Eskiden şov programları vardı…
Mesela Cuma gecelerinden Pazar gecelerine kadar sunucu ve konuklarının geyiğine dayanan ve “Talk Show” denilen ayrı ayrı programları olurdu…
Beyaz Show, Disko Kralı, Makina Kafa, 3 Adam gibi…
Bir de Hülya Avşar’ın, İbrahim Tatlıses’in daha çok müzikli eğlence içeren şov programları vardı.
Asıl amacı, seyirciye ölçülü bir keyif empoze etme formatına sahip olan bu programlar, Türkiye’de sululuk ve zorlama komiklik yapmaktan öte gidemedi…
Yerli ve milli “Talk Show” için şunların olması gerekiyordu;
Kelime haznesi dar, hafif meşrep bir konuk. Kadın konuklarda derin dekolte…
Programı her hafta arayıp aptal aptal sorular soran izleyiciler…
Ellerindeki pankartları düz tutabilmekten aciz, sunucu bağırdıkça gaza gelen ve bir de her şeyi alkışlayan stüdyo konukları…
Arada skeç denilen ve programın tek izlenebilir yanını oluşturan bölümler.
Tabii bir de sunucunun kendi sunuculuğunu gösteriye çevirmesi de vardı bu programlarda…
Bir zamanın Türkiye’sinde baya yaygın olan bu programlar, sanmayın ki bittiler!
AKP iktidarı ile birlikte siyaset sahnesinde izliyoruz artık şovları…
Öyle ya! Her gün bir AKP’li yetkilinin ya da milletvekilinin, halka dalga geçercesine akla ziyan ifadelerine şahit oluyoruz…
Sanki “Bugün ne söylesem de partimizin en çok saçmalayan ben olsam” diye kalkıyorlar yataktan…
Mesela Murat Kurum…
Sosyal Konut projesi için, “Asgari ücretli dosttan borç alıp, ek mesai yaparak TOKİ taksitlerini ödeyebilir” derken şovun kralını yapmadı mı?
Sizin anlayacağınız, ‘Koca ülkeyi eşten, dosttan para, swap falan bularak idare ediyoruz. Siz de bir zahmet borç falan bulun’ dedi bakan bey…
Partili şovmenleri kıskandırmıştır emin olun…
Kamu kurumları da öyle değil mi? Şov yapmıyorlar mı artık…
TÜİK, Merkez Bankası her ay beklentilere uygun şekilde saçmalamıyor mu?
Ancak kim ne derse desin! Şovların en büyüğünü Süleyman Soylu yapıyor iktidar sahipleri içerisinde…
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın başka bir Türkiye’den başka bir Türkiye’ye seslenmesini, başka bir Türkiye anlatmasını bile gölgede bırakabiliyor…
Unutulmayacak şovlarından birini, ‘Uyuşturucu satıcılarının bacağını kırın’ talimatıyla yaptı Soylu. İnanın son zamanlardaki en çok güldüren Soylu Şov bu oldu…
Meral Akşener’e “Stajyer İçişleri Bakanı” deyip sonra bir güvenlik makalesi bile okumadığı halde İçişleri Bakanı yapıldığını söylemesinin yeri şovları arasında yarı tabii…
Malum, Soylu sığınmacıları Türk halkından üstün tutmasıyla da bilinir…
Peki kendisi uyuşturucu nedeniyle bacağı kırılacak tonla adamın sığınmacı süsü verilmiş Afgan kaçaklar arasında olduğunu bilir mi?
Biz her ihtimale karşı kendisini bilgilendirelim;
Sığınmacı süslü Afganlarla birlikte uyuşturucular da, hızla Türkiye’ye giriyor.
Afganların göçü sayesinde uyuşturucu rotası yeniden düzenlendi. Kapıları ardına kadar açtığınız Afganlar yeni rotada birer taşıyıcı!
Soylu’nun nezdinde “tertemiz din kardeşlerimiz” olan sığıntı Afganlar takip edilse, ucu bacağı kırılacaklara çıkacak sizin anlayacağınız…
Gülelim mi ağlayalım mı?
Ha bu arada; Venezuela’dan peynir ithalatı kararı sonrası gelen bir gemide kokain yakalanmıştı. Sedat Peker’in iddiasına göre gemi Binali Yıldırım’ın oğlunundu.
Brezilya ve Kolombiya’nın Türkiye’ye gönderilmek üzereyken yakaladığı kokainlerin alıcısı kimdi?
O alıcıların kim olduğu halen belli olmadığı için bacakları ne âlemde onu da bilmiyoruz tabii…
Kim bilir, bacak bacak üstüne atıp viskilerini yudumlayabiliyorlardır belki de hala…
Az kalsın unutuyordum…
Son günlerde bir muhteşem şovunu daha izledik ama hak ettiği değeri görmedi.
Süleyman Soylu böbürlene böbürlene İstanbul’un 8 ilçesinin yabancı ikametine kapatıldığını açıkladı.
Gören de sessiz istilanın ortadan kalktığını sanacak, öyle bir böbürlenme şovu yani.
Koskoca ülkeyi Arap-Afgan istilasına açtılar, 8 ilçeyi yabancılara kapatmakla övünüyorlar…
Adamlar bizim memleketimizde “kurtarılmış bölgeler” oluşturmuş, İçişleri Bakanı istila kotası dolan 8 ilçeyi yabancılara kapatmanın şovunda…
Şimdi dönün yazının başına…
Ne demiştik Talk Showları anlatırken, tekrar bakın…
Görüyorsunuz ya! Aynı vasatlık, aynı sululuk, aynı zorlama, aynı acizlik siyasette sergileniyor şova dönüştürülerek!
Ne diyelim…
“Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” demişler ya… Yağıyor azizim yağıyor, sağanak, sağanak hem de… Siyasetin eskilerine selam olsun…