Başkanı