Vatan Partisi’nde deprem: 108 kişi istifa etti!
Doğu Perinçek’in Genel Başkanı olduğu Vatan Partisi’nde, partinin önde gelen isimlerinden Mehmet Bedri Gültekin’in disiplin sürecinde baş gösteren ‘lider fetişizmi’ nedeniyle 108 kişi istifa ettiklerini açıkladı. İstifa metninde, “Bir devrimcinin Vatan Partisi saflarında yapacağı bir şey kalmamıştır” denildi.
Vatan Partisi’nin önde gelen isimlerinden Mehmet Bedri Gültekin’in istifasının ardından partide istifa depremi yaşanıyor. Partinin 108 üyesi, yayımladıkları bir bildiriyle Mehmet Bedri Gültekin’in kendisinin de istifasıyla sonuçlanan disiplin sürecindeki hukuksuzluklar ve ‘lider fetişizmi’ nedeniyle hareketten ayrıldıklarını duyurdu.
Toplu istifaya ilişkin açıklamada, Merkez Disiplin Kurulu’nun (MDK), Mehmet Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek’in istifasını reddettiği için Merkez Yürütme Kurulu tarafından (MYK) baskı gördüğü belirtildi ve “Kurultay’ın iradesiyle seçilen MDK, Genel Başkan’ın talebiyle ortadan kaldırılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
‘BU KOMEDİYE ARTIK BİR SON VERMEK GEREKİYOR’
“17 Ocak günü görüşmelerini sürdüren Merkez Karar Kurulu’nda Mehmet Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek’e karşı bir linç operasyonu yürütülmüş, MDK üyeleri Genel Başkan Doğu Perinçek tarafından adeta bir engizisyon sorgulamasına tabi tutulmuş, dört üye özür dileyerek yanlış yaptıklarını söylemişlerdir” denilen açıklamada, partide bir ‘lider fetişizmi’ oldu belirtilerek, “Bütün bunlardan dolayı bir devrimcinin Vatan Partisi saflarında yapacağı bir şey de kalmamıştır. Bu komediye artık bir son vermek gerekiyor. Biz, aşağıda imzası bulunan kişiler Vatan Partisi’nden istifa ediyoruz” denildi.
İstifa eden 108 Vatan Partilinin açıklaması şu şekilde:
Basına ve kamuoyuna açıklama!
“16- 17 Ocak 2021 günlerinde toplanan Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu, Merkez Karar Kurulu ve genişletilmiş il başkanları toplantılarında yaşananlar, dünya siyasi partiler tarihinde örneği olmayan ibret verici bir durum ortaya çıkarmıştır.
Bu toplantılarda Vatan Partisi yöneticileri, Parti’nin intiharına karar vermişlerdir.
Merkez Yürütme Kurulu, 16 Ocak günü yaptığı toplantıda, Mehmet Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek hakkında kesin ihraç talebini ret eden Merkez Disiplin Kurulu’nun yedi üyesinden altısını, “üyelik haklarını askıya alarak tedbirli olarak Merkez Disiplin Kurulu’na (MDK) sevk etme” kararı almıştır. Kurultay’ın iradesiyle seçilen MDK, Genel Başkan’ın talebiyle ortadan kaldırılmıştır.
Merkez Yürütme Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu’nun Mehmet Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek hakkında verdiği kararı “tanımayacağını” ilan etmiştir. Parti hukuku ayaklar altına alınmıştır.
Merkez Disiplin Kurulu, Partinin yargı kurumudur. Genel Kurultay tarafından seçilir. Sadece Kurultaya karşı sorumludur. Parti tüzük ve programı çerçevesinde alacağı kararlar bütün Partiyi bağlar. Genel Başkanı da, Merkez Karar Kurulu’nu da bağlar.
Merkez Disiplin Kurulu’nun, Genel Kurultay dışında hiçbir organa karşı sorumlu olamayacağı şeklindeki tüzük hükmü çiğnenmiştir.
Genel Başkan ve onunla birlikte hareket eden MYK üyeleri, rahatlıkla “MDK kararını tanımıyoruz ve adeta ‘bu Kurulu lağvediyoruz’ diyebilmişlerdir. MKK da bunu onaylamıştır.
17 Ocak günü görüşmelerini sürdüren Merkez Karar Kurulu’nda Mehmet Bedri Gültekin ve Hikmet Çiçek’e karşı bir linç operasyonu yürütülmüş, MDK üyeleri Genel Başkan Doğu Perinçek tarafından adeta bir engizisyon sorgulamasına tabi tutulmuş, dört üye özür dileyerek yanlış yaptıklarını söylemişlerdir.
Toplantıda Merkez Disiplin Kurulu üyelerinin içine düşürüldükleri durum hazindir. “Entrikacılıkla”, “komploculukla”, “ahlaksızlıkla”, “Parti düşmanlığı yapmakla” suçlanan bazı üyelerin, özür üzerine özür dilemeleri, adeta yemin billah ederek Genel Başkan’a bağlı olduklarını söyleyerek sergiledikleri davranış üzücü olmanın ötesinde utanç vericidir.
Yaşananlar, devrimci bir partide “Parti ve lider fetişizmi”nin insan aklını nasıl dumura uğrattığının ve bir siyasi partinin nasıl intihar ettiğinin resmidir.
MDK’nın ihraç kararına karşı yargı yoluna gidildiğinde olumlu sonuç alınacağı kesindir. Ama ne Mehmet Bedri Gültekin ne de Hikmet Çiçek bu yola başvurmayacaktır.
Parti içi demokrasinin olmadığı, farklı görüşte olan üyenin hemen “düşman tarafına” geçmekle suçlandığı ve her türlü hukuk ve ahlak dışı yöntemin geçerli olduğu bir ortamda verilecek bir “Parti içi mücadele” olamaz.
Bundan böyle Vatan Partisi üyelerinin hiçbir güvencesi kalmamıştır.
Kendi üyelerinin hukukunu savunamayan bir Parti, başkaları için, halk için, ülke için hiçbir şey yapamaz.
Bütün bunlardan dolayı bir devrimcinin Vatan Partisi saflarında yapacağı bir şey de kalmamıştır.
Bu komediye artık bir son vermek gerekiyor.
Biz, aşağıda imzası bulunan kişiler Vatan Partisi’nden istifa ediyoruz.
Şu ana kadar tarafımıza gönderilen istifa sayısı 108’dir. Parti üyeliğinden istifa edenlerin listesi incelendiğinde Ankara ağırlıklı olduğu görülecektir. Çünkü hemen ulaşabildiğimiz kişiler onlardı. Yurt çapında istifalar sürmektedir. Kamuoyunu aydınlatmaya devam edeceğiz.
Elbette, 50 yıldır örgütlü mücadele içinde olan devrimciler olarak bunda sonra da; yola çıkarken şiar edindiğimiz “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” yolunda mücadelemize devam edeceğiz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”