Rüzgarın sesi, suyun fısıltısı, ağaçların hışırtısı… Tabiatın tüm seslerini içinde barındıran, eşsiz bir sanat. Kökenleri ise, Anadolu’dan Orta Asya’ya, hatta Sibirya’ya kadar uzanıyor. Köklü tarihi ve örnekleriyle Türk Gırtlak Müziği’ni anlattık.
Tuva Bölgesi başta olmak üzere Güney Sibirya Türkleri ve akraba topluluk Moğollar arasında gelişen Türk Gırtlak Müziği, icracının aynı anda boğazından birden fazla ses çıkarmasına dayalı bir ses tekniği.
Bu tür, Anadolu ve Orta Asya olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bilinen bir diğer ismi ise “Höömey”
Höömey kelimesinin, Moğolca “Gırtlak” manasına gelen “Khoomey” kelimesinden geldiği düşünülüyor.
Batılılar ise, “gırtlak şarkısı” ya da “doğuşkanlar şarkısı” diyor.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyzan Göher’e göre Höömey, doğa sesi taklitlerinden oluşuyor.
Tuvaların inancına göre ilk müzikler, tabiatta suyun sesinden, rüzgarın hışırtısından, tabiattaki canlıların seslerinden doğuyor.
Tabiattaki her şeyin bir ruhu olduğuna inanılıyor. Dolayısıyla her ruhun kendi fısıltısına sahip olduğu düşüncesi hakim.
“Hem ruhani hem de şifai bir amaç var”
Doğayla birlikte yaşayan Tuvalı çobanların, tabiat nağmelerini müziklerine hem vokal hem de enstrümantal olarak aktardıklarını söyleyen Göher’e göre bir başka görüş ise, bu türün Tuva şamanlarının, ruhlar ile iletişim kurmak için geliştirdikleri bir vasıta olması.
“Gırtlak müziği, zaman içinde doğa ve hayvan seslerinin tamamını kapsayarak halk arasında yaygınlaşarak benimsendi. Bu müzik, Tuva ve Moğolistan’daki tüm müzik geleneğinin tamamını oluşturuyor diyebiliriz. Höömey, çeşitli ritüellerin içinde ruhani olarak ve şifa verme amacıyla da kullanıldı.
Çobanlar sabahları nehrin kıyısında otururken, nehrin onlara nasıl şarkı söylediğini dinledi. Bunu taklit ederek melodileri sudan öğrendi. Gırtlak müzisyenleri, dudağın, dilin ve gırtlağın da yardımı ile suyun, rüzgarların hem ritmik hem melodik akışına eşlik etmeye çalışıyorlar. Çıkarttıkları doğuşkan sesleri de özellikle suyun ana seslerinden seçmeye çalışıyorlar.”
Anadolu bozlağı, Teke yöresi gırtlak çalma ve Höömey müziği
Prof. Dr. Feyzan Göher’e göre, Anadolu bozlağı, Teke yöresi gırtlak çalma ve Höömey müziği arasında benzerlikler ve farklılıklar var.
“Anne devenin, buzağısını kaybettiğinde ağlaması ve bunu bağırarak feryat etmesi sırasında ortaya çıkan Kargıraa, Höömeyin tekniklerinden biridir. Anadolu bozlağının ortaya çıkışında da benzer bir hikaye var.
Teke yöresinde de gırtlak çalma geleneği var. Hada hoyya, hollu, doğa (dova), göğüs çalma, gırtlak çalma, ümük çalma, gibi isimler veriliyor.
Teke yöresindeki gırtlak çalma ile Höömey arasında hem sesin oluşum şekli hem de ortaya çıkan müzikal yapı, ritüelistik uygulamalar açısından önemli farklılıklar var. Höömey, doğuşkan sesler ile melodi üretimi üzerine kurulmuşken, boğaz çalmada ise parmaklarla ses tellerinin oynatılması esası var.”
Höömeyin türleri
Höömey kendi içinde çeşitli bölümlere ayrılıyor. En temel sınıflandırma; Höömey, Kargıraa ve Sıgıt.
Höömey hem tüm türlerin üstündeki ana isimlendirme hem de alt türlerden bir tanesi.
Kargıraa, kalın ses oluşturma üzerine kurulu. Melodiler, normal sesin yerinden 1 oktav kalın olarak söyleniyor.
Sıgıt ise ıslık benzeri tiz bir ses oluşturuyor.
Gırtlak müziği enstrümanlı ve enstrümansız şekilde söylenebiliyor. Bu enstrumanlar arasında doşpulur/doşpuluur, bızaançı, davul gibi müzik aletleri bulunuyor.
[Bızaançı enstrümanı |
Ayrıca İgil adı verilen at derisinden yapılan iki telli bir çalgı da bulunuyor. Tuva’nın atlarının ruhuna sahip olduğu düşünülen bu çalgının burguluk kısmında mutlaka bir at heykelciği yer alıyor.
[İgil ve davul | Fotoğraf: Prof.Dr. Feyzan Göher]
Tuva’nın tüm müzik olayı, doğa seslerinin taklidi. Demir kopuz/ağız kopuzu çalarken de rüzgarın, at koşusunun taklidi yapılıyor.
“Teknikler doğru olmazsa konuşma yetisi kaybedilebilir”
Göher’e göre Höömey çok zor bir teknik ve doğru şekilde uygulanmazsa, kalbi ve akciğerleri etkileyebiliyor.
“Höömey doğru teknikle öğrenildiğinde 20 yıl civarında söylenebilir. Yanlış olursa 10 yıl içerisinde sanatçı sesini, konuşma yetisini kaybedebilir”
Kazakistanlı müzisyen Zhalgasbek İles
Zhalgasbek İles, Türk Gırtlak Müziği’nin Kazakistan’daki temsilcilerinden biri.
30 yaşındaki müzisyen, ilk gırtlak müziğini 24 yaşında söyledi.
[Kazakistanlı müzisyen Zhalgasbek İles]
Bu türle tanışma hilkayesini ise şu sözlerle anlattı:
“Gırtlak müziğini söylemeyi kimse bana öğretmedi. Turan adlı bir müzik grubumuz var. Oradaki eski müzisyenleri dinleyerek, onlara sorular sorarak öğrendim”
[Zhalgasbek İles ve Kazakistan’daki müzik grubu]
Konservatuvar mezunu olan müzisyen gelecekte akademik seviyede bir kitap çıkarmak istiyor ve kitabında milli müzik aletlerinin nasıl çalınacağını anlatmayı planlıyor.
Müzik hayatına dombra çalarak başlayan Zhalgasbek, çoğu Kazakistan’ın milli müzik aleti olan, 10 farklı müzik aleti çalabiliyor.
Alıntı: TRT Haber