Cumhuriyet değerlerinin, laik düzenin son 20 yıl içerisinde büyük yara almasında, bugünkü kötü gidişatta biraz da olsa Sezen Aksu’nun da elbette payı oldu.
FETÖ elebaşısının ve ekibinin de “ölüleri dirilterek” verdiği destekle yargının dizayn edildiği 12 Eylül 2010 anayasa referandumuna “yüksek sesle evet” demişti Sezen Aksu.
“Sözde açılım, özde ihanet” sürecine destek olmuştu.
Hayır diyenleri, özgürlükleri, bağımsız yargıyı ve demokrasiyi savunanları, PKK açılımını desteklemeyenleri “iki cihanda lekeli” ilan etmişti.
Kula kulluk edenlerdendi.
Atı alan Üsküdar’ı Sezen Aksu ve zihniyetinde olanlar sayesinde geçmişti.
Bunlar asla unutulmayacaktır.
Önce bunları ifade etmek isterim.
*
Ocak 2022.
Ekonomik gidişatın çok kötü, halktan “geçinemiyoruz.” seslerinin yükseldiği, elektrik, doğalgaz ve akaryakıta bir yıl içerisinde peş peşe yapılan %100’den çok daha fazla zamlar neticesi faturaların ödenemez olduğu, geçim sıkıntısının tamamen gündeme oturduğu yani ve geçim sıkıntısının ülkenin en önemli meselesi olduğu bir zamanda Sezen Aksu, beş yıl önce çıkan “Şahane Bir Şey Yaşamak” şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…” sözleri nedeniyle siyasi iradenin ve bağnaz kesimin hışmına uğradı.
*
Neymiş efendim;
“Dini değerleri aşağılıyormuş.”
Hem de 5 yıl önceki şarkısında.
İyi de şarkı sözlerinin dini değerleri aşağıladığını 5 yıl sonra mı anladınız?
Peki şimdiye kadar neden ses çıkarmadılar?
Amaç din falan değil.
Amaç din olsaydı;
“Her cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara” diyerek ayetlerimizle alay eden siyasi iradenin bakanına gereğini yaparlar, bugün de Türkiye Prag büyükelçiliği” görevine atamış olmazdı.
Sezen Aksu’ya linç yapanlar “bakara makara” diyenlere neden dokunmadılar hiç mi düşünmezsiniz?
*
Sezen Aksu şarkısı üzerinden başlayan tartışmalara bir caminin mihrabından devletin tepsindekiler de isim vermeden katıldılar;
“Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz.O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak da bizim görevimizdir.” dediler.
*
Sezen Aksu’nun dilinin koparılmasından bahsediyor.
Dil koparmayı “bir görev” olarak görüyorlar.
Kutsal mekanlarımız olan camilerde dil koparma veya benzer ifadeler kullanma İslama büyük zarar verir.
Camiler ibadet yeridir. Siyaset yapma ve dil koparma yerleri değildir.
Çünkü İslam barış dinidir.
Öncelikle bunun altını çizmek isterim.
*
Din sömürüsünün sonu olmaz. Dini siyaset aracı olarak kullanırsanız “dince kutsal sayılan bütün kavramlar” siyaset sahnesinde birer malzeme olur. Bundan zararı elbette dinin kendisi görür. Öyle de oluyor zaten.
*
Cami mihrabında konuşulurken;
“Toplumumuzun hassas olduğu konularda daha dikkatli olmak gerekir.”
ifadesini kullanmak mı yoksa “dil koparmak” ifadesi mi daha uygun olurdu?
Kararı okuyucularım versin.
Peki, “Dil koparma” söyleminin yurt dışında oluşturacağı olumsuz algı acaba hiç düşünülmüş müydü?
*
Yetkili organlarda bulunan hiç kimse milletin bir kısmını hukuk dışı ifadelerle tehdit etmemeli
(Yargıtay’ın 2018’de ‘dilini keserim’ sözünü ‘tehdit’ olarak değerlendirdiği basınımıza yansıdı.) aşağılamamalı, ötekileştirmemeli, hedef göstermemelidir.
*
Yönetenlerin utanma duygusu bittiyse,
Yönetenlerin şefkat duygusu bittiyse,
Yönetenlerin merhamet duygusu bittiyse yıkım kaçınılmaz olur efendim.
Merhamet etmeyenlere Allah merhamet eder mi hiç?
*
Dil koparma ifadesi ile “had bildirmede” Sezen Aksu’nun hedef alınması cemaatlerce, tarikatlarca veya bazı guruplar tarafından talimat olarak anlaşılırsa ve neticesinde bir kişinin burnu kanarsa ne olacak o zaman?
Dilleri ile yanlış yapanların şimdiye kadar dilleri koparılsa idi dili olan insan kalmazdı efendiler.
Herkes geçmişe gidip dilini bir kontrol etsin derim.
*
Laikliğin olduğu bir ülkede insanlar farklı dini yapılarda olabilirler. Düşüncelerini istedikleri gibi ifade edebilirler.
Ama laik düzen işliyorsa eğer.
İşlemiyorsa bugün yaşananlar yaşanır.
*
Dönemimizde yaşananlara genel olarak baktığımda bir zamanlar söylenmiş;
“Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya laik olacaksınız ya Müslüman!” ifadeleri ile “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” söylemleri akıllara gelmiyor mu?
*
Demokrasi sabır ve tahammül sistemidir.
Bugün yaşananlar, laiklik olmadan demokrasinin olamayacağı örneklerinden sadece birisidir.
*
Amaç şarkı sözlerinde geçen ifade falan değil.
Öyle olsaydı yüzbinleri bulan besleme trol orduları ve besleme medya bugüne kadar hiç bekler miydi?
Asla.
Evet, ülkemizin ana gündeminin ekonomi olduğunu bilmeyen yoktur.
Sezen Aksu’nun 5 yıl evvelki şarkısında Havva ile Adem’e hakaret çıkarmak gündem değiştirmekten başka bir şey olamaz.
Bu rahatsızlık 5 yıl sonra mı aklınıza geldi?
Rahatsız olanlar şarkıyı dinlemez olur biter.
Ama amaçlanan dinleyip dinlememek değil.
Ekonominin yere çakılması neticesi yaşanan zamlardan vatandaşın isyan etmesi, ekonomik zorluklardan dolayı siyasi iradeye olan tepkiler neticesi “dini kullanarak gündemi nasıl değiştirebiliriz.” telaşlarıdır.
*
İstedikleri akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, kısaca iğneden ipliğe gelen zamların, kışın şu dondurucu günlerinde halk ekmek büfeleri önünde birkaç kuruş daha ucuz ekmek almak için uzayan yüzlerce metre kuyrukların, Merkez Bankası’nın akıbeti belli olmayan 128 milyar dolarının, Ocak 2022 itibari ile eksi 56,9 milyar dolara inmiş MB rezervinin vs.vs.vs. konuşulmasının istenmiyor olmasıdır.
Muhalif kesimi din düşmanı gibi gösterilip 2023 yılındaki seçimlere, Müslüman ve din düşmanlarının sandığa gitmesi şeklinde bir ortamın yaratılma çabasıdır.
Çünkü ekonomideki kötü gidişatın siyasi iradeye çok fazla oy kaybettirdiğini kendileri de iyi biliyor.
Vatandaş kışı öyle veya böyle geçirir.
Ama ödeyeceği çok yüksek elektrik ve doğalgaz faturalarını asla unutmaz.
*
Sezen Aksu’ya ilişkin bu saldırı ve linç girişimi insanlık olarak kabul edilemez. Kimse mağdurun kimliğine bakmamalıdır.
Mağdur, mağdur olduğu için yanında durulandır.
Aksi halde güçlünün yanında durulmuş olunur.
Sezen Aksu, yürekten destek verdiği zihniyet tarafından bir gün linç edileceğini, sadece “iki cihanda lekeli” ilan ettikleri tarafından destek göreceğini nereden bilecekti ki?
*
Bir zamanlar bu zihniyeti alkışlayıp bugün kapı dışarı edilmiş kimler var kimler?
Sezen Aksu da bunlardan sadece birisi.
Kullan, kullan sonra at.
Dertleri din değil.
Aksu burada bir figür oldu.
Kaynak: Sezen Aksu neden linç edilmek istendi? – Ömer Erbıyık