Devletimizin yaşamasını istedikleri için kızıl kurşunlara hedef olup can veren ülkücülerin devlet(!) tarafından darağacına çekildiği 12 Eylül’ü, öncesi ve sonrası ile en güzel anlatan birkaç romandan birini (Elma ve Bıçak) yazan Adnan Şenel bayramın ikinci günü geçirdiği beyin kanaması sonrasında kaldırıldığı hastanede bugün hayata gözlerini kapadı.
1980 Ankara’sının okullarını, sokaklarını, insanlarını, silahlı çatışmalarını, zindanlarını gerçeklikten kopmadan yalın bir dille anlatan Elma ve Bıçak’ın, “Bâkî kalan bu kubbede ona ait unutulmayacak hoş bir seda” olarak kalacağından eminim.
Edebiyat ile uğraşan ülküdaşlarımızın sayısı -şairlerimiz müstesna- ne yazık ki, oldukça az. Roman, hikaye, tiyatro gibi eserler kaleme alanlar da tanınmadıkları gibi kitapları da pek bilinmiyor.
Üretken bir yazar olan Adnan Şenel’in aklıma geliveren eserleri: “Secdeden Sehpaya – Elma ve Bıçak”, “Sinema/Sızlar İçimizde”, “Mezardaki Göz”, “Şafak Sözü”, “Bir Umudun Uzun Yolculuğu – Hey hey Moro”, “Ölümden Önce Aşk Vardı”, “Selanik İçinde Sâla Okunur”, “Kaçak Yürek”….
İtikadımıza göre insan öldüğü zaman, her şey biter. Bundan sonra onu yaşatacak olan sadece yazdığı kitaplar, çocukları ve kaldığı sürece hayratlarıdır. Bu sebeple sevgili Adnan aramızdan çok vakitsiz ayrılsa da ben onu bahtiyar addediyorum. İnşallah kitapları ile yaşayacak…
Ülküdaşımıza Allah, rahmet ve merhamet etsin. Ruhu şad, kabri nur, mekanı cennet olsun. Kederli ailesine ve ülkücü camiaya başsağlığı diliyorum…
(Recep Küçükizsiz’in mesajından)
Allah Rahmet Eylesin..