30 Ağustos Zafer Bayramı’nı coşkuyla kutlarken halkımız şunu haykırdı aslında: ben özgür ve bağımsız yaşamak istiyorum. Beni hiçkimsetutsak alamaz. Benim Türk kimliğimi hiç kimse göz ardı edemez.
Bunu, bize bu zaferi kazandıran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, er kıyafetiyle savaşan milletvekilleri… Bugün ile mukayese yapılamayacak kadar büyük bir başarı var. Hatta bayramı kutlarken özellikle Türk bayrağını İzmir’de dikerken şehit olan aydınlarıgörmezden gelmemiz mümkün değil.
Dünya Savaşı’nın öncesinden itibaren İngiliz istihabaratının hakimiyet alanı altındaki İslam ülkelerini kullanım alanına dönüştürdüğü, büyük oyunun parçası olarak o oyunu devam ettirmekte olduğunu gözlemliyoruz.
Burada, Türkiye işgal altındayken savaşan, Mustafa Kemal önderliğinde yedi düvele karşı ulusal kurtuluş savaşı veriliyor. Birinci cephe bu…
Esas tehlikeli olan ne biliyor musunuz?
İkinci cephe… Nedir o?
Zihinleri çökertilmiş olan o günkü belli seviyedeki insanların “İngiliz hakimiyeti altına mı girsek? Amerikan mandasına mı girsek?” tartışmaları…
Yurtiçi ve yurtdışı yayınlar yaşan işbirlikçiler…
Birinci cephede düşman karşı savaşıyor Mustafa Kemal ve arkadaşları ile TBMM, hem de Amasya’dan, Sivas’da Erzurum’dan gelene kadar kiminle savaşıyor? Bu mandacılar ve işbirlikçilerle…
Hatta Sivas’ta İngiliz subay Atatürk’e, “Sizin tarihinizi okudum, biliyorum bu savaşı kazanabilecek misiniz derken Atatürk’ün verdiği cevap var karşılık olarak: “Biz atalarımızın yaptığı gibi kazanmak için gerekirse ölmeyi tercih ederiz. Ölene kadar savaşmaya devam edeceğiz”… Bugünle kıyas edilemeyecek bir savaş…
Bugünkü siyasi anlayışta siyasi tutsaklık devam ediyor. Burada işbirlikçiler var, televizyonlarda sosyal medyada haykırıyorlar “Ben işbirlikçiyim!” diye… Gece gündüz insanların zihinleri köreltmeye çalışıyorlar.
Ve bu şekilde iktidar sahipleri, ise kendilerini iktidarda tutmak için herşeyi vermekte ve vermeye çalışmakta…
Gerek Irak’ta gerek Suriye’de laboratuvarı okuyamamış, şimdi de Afganistan’daki laboratuvarı okuyamamış Türk siyasi kirliliği ve kimliksizliği var…
Acı olan bu!
TSK SİYASALLAŞTI MI?
Türk Silahlı Kuvetleri’nin (TSK) siyasallaştığını her fotoğrafta görüyorsunuz artık. Hiç kimse TSK’nın hükümete bağlı olmasına karşı değil ama siyasallaşmasına herkes karşı… Harp okullarını kapatırsanız, okullardaki asırlardan beri gelen sevgi, saygı, disiplini ortadan kaldırırsanız Türkiye gibi fakir ülkenin evlatlarının paralı askerlik adı altında değişim/dönüşümünü sağlamaya çalışırsanız… Buna kimse onay vermez.
Yıllar önce bugünler yazılırken, TSK’nın siyasallaştırılması planları istihbarat birimleri tarafından ilgili mercilere bildirildi mi bildirilmedi mi? Akla bu sorular geliyor…
Türkiye giderek fakirliğe, göçe maruz kalması..
İNGİLİZ OYUNU
Özellikle de Afganistan ve civarındaki Türkler’in tasfiye edilerek Taliban’ın silahlandırılması ve güçlendirilmesi… Sivil halk ve Türkler’in öldürülerek Taliban’a mahkum edilmesi büyük proje!..
TÜRKİYE, TALİBAN TERÖR DEVLETİ İLE MASAYA OTURAMAZ
Bu projeye karşı Türkler’in uyanık olması gerekiyor. İktidar sahipleri, Kabil havalimanını koruma/işletme talebinde bulundular. Ama anlaşamadılar. Türkiye orada inşaat faaliyetlerinde bulunma çabası içinde. Taliban bir terör devleti, Türkiye bir terör örgütü ile masaya oturamaz!
Türkiye gücünü kullanabildiği taktirde İngiltere’nin oyununu bozabilecek tek ülke!
TÜRK SİYASETİ İNGİLİZ EGEMENLİĞİ ALTINDA
Ne acıdır ki Türkiye “IMF’den para almam” derken 6.4 milyar doları aldı. Türkiye yüksek faizle kime borçlandı? İngiltere’deki tefecilere! Peki para aldığın ülkenin siyasi boyunduruğuna girmez misin?
Türkiye İngiliz bankerlerine borçlandığına göre demek ki siyaseti onun egemenliği altındadır!