Marmara Denizi’ni 7 aydır etkisine alan ve son birkaç haftada hemen hemen tüm kıyılardan görülen deniz salyası (müsilaj) felaketini Marmara’ya dalıp yerinde gören Prof. Mustafa Sarı RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na anlattı. Prof. Sarı, “Biz, aklı gözünde olan insanlarız. Akıl gözümüzü çok kullanmak istemiyoruz. Bir şey gözümüzün içine girinceye kadar onun varlığını kabul etmek istemiyoruz. Yıllardır denizi sihirbaz zannettik. Şimdi acil eylem planına ihtiyacımız var” dedi.
İşte Prof. Sarı’nın açıklamalarından satırbaşları:
“7 aydır konuşuyoruz. Yer demir gök bakır olmuş durumda. Müsilaj ağzımızın içine kadar da girdi de herkes dikkate almış oldu. Sayın Bakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları çok önemli, biz de Marmara Denizi adına çok mutluyuz. Marmara Denizi’nde durum hiç iyiye gitmiyor. Ben dün sabah yeniden bir dalış gerçekleştirdim. Kıyılarda, müsilaj sanki açılıyormuş gibi bir izlenim oluşuyor ama derinlerde 5 metreden 18 metreye kadar daha önceki gerçekleştirdiğim dalışlardan daha yoğun müsilaj söz konusu. Maalesef iyi haber veremiyoruz. Durum tehlikeli. Çok acil eylem planına ihtiyacımız var.”
Çalıştayda masaya yatırılacak
Cuma günü çalıştay gerçekleştirilecek, bütün taraflar bir araya gelecekler ve ben de konuşmacı olarak katılacağım. Mevcut durumdan hareketle neler yapılması gerektiği konuşulacak. İklime etki edemiyoruz, durağan şartları değiştiremiyoruz, yönetebildiğimiz tek parametre atıkları azaltmak. Atıkları azaltırken onun da 3 boyutu var;
Çözümün 3 boyutu var
Birinci olarak evsel atıklar boyutu var ve çoğunluğu derin deşarjla hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne veriliyor, bunun kesinlikle önüne geçmemiz gerekiyor. Marmara Denizi’nin çevresine ileri arıtma sistemleri kurmamız gerekiyor.
2’nci boyutu endüstriyel atıklar denize doğrudan deşarj edilenlerden bahsediyorum hem de akarsular zehir yatağına döndü akarsulara deşarj edilenlerden bahsediyorum. Bunları azaltmamız gerekiyor, denetimleri arttırmamız gerekiyor. Sayın bakanın açıklamalarından birisi de 91 noktada 300 personelle denetimleri sıkılaştıracağız diyor bu en üst düzeyden bir irade beyanıdır. Umarım bu irade beyanı aynı ciddiyetle devam eder.
3’üncü boyutu da tarımsal kirlilik, bu bölgede yoğun tarımsal faaliyet yürütüyoruz bu bölgede. Tarımda kullanılan gübre ve diğer kimyasallar onların Marmara Denizi’ne ulaşması söz konusu. Sadece atıkları azaltmayı planlamak yetmiyor, yapılacak planların iklim değişikliğiyle de uyum içerisinde olması zorunluluğu var.
Kabul etmek istemiyoruz ama…
Biz, aklı gözünde olan insanlarız. Akıl gözümüzü çok kullanmak istemiyoruz. Bir şey gözümüzün içine girinceye kadar onun varlığını kabul etmek istemiyoruz. Yıllardır denizi sihirbaz zannettik. müsilaj ortaya çıktıktan sonra birçok belediye başkanı ve sanayici ile konuştum. Her konuştuğumda daha da şaşırdım çünkü herkes en az benim kadar hassas, herkes en az benim kadar çevreci, herkes deniz kirlenmesin istiyor. Ben kendi kendimi sorgulamaya başladım, onlara göre en az çevreci benim gibi oluyor.