Nesrin Topkapı, televizyon ekranında ilk gördüğümüz oryantal olarak tarihe geçti. Müthiş dansı ve çalışkanlığı onu ‘oryantal dansın divası’ yaptı. Nesrin Topkapı ile bir yılbaşı ertesi geçmişi ve bugünü konuştuk. Sanatçı, beste yazdığını ve şarkı söylemeyi ne kadar çok sevdiğini de anlattı…
1981 yılının ilk dakikalarında Türkiye ekranlarında bir ilk yaşandı… Nesrin Topkapı, yılbaşı gecesi TRT’de ilk kez dans eden oryantal olarak tarihe geçti. Aslında onun sanatla ilişkisi çok daha eskiye dayanıyor: “Annem ve babam tiyatro sanatçısıydı. Turnelere çıkarlardı. Tiyatro salonları, çadır tiyatroları, panayırlar bazen de sinema salonlarında sahneye çıkarlardı. Daha küçücükken kulis arkalarında uyurmuşum. Belki duyduğum müzikten belki de sahne arkasında duyduğum hazırlık seslerinden kan çekti. Çok küçük olduğumdan ara sıra beni birilerine bırakırlardı; yollarda perişan olmamam için. Başka kardeşim ya da arkadaşlarım olmadığı ve tek başıma olduğumdan tek oyuncağım tahta radyoydu. Radyoyu bütün gün karıştırırdım. O zaman Arapça, İngilizce, Fransızca birçok dilde radyo istasyonları bulabiliyordunuz. Şarkı söyleyen insanları kafamın içinde canlandırıp hayalini kurardım. Duyduğum sesleri telaffuz edip söylemeye çalışırdım. Apartman boşluklarında şarkılar söyleyerek ve o müziklerle dans ederek büyüdüm.”
Evin içinde dans edip şarkı söyleyen Nesrin Topkapı’nın ilk sahneye çıkışı ise 6 yaşındayken oluyor: “6 yaşında, Adana’da sahneye çıkardılar beni… Sadece 15 gün. Küçük çocuğu sahneye çıkarmak yasak olduğu için mekan kapatıldı. Çok sevdiğim halde sonrasında sahneye çıkmayı hiç düşünmedim. Babam rahmetli olduğunda ofisleri temizledim, gişede bilet sattım, telefonlara baktım fakat rahat edemedim. Konu komşu dans ettiğimi biliyordu. Bir düğün oldu, çıkıp oynamamı istediler. Bir iki derken alıştım ama rahatsızdım da… Sonra oryantal dersi almak isteyenler oldu.
Ders verdiğim birini, dans ettiği yerde çok beğenmişler ve yurtdışına davet etmişler. ‘Ama bir kişiyle beraber gel’ demişler. O da bana sordu. Ben de başka bir ülkede olmanın sahnede daha rahat etmemi sağlayacağını düşünerek kabul ettim.
1967 yılının sonunda İngiltere’ye gittim ve 1974’te döndüm. Topkapı soyadını da orada taktılar bana. Türkiye’de bu soyadını kullanmak istemedim ama Avrupai bulduklarından değiştirmediler. Yurtdışında büyük gösteriler yapıyordum. 9 dilde şarkılar söylüyordum. İngiliz kızlarına kostümler yapıp sahneler hazırlardım.”
Nesrin Topkapı’ya “Neden orada kariyerinizi sürdürmediniz?” diye soruyorum cevabı ise şöyle oluyor: “Orada bir evlilik yaptım. Ayrılmak istediğimde de Türkiye’ye dönmeye karar verdim. Özlem de çoktu. Döndüğümde ise çok zorluk çektim. Yeniden ve sıfırdan bir hayata başladım.”
Sanatçı, 1981 yılında TRT’de dansöz yasağını kıran ilk oryantal.
Kendimi korumak için sahneleri erken bıraktım
69 yaşındaki Nesrin Topkapı yakın zamanda oryantal dersleri veriyordu, hatta dünyanın birçok ülkesinden de öğrencileri vardı. Ancak pandemi nedeniyle ara verdi. Şimdilerde sadece iki arkadaşına online ders verdiğini belirtiyor.
“Hayallerinizi gerçekleştirdiniz mi?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Hayallerim daha fazlaydı onlar gerçekleşmedi. 80’lerde sahneler dans için uygun değildi. Solistler için uygundu. Sahneler halı kaplıydı. Halıda dans etmek çok zordur. Halının altından kablolar geçer ayaklarımız yamulurdu. Başımda şamdanla sahne alırdım ama tavan alçak olurdu. Lambanın püskülleri alev alırdı. Başka şeyler de yapmayı çok isterdim.
Ben şarkı da söylüyordum. 80-90 tane yazdığım şarkı var. Çalıştığım gazinolarda program bittiğinde eve gitmez, diğer şarkıcıları dinlerdim. Ben Sezen Aksu’larda kaldım, bu dönemden ise Ayla Çelik’i beğeniyorum.”
Alıntı : Hürriyet