“Herkes için demokrasi” isimli son kitabında Türkiye’deki demokrasiyi sorgulayan akademisyen milletvekili Doç.Dr. Yunus Emre RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. Doç.Dr. Emre, Boğaziçi’nde yaşananlar için “Enis Berberoğlu olayında karşılaştığımız durumda da, Boğaziçi Üniversitesi olayında karşılaştığımız durumda da Türkiye’nin genel demokrasi sorunundan bağımsız meseleler değil, bir parçası. Boğaziçi Üniversitesi’nde birkaç şey bir arada var. Bu türden demokrasiden uzak yönetimler kurumlara, kurumsal işleyişe, kurallara bağlı olmaya karşıdırlar, kişiye bağlı olmayı isterler. Kurallara sadakati değil, kişiye sadakati isterler” yorumunu yaptı.
Kitabında demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını yazan CHP PM üyesi Doç Dr. Emre şöyle konuştu:
“Enis Berberoğlu olayında karşılaştığımız durumda da, Boğaziçi Üniversitesi olayında karşılaştığımız durumda da Türkiye’nin genel demokrasi sorunundan bağımsız meseleler değil, bir parçası. Türkiye’de, AİHM kararları neden uygulanmıyorsa, medya üzerinde neden baskı varsa, ifade hürriyetinin neden sorunları varsa, meclis denetim işlevini neden layıkıyla yerine getiremiyorsa, yargı bağımsızlığı neden ortadan kalktıysa özetle Türkiye’nin çok kapsamlı bir demokrasi sorunu var. Parça parça bütün bu meselelerde aslında bununla ilgili. Boğaziçi Üniversitesi’nde birkaç şey bir arada var. Bu türden demokrasiden uzak yönetimler kurumlara, kurumsal işleyişe, kurallara bağlı olmaya karşıdırlar, kişiye bağlı olmayı isterler. Kurallara sadakati değil, kişiye sadakati isterler. Bu yüzden ehliyetten, liyakatten uzak insanları görevlere getirirler.
“Protesto hakkı engelleniyor”
“Demokrasinin, insan haklarının en temel meselelerinden birisi akademik özgürlüklerdir. Öğretim üyelerinin, akademi çalışanlarının, araştırmacıların, öğrencilerin kendi araştırma konularının kendilerinin seçebilmeleri bu araştırmaları özgürce yapabilmeleri, sonuçlarının özgürce yayınlayabilmeleri, araştırmaları sebebiyle başlarına birtakım şeylerin geleceği endişelerini taşımamaları, üniversite bünyesinde onları yıldırmaya dönük gayretlerin olmaması gibi meselelerdir. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bu atama bu bakımdan da büyük sorunlar içeriyor. Bir de ifade özgürlüğü meselesi var. İnsanlar bu konuda görüşlerini ortaya sunmak istiyorlar ya da öğrenciler protesto etmek istiyorlar ama bunun engellendiği bir ortam var. Nereden tutsanız elinizde kalıyor. “
Erdoğan’ın ‘84 milyon tabi üyemiz’ sözleri
“Bu Erdoğan’a özgü bir şey değil, bu zihniyet meselesi. Toplumu çeşitliliği ile, çoğulculuğuyla kabul ediyorsanız, herkesi olduğu gibi kabul ediyorsanız meseleyi başka türlü ele alırsınız. Herkesin kendiniz gibi olmasını istiyorsanız ve tabi bunun için size itaat etmesini istiyorsanız o zaman bunu söylersiniz. Bu otoriter zihniyetin en önemli özelliklerinden birisi bu. Bütün toplum bizi desteklemektedir iddiası, zaten biz toplumuz iddiası, bizim dışımızda kimse yoktur olanlar da ya hainlerdir ya da kandırılmış saf insanlardır onları da hızlıca kendi saflarımıza katacağız. Milletin kendileri dışında bir unsuru olduğunu düşünmezler. Parti sözcüğü, parçadan geliyor, sözün kökeninde de o var. Erdoğan’ı destekleyen, partisine destek olanlar da bu milletin bir parçası. Kendi fikrinin hakikat olduğunu, en doğru fikir olduğunu, başka bütün fikirlerin topluma zararlı olduğunu, onların bir şekilde ortadan kaldırılmasının gerektiğini düşünüyor. Arka planda böyle bir zihniyet var. Türkiye bunu ne yazık ki acı tecrübelerle birçok defa yaşadı. Seçim dönemlerinde meydanlara çıkıp, ”millet burada, geri kalanlar zille” diyerek tarif ederken aslında tam da bunu söylemek istiyordu. Kendisini destekleyip oy verenlerin, kendi mitingine gelenlerin millet olduğu diğerlerinin illet ve zillet olduğu bir durum.”
…
[İleti kısaltıldı] Tüm iletiyi görüntüle
Doç.Dr. Yunus Emre: Türkiye’de ‘herkes benim gibi olsun’ anlayışı demokrasi sorunu yaratıyor
“Herkes için demokrasi” isimli son kitabında Türkiye’deki demokrasiyi sorgulayan akademisyen milletvekili Doç.Dr. Yunus Emre RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. Doç.Dr. Emre, Boğaziçi’nde yaşananlar için “Enis Berberoğlu olayında karşılaştığımız durumda da, Boğaziçi Üniversitesi olayında karşılaştığımız durumda da Türkiye’nin genel demokrasi sorunundan bağımsız meseleler değil, bir parçası. Boğaziçi Üniversitesi’nde birkaç şey bir arada var. Bu türden demokrasiden uzak yönetimler kurumlara, kurumsal işleyişe, kurallara bağlı olmaya karşıdırlar, kişiye bağlı olmayı isterler. Kurallara sadakati değil, kişiye sadakati isterler” yorumunu yaptı.
Kitabında demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını yazan CHP PM üyesi Doç Dr. Emre şöyle konuştu:
“Enis Berberoğlu olayında karşılaştığımız durumda da, Boğaziçi Üniversitesi olayında karşılaştığımız durumda da Türkiye’nin genel demokrasi sorunundan bağımsız meseleler değil, bir parçası. Türkiye’de, AİHM kararları neden uygulanmıyorsa, medya üzerinde neden baskı varsa, ifade hürriyetinin neden sorunları varsa, meclis denetim işlevini neden layıkıyla yerine getiremiyorsa, yargı bağımsızlığı neden ortadan kalktıysa özetle Türkiye’nin çok kapsamlı bir demokrasi sorunu var. Parça parça bütün bu meselelerde aslında bununla ilgili. Boğaziçi Üniversitesi’nde birkaç şey bir arada var. Bu türden demokrasiden uzak yönetimler kurumlara, kurumsal işleyişe, kurallara bağlı olmaya karşıdırlar, kişiye bağlı olmayı isterler. Kurallara sadakati değil, kişiye sadakati isterler. Bu yüzden ehliyetten, liyakatten uzak insanları görevlere getirirler.
“Protesto hakkı engelleniyor”
“Demokrasinin, insan haklarının en temel meselelerinden birisi akademik özgürlüklerdir. Öğretim üyelerinin, akademi çalışanlarının, araştırmacıların, öğrencilerin kendi araştırma konularının kendilerinin seçebilmeleri bu araştırmaları özgürce yapabilmeleri, sonuçlarının özgürce yayınlayabilmeleri, araştırmaları sebebiyle başlarına birtakım şeylerin geleceği endişelerini taşımamaları, üniversite bünyesinde onları yıldırmaya dönük gayretlerin olmaması gibi meselelerdir. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bu atama bu bakımdan da büyük sorunlar içeriyor. Bir de ifade özgürlüğü meselesi var. İnsanlar bu konuda görüşlerini ortaya sunmak istiyorlar ya da öğrenciler protesto etmek istiyorlar ama bunun engellendiği bir ortam var. Nereden tutsanız elinizde kalıyor. “
Erdoğan’ın ‘84 milyon tabi üyemiz’ sözleri
“Bu Erdoğan’a özgü bir şey değil, bu zihniyet meselesi. Toplumu çeşitliliği ile, çoğulculuğuyla kabul ediyorsanız, herkesi olduğu gibi kabul ediyorsanız meseleyi başka türlü ele alırsınız. Herkesin kendiniz gibi olmasını istiyorsanız ve tabi bunun için size itaat etmesini istiyorsanız o zaman bunu söylersiniz. Bu otoriter zihniyetin en önemli özelliklerinden birisi bu. Bütün toplum bizi desteklemektedir iddiası, zaten biz toplumuz iddiası, bizim dışımızda kimse yoktur olanlar da ya hainlerdir ya da kandırılmış saf insanlardır onları da hızlıca kendi saflarımıza katacağız. Milletin kendileri dışında bir unsuru olduğunu düşünmezler. Parti sözcüğü, parçadan geliyor, sözün kökeninde de o var. Erdoğan’ı destekleyen, partisine destek olanlar da bu milletin bir parçası. Kendi fikrinin hakikat olduğunu, en doğru fikir olduğunu, başka bütün fikirlerin topluma zararlı olduğunu, onların bir şekilde ortadan kaldırılmasının gerektiğini düşünüyor. Arka planda böyle bir zihniyet var. Türkiye bunu ne yazık ki acı tecrübelerle birçok defa yaşadı. Seçim dönemlerinde meydanlara çıkıp, ”millet burada, geri kalanlar zille” diyerek tarif ederken aslında tam da bunu söylemek istiyordu. Kendisini destekleyip oy verenlerin, kendi mitingine gelenlerin millet olduğu diğerlerinin illet ve zillet olduğu bir durum.”
…