Ahmet Hamdi Tanpınar; romanları, şiirleri, metinleri ve düşünceleriyle “zamansız” bir yazar. Vefatının 60. yıldönümünde yad ettiğimiz Tanpınar yeni nesiller tarafından da büyük bir ilgiyle okunuyor, konuşuluyor ve tartışılıyor
Vefatının 60. yıl dönümünde yad ettiğimiz Ahmet Hamdi Tanpınar, edebiyatımızın en önemli, en kuvvetli kalemlerinden…. Tanpınar, Doğu ile Batı arasına sıkışmış Türk insanını en iyi anlatan yazarlardan biriydi. Kıymeti vefatından sonra daha iyi anlaşılmış olsa da kendisinden sonraki kuşaktan birçok yazarı etkiledi. Aynı zamanda akademisyen ve eleştirmendi. Vefatından bugüne kadar hakkında 50’den fazla kitap, 1500 civarında makale yazılan Tanpınar’ın eserleri yeni nesiller tarafından da büyük bir ilgiyle okunuyor, hakkında konuşulmaya, tartışılmaya devam ediyor. Türk edebiyatının mihenk taşı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanları, şiirleri, metinleri ve düşünceleri bugünü nasıl yakalıyor?
Ne kadar zor olduğunu unutmaksızın iyi çeviriler sayesinde “Huzur”un dünya klasikleri arasında kendisine yer bulacak büyük bir eser olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mehmet Samsakçı, Tanpınar’ın zamansızlığını şu sözlerle anlattı: “Büyük sanatçılar, eserlerini kendi aktüel zamanlarına sundukları kadar ebediyete emanet ederler. Yaşadığı ve yazdığı süre boyunca duyulmadığını, okunmadığını, dikkat çekmediğini, kendisi hakkında sükût birliği edildiğini düşünen Ahmet Hamdi Tanpınar da bu tip, yani Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi ‘öldükten sonra doğan’ yazarlardandır. Türkçe var oldukça Tanpınar’ın da yaşayacağı muhakkak. Romanları, hikâyeleri, makaleleri ve elbette şiiriyle, bütün yazılarıyla Türk edebiyatının ölümsüz kalemlerinden birisidir. İzzetine, haysiyetine o kadar özendiği, önem verdiği Türkçe onu ebediyete taşıyacaktır.”
Kaynak: milliyet.com.tr