ABD, Rusya’nın en erken bu hafta içi Ukrayna’nın işgaline başlayabileceğini açıkladı. Rusya ise Batı’yı “yapay gerilimi tırmandırmakla” suçladı.
ABD’den tutun da Körfez ülkelerine kadar herkes temsilcilik çalışanlarını ve vatandaşlarını ülkeden çekmeye karar verirken, Rusya ile Belarus, Ukrayna ile Polonya sınırında Batı’nın korktuğu o tatbikatı yoğunlaştırdı.
Öyle bir durumdayız ki geri adım atan kimse yok. Ne NATO ne de Rusya taviz vermek istiyor. Rusya taleplerini yerine getirmesi için Batı’yı ‘askeri caydırıcılıkla’ dize getirmek istese de özellikle ABD, Rusya’nın Ukrayna işgalinin önünü açmak istiyor gibi.
Sanki Moskova blöf yapıyor ve ABD’de de “gel hele gel gel” dercesine açıklamalarda bulunuyor.
Gerçekten Rus ordusu Ukrayna’yı topyekûn işgal edecekse, bu karşılıklı düellodan öte, ‘Ukrayna içerisindeki Rusya’nın harekete geçirilmesiyle başarıya ulaşır. Bunun da kısa sürede olması çok zor.
Ukrayna’nın ekonomisi, askeri gücü ve ekonomisi, Ukrayna’yı Gürcistan kıyaslamasından farklılaştırıyor. Ayrıca Kiev’in Batı’dan gelen uluslararası desteği ve Avrupa’nın doğu hattında olması, onu daha da ayrıcalıklı kılıyor.
Asıl soru ise şu: Rusya Ukrayna’yı işgal ederse, Batı’nın desteği nereye kadar sürecek? Kırım ilhak edilirken, Donetsk-Lugansk Rus ayrılıkçıların kontrolüne girerken, Batı’nın yaptığı en iyi şey Minsk anlaşması olmuştu. Ukrayna da bunu biliyor ama Moskova için mesele sadece Ukrayna değil, Doğu Avrupa’da artan NATO sistemleri.
Geçtiğimiz ay Putin’in saygıyı hak ettiğini söyleyen Alman Deniz Kuvvetleri Komutanı Schönbach, “Kırım Yarımadası yitip gitti ve asla geri gelmeyecek.
Çin’e karşı Rusya’ya ihtiyacımız var” demişti ve ardından istifa etmek zorunda kaldı.
Putin Rusya’yı yönettiği sürece Kırım’ın geri alınması gerçekten imkansız, bunu hepimiz biliyoruz ama Avrupa Birliği özelinde Batı ayrı telden çalan bir birlik. Güvenemezsin. Özellikle karşısında çatışma riski varsa.
Ama Schönbach’in sözlerine dönecek olursak, ABD’nin karşısında Çin tehlikesi varken Ukrayna’yı gündemde tutması, Washington açısından ne kadar doğru?
ABD ince bir çizgide, bakalım ilk geri adımı kim atacak.