Yaşamını Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve Türk dünyasında birliğin sağlanmasına adayan Elçibey, yürüttüğü milli politikalar ve bilge kişiliğiyle gönüllerde taht kurdu.
Elçibey, 24 Haziran 1938’de Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Ordubad ilinin Keleki köyünde doğdu. İlkokul ve liseyi Nahçıvan’da okudu, 1957’de Azerbaycan Devlet Üniversitesi Doğu Bilimler Fakültesi Arap Filolojisi Bölümü’nü kazandı. Üniversiteyi bitirdikten sonra Mısır’a gönderildi ve orada 1963-1964 yıllarında tercüman olarak görev yaptı.
Mısır’daki yurt dışı görevinin ardından 1965’te ülkesine döndü, mezun olduğu üniversitede akademik kariyerini sürdürdü, 1969’da “Tolunoğulları Devleti (868-905)” konulu doktora tezi yazdı. Elçibey, 1968-1975 yıllarında Azerbaycan Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Tarihi Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Öğretim görevlisi olarak çalıştığı dönemde öğrencilerine Türkçülük ve bağımsızlık duygusu aşılamaya çalışan Elçibey’in faaliyetleri Devlet Güvenlik Servisinin (KGB) dikkatinden kaçmadı ve gözaltına alındı. 1975’te Sovyetler Birliği karşıtı propaganda yapmak suçlamasıyla tutuklandı. Bir yıl 7 ay siyasi tutuklu olarak hapis hayatı yaşadı ve taş ocakları gibi ağır işlerde çalıştırıldı.
Elçibey, hapisten çıktıktan sonra Azerbaycan Bilimler Akademisi Yazma Eserler Enstitüsünde araştırma görevlisi olarak faaliyetini sürdürdü.
1988’de Azerbaycan’da Sovyetler Birliği karşıtı halk hareketi başladı ve Elçibey, bu hareketin önderleri arasında yer aldı. Halk hareketi, 1989’da Azerbaycan Halk Cephesi (AHC) ismi altında kurumsallaştı ve Elçibey AHC başkanı oldu.
7 Haziran 1992’de yapılan seçimlere AHC adayı olarak katılan Elçibey yüzde 60,9 oyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçildi.
SOVYET ORDUSU’NU AZERBAYCAN’DAN ÇIKARDI
Elçibey, seçildikten hemen sonra milli devlet kurma yolunda adımlar attı ve Sovyet Rus ordusunu Azerbaycan’dan çıkararak milli ordu kurdu.
Ülkenin milli parasını bastırarak Sovyet paralarını devreden çıkarttı. Elçibey’in cumhurbaşkanlığı döneminde Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçildi.
Üniversiteye giriş sınavlarında test yöntemi uygulanmaya başlanması, Elçibey’in gerçekleştirdiği en önemli reformlar arasında gösteriliyor.
Anıtkabir’e gerçekleştirdiği ziyarette de hatıra defterine, “Ey büyük Türk, büyük komutan. Sizi ziyaret etmekle kendim ve milletim adına onur duydum. Senin askerin Elçibey” ifadelerini yazdı.
İNGİLİZ GAZETECİYE VERDİĞİ BOZKURT CEVABI
Elçibey, İngiliz gazetecinin tarafından sorulan, ‘Bozkurt neden Türklerin simgesi’ şeklindeki soruya, bütün Türk dünyasının takdirini toplayan bir cevap veriyor.
İşte Elçibey ve İngiliz gazeteci arasında geçen o konuşmanın hikayesi:
Bir röportaj sırasında İngiliz televizyoncunun dikkatini duvardaki Hilâl ve Bozkurt çeker.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey’e bunun ne olduğunu sorar:
”O Bozkurt’tur.” der Elçibey ve ekler.
”O gördüğünüz Türk Milleti’nin sembolüdür totemidir.”
İngiliz televizyoncu biraz düşündükten sonra özür dileyerek tekrar sorar;
”Ne için kendinize vahşi ve yırtıcı bir hayvanı sembol olarak seçtiniz?
Elçibey’in cevabı:
”İngilizler’in sembolü olan aslan hayvanların kralıdır değil mi?
Ancak bu kral dediğiniz hayvana sirklerde 3 kg sosis verip yanan halkaların içinden sağa sola zıplatırsınız…
Vahşi ve yırtıcı dediğiniz Bozkurt’a bunu yaptıramazsınız.
O, özgürlüğünü ve onurunu hiçbir şeye değişmez.
Bozkurt’u zincire vurup kafese atsanız bile ya üzüntüden ölür ya da zincir ve kafesi parçalayıp gider.
Onu yok edebilirsiniz.
Onu öldürebilirsiniz ama sindirip esir edemezsiniz.
Bozkurt’u kendinize tâbi kılamazsınız.
İşte bu nedenle Türkler kendilerine mücadele sembolü olarak Bozkurt’u seçmiştir.”