Yangın dumanına maruz kalan bölge insanları için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Ersi Kalfoğlu, “Yangın ateşinden etkilenmeleri bir yana yangının diğer tehlike unsurları olan karbonmonoksit gazı ve partiküllerden etkilenmeleri söz konusudur. Yangın teninizi yakar ama bu gaz ya da partiküllerin yaşattığı problem hemen anlaşılmaz ama kısa ya da uzun vadede insan sağlığına verdiği zarar ileri derecede olabilir. Asıl tehlikeli olan ise ciğerlerimize ve soluk borumuzun maruz kaldığı partiküllerdir” dedi.
Türkiye özellikle Akdeniz bölgesinde yaklaşık iki gündür çıkan yangınlarla mücadele ediyor. Ormanlık alanlarda başlayan yangınlar yerleşim yerlerine ulaştı ve birçok tahribata sebep olmaya devam ediyor. Ortaya çıkan dumanlar ise uzak birçok noktadan bile görünüyor. Yangın dolayısıyla en çok yaşanan sağlık problemlerinin başında karbonmonoksit gazı zehirlenmesi geliyor. Şuanda yangınların açık havada gerçekleşmesinden dolayı bir diğer büyük problemin karbonmonoksit gazı ile birlikte havaya karışan partiküllerin olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ersi Kalfoğlu, yangın bölgesindeki insanların olabildiğince bölgeden uzaklaşması noktasında uyarılarda bulundu.
Bölge insanların sağlık problemi yaşamaması adına tavsiyelerde bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersi Kalfoğlu, solunan karbonmonoksit ve partiküllerin kısa ve uzun vadede etkili olabileceğinden ve kişiler tarafından bu problemin hissedilemeyebileceğinin altını çizdi. Bu anlamda acil durumların hemen ardından yangına maruz kalan herkesin sağlık kuruluşlarına gitmesi gerektiğini söyleyen Dr. Ersi Kalfoğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yangın sonrası ve süresince çıkan dumanın insan sağlığını etkilemesi özellikle iki şekilde olur. İlki yangın süresince çıkan gazlarla gerçekleşir, diğeri ise yangın sonucu oluşan küçük partiküllerle meydana gelir. Her ikisinin de önemi büyüktür. Partiküller bütün soluk borusuna ve akciğerlere zarar verir. Partiküllerin büyüklükleri de çok önemlidir. Tabi ki de tıbbı müdahale gerektirir. Bundan daha sık rastlanan aslında dumanın içerisinde bulunan uçucu maddelerdir. Bunlardan da en önemlisi karbonmonoksit zehirlenmesi. Karbonmonoksit yangın sonucunda çıkan bir gazdır ve bu gaz oksijeni soluduğumuz gibi ciğerlerimize dolar ve onun yerini alır. Bu nedenle oksijen ciğerlere yerleşemediği için yapması gereken görevi yerine getiremez. Çünkü yerini karbonmonoksit almıştır. Hatta yangından ya da herhangi bir ateşten etkilenmeden insanlar oksijensizlikten ölebilir. Bu gaz kokusuzdur, çok fazla anlaşılmaz ama insan kendini yorgun hisseder ve baygınlığa kadar hızla gider. Eğer yoğun bir şekilde maruz kalabileceğimiz bir ortamda isek 5-10 kere bile solumak insan hayatını çok ciddi bir şekilde etkiler.”
“KISA VE UZUN VADEDE PARTİKÜLLER CİDDİ DERECEDE ZARAR VEREBİLİR”
Karbonmonoksit gazının açık havaya çıkarak ve oksijenle etkilerinin azaltılabileceğinin fakat asıl sağlık problemlerinin partiküller vasıtasıyla yaşanabileceğini ifade eden Ersi Kalfoğlu, “İnsanlar ne kadar partikül ve gaza maruz kaldıklarını farkında olamazlar, bu nedenle yangına maruz kalmış olan herkesin ilk yardım çalışmalarından hemen sonra bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir. Hastanın kendisi solunum borusunun ve akciğerlerinin ne şekilde etkilenmiş olduğunu anlaması mümkün değildir. Nefes alıyorum, iyiyim zanneder, oysa ciddi anlamda iç organlarında yaralanma söz konusu olabilir, bu da ancak tıbbı müdahale ile farkına varılarak tedavi edilebilinir. Nefes darlığını bile hissetmeyebilirsiniz. Yangın bölgesinde soluyarak alınan hava ile birlikte soluk borusu ve ciğerleriniz etkilenir. Sonrasında bakteriyel kontaminasyon yapar, yani bakteri ürer. Bunun zaten farkına varamayız ama o bakteri kişiye çok büyük zarara uğratır. Açık havaya ulaştığımızda oksijen solunarak karbonmonoksit gazının etkisi o kadar önemli olmayabilir. Ama partikül etkisi çok ciddi, soluk borusunun kısa vadede yapısını bozar, uzun vadede ise bu bozulma dolayısıyla bakteriler ürer ve kişi de enfeksiyon kapar” şeklinde konuştu.
“KENDİMİ İYİ HİSSEDİYORUM DİYEREK İHMAL ETMEMEK GEREKİR”
Kişinin kendini iyi hissetmesine güvenmemesi ve kesinlikle teşhis ve tedavi amacıyla doktora başvurulmasını gerektiğini hatırlatan Ersi Kalfoğlu, “Öncelikli olarak ilk tedbir açık havaya doğru kaçıştır. Fakat ne olursa olsun maruz kalındığı anda mutlaka hastaneye gidilmelidir. Ne kadar maruz kaldığımız bu parçacık ve gazın yoğunluğuna göre değişir. Eğer kapalı bir ortamda ise ileri derecede tehlike arz eder, fakat açık havada ise biraz daha tehlike unsuru düşebilir. Bu anlamda da kişinin etkilenme süresi uzar. Şuandaki yangınlar açık havadaki yangınlardır etkileri hemen hissedilmez ama her halükarda kötü olmadan önce bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar. Kendimi iyi hissediyorum diyerek ihmal etmemek gerekir” dedi.
“EN AZ ETKİLENMEK İÇİN EĞİLEREK YÜRÜYÜN”
Yangın esnasında nasıl daha az etkilenilir sorusuna da cevap verip tavsiyelerde bulunan Kalfoğlu, insanların mümkün odluğunca yere yakın hareket etmesi gerektiğini söyleyerek, “Yangından klasik korunma yöntemleri de bilmek gerekir, gaz ve partiküller uçar ve yere yakın kısımda daha az bulunurlar. Bu yüzden insanlar bu ortamlarda dizlerinin üzerinde, sürünerek ya da eğilerek ilerlemeleri tavsiye edilir. Aynı zamanda bir mendil ya da bezi ıslayarak solunum devam etmeli. Bu tedbirlerle yangın ortamlarından olabildiğince uzaklaşsınlar, yangın ateşinden etkilenmeleri bir yana yangının diğer tehlike unsurları olan, yukarıdaki bahsettiğimiz gibi, karbonmonoksit gazı ve partiküllerden etkilenmeleri söz konusudur. Yangın teninizi yakar ama bu gaz ya da partikül hemen anlaşılmaz ama kısa ya da uzun vadede insan sağlığına verdiği zarar ileri derecede zararlı olabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.