Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sayısız sivilin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına yol açtı. Ancak savaşın yıkımı bununla sınırlı kalmadı. Dünya diplomasisi devam eden çatışmalar yüzünden büyük yara alırken küresel çapta bir ekonomik kaos ve değişen hayatlarımızla savaşın yankısı uzun süreli olacağa benziyor.
24 Şubat’tan beri yapılan karşılıklı açıklamalara bakacak olursak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi uzayda bile soruna yol açmış gibi görünüyor. Uluslararası Uzay İstasyonu ile ilgili korkutucu bilgiler dolaşımda bulunmaya devam ederken burada bulunan ABD’li Astronot Mark Vande Hei’nin durumu adeta bir bilmeceye dönüştü.
Ukrayna’da devam eden savaş yüzünden her geçen gün kötüleşen ABD-Rusya ilişkileri yüzünden Uluslararası Uzay İstasyonu’nun durumu tam bir muammaya dönüştü. Hatta savaşın ilk günlerinde Rusya, istasyonun dünyaya düşebileceğini ima ederek dünyayı tehdit etti bile denebilir.
UZAYDAN DÜNYAYA DÖNEBİLECEK Mİ?
Hali hazırda istasyonda görev yapan NASA astronotu Mark Vande Hei’nin dünyaya dönüş programı da böylelikle belirsizleşti. Kimi uzmanlar Rusya’nın bu durumu kullanarak Hei’nin ‘uzayda rehin tutulduğunu’ iddia etti.
55 yaşındaki 2 çocuk babası Hei, Teksaslı bir astronot. Hei’nin planlanan dönüş takvimine göre Rus mürettebatı gemisinden Kazakistan’a 30 Mart’ta ulaşması planlanıyordu. Bu tarihte Hei tam 355 günüdür uzayda kalmış olacak.
Üstelik bu süre, tüm Batılı astronotlar arasında bir rekor olacak.
ROSCOSMOS’TAN TEHDİT GİBİ AÇIKLAMA!
Öte yandan Rusya uzay Ajansı (ROSCOSMOS) başkanı Dmitry Rogozin’nin Telegram’dan paylaştığı bir mesaj kafaları daha da karıştırdı. Şaka yaptığını iddia eden Rogozin belli ki, Vande Hei’nin geride bırakıldığı söylenen bir video mesajı paylaşarak ABD’ye mesaj yollamak niyetindeydi.
ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’ya karşı yaptırımları açıklarken Rusların uzay endüstrisini de çökerteceklerini belirtmiş, NASA ise bu mesajı yaymaktan kaçınmıştı.
Rogozin, tek başına bırakılırsa ISS’nin dünyaya düşebileceğini de iddia etmişti. “Bizimle çalışmaktan vazgeçerseniz istasyonu yörüngeden çıkmaktan ve ABD’nin ya da Avrupa’nın üstüne düşmekten nasıl koruyabiliriz?” diyen Rogozin adeta tüm dünyayı tehdit etmişti.
ROSCOSMOS’un artık ISS ve NASA ile ortak çalışma yürütmeyeceğini ve NASA roketlerine motor sağlamayacağını yazan Rogozin, Batı devletleri için ‘savaş köpekleri’ gibi korkunç bir tabir kullanarak “Bu ülkelerde yaşayan insanlar; ROSCOSMOS’a yaptırım uygulamanın bedelini düşünmelisiniz.” İfadesini kullanmıştı.
AİLESİ DE VİDEOYU İZLEDİ
Dmitry Rogozin’nin videosunu izleyen Vande Hei’nin ailesi “Oğlumuz kolay kolay korkutulamaz” derken Elon Musk, bu rehin alma durumu netlik kazandığı anda bir SpaceX roketi yollayarak NASA astronotunu kurtarmayı önerdi.
Bir yanda Hei’nin uzayda tek başına bırakılma korkusu büyürken sağduyulu sesler de yükselmeye başladı.
Vande Hei’nin kıracağı 355 günlük rekordan önceki 340 günlük rekorun sahibi olan ABD’li astronot Scott Kelly “Rus uzay programının, geri dönmesi onların sorumluluğunda olan birini geride bırakacağına inanmak istemiyorum. Orada çalışan çok iyi insanlar var. Hepsi benim arkadaşım. Durumu düzeltmek için ellerinden geleni yapacaklarına eminim.” dedi.
RUSYA BUNU GÖZE ALABİLECEK Mİ?
Vande Hei’nin dönüş programı Rus kozmonotlar Pyotr Dubrov ve Anton Shkaplerov’la birlikte gerçekleşecek ve ROSCOSMOS’un sadece ABD’ye inat olsun diye kendi vatandaşlarını uzayda bırakması pek olası görünmüyor.
Üstelik istasyonda üç ABD’li astronot daha var: Raja Chari, Kayla Barron ve Thomas Marshburn. Bu ekibe Alman German Matthias Maurer de dahil. Yani Hei geride bırakılmak istenirse onunla birlikte 4 kişi daha rehin kalacak ya da hepsi bir arada dünyaya dönecek.
Durum ne olursa olsun gözler bir kez daha ISS’ye çevrilmiş durumda. İstasyon, 100 milyar dolarlık değeriyle insanlık tarafından üretilmiş en pahalı şey olmakla kalmıyor aynı zamanda muazzam bir yapı olmasıyla da adeta parıldıyor. Rusya ve ABD tarafında ortak olarak hayatta tutulan proje aynı zamanda Avrupa Uzay Ajansı’nı da (ESA) bünyesinde barındırıyor. ESA astronotu Tim Peake de 2015-16 arasında istasyonda 185 gün kalmıştı.
İstasyonun Rus ve ABD’li kanatları bağımsız şekilde çalışıyor: Rusya tüm istasyonunun tahrik sisteminden (motorlardaki dönüşüm sistemi) sorumluyken ABD tarafı da istasyonun elektriğini üretiyor.
ISS’NİN İŞLEMESİNİ ARTIK ABD SAĞLAYACAK
Rusya bugüne kadar tarihi bir başarıyla ISS’nin servis hizmetlerini başarıyla yürütürken NASA devreye girmeye başladı ve artık bu alandaki görevlerini genişletiyor. Yakın zamanda ‘Northrop Grumman Cygnus’ adı verilen uzay ekipmanı devreye sokularak operasyonel bir reboot (yeniden başlatma) işlemi yapılacak ve ISS’nin yörüngesinde kalması sağlanacak.
Oldukça karmaşık bir yapısı olan ISS, bir şeyler ters gittiğinde çok dikkatli şekilde onarılmak zorunda. Scott Kelly durumu “Uzaydaysanız ve dünyanın etrafında saatte 28 bin kilometreden fazla bir hızla dönüyorsanız bu tehlikeli bir durum yaratır ve ortak çalışmak çok önemlidir.” diyerek tanımlıyor.
Rusya ve ABD’nin uzayda ilk kez karşı karşıya gelmesi ISS ile başlamadı elbette. Soğuk Savaş dönemine en büyük damgayı iki ülkenin uzayı fethetmekteki yarışı vurdu. Demir Perde’nin iki tarafındaki cesur kadın ve erkekler uzay görevine çıkarken aldıkları riskleri iyi biliyor ve devletler ne şekilde politik davranırsa davransın ortak çalışmanın önemini asla unutmuyordu.
SOĞUK SAVAŞ’I BİRLİKTE YENMİŞLERDİ
Apollo 1’deki yangında hayatını kaybeden ABD’li astronotlar Gus Grissom, Ed White ve Roger Chaffee için belki de en çok üzülenler Rus kozmonotlar olmuştu. Rus kozmonotlar Alexei Komarov ve Yuri Gagarin uzaydaki kazalarda hayatlarını kaybettiklerinde de ABD’li astronotlar aynı davranışı göstermişti.
Apollo’nun kumandanı Thomas Stafford ve onun Soyuz’daki meslektaşı Alexei Leonov’un 1975’teki tarihi el sıkışması politik kaygılara karşı durabilmenin mükemmel bir örneği olmuştu. İki adam bu tarihi andan sonra çok iyi bir dostluk kurdu; Leonov, Stafford’un çocuklarından birinin vaftiz babası oldu, Stafford ise Leonov’un cenazesindeki duygu dolu konuşmayı yapan kişiydi.
Scott Kelly “Bu güzel birliktelik insanlığı bir arada tutan nadir şeylere çok güzel bir örnekti. ISS’nin en büyük başarılarından bir de bu oldu: Bizi ortak kıldı ve birlikte çalışmanın değerini kavrattı.” diyor.
ISS’de bulunan astronotlar dünyanın çevresini günde 15 kez dolaşıyor. Her gün dünyanın uzaydan ne kadar güzel göründüğünü fark eden bu kişiler şimdi ise Ukrayna üzerinden yükselen dumanları izliyor…
TARİHE GEÇEN SÖZLER…
İnsan dünyadan ne kadar uzakta kalırsa onun güzelliğine de o kadar hayran oluyor. Apollo 15 projesine dahil olan ve Ay’da yürüyen James Irwin “O güzel, sıcacık, hayat dolu şeyi o kadar kırılgan, öylesine hassas görmek; ona dokununca dağılıp gidebileceğini hissetmek çok tarifsizdi. Bir insan bunları hissettikten sonra bir daha aynı kalamaz.” diyerek tarif etmiş duygularını…
Apollo 8’e komuta eden Frank Borman ise “Öfke dolu milliyetçi çıkarları, kıtlıkları, salgın hastalıkları o mesafeden görmek imkânsız.” demiş ve uzayda olmanın insanı siyasetten nasıl uzaklaştırdığını tarif etmiş.
Oysa bu demeçlerin verilmesine sebep olan uzay görevleri tamamı %100 ABD’liydi. Yani mürettebat arasında zaten politik olarak ayrışma yoktu. Sosyolog Julie Patarin-Jossec, ISS’de yaşanan durumun bundan farkını tarif ediyor: “İstasyonda milletler arasındaki fark ortadan kalkıyor. Hangi ülkeden olduğu fark etmeksizin herkes aynı eğitimden geçiyor ve orada birlikte çalışıyor. ABD’li, Rus, alman ya da Japon olması bir şeyi değiştirmiyor: Orada büyük bir kardeşlik bağı oluşuyor.”
Şimdi ise, insanlığın uzay yolculuğu tarihinde ilk kez, ISS’deki ülkeler arasında çok ciddi jeopolitik gerilimler söz konusu. Şimdilik bu gerilim kontrol altında tutulmaya çalışılıyor.
HEPİMİZ ETKİLENECEĞİZ!
Kelly, Rusya Suriye’deki çatışmalara dahil olduğunda da ISS’deydi. Bu durumu Rus meslektaşlarıyla konuştuğunu hatırlıyor. Ama bunu ancak soyut şekilde yapabilmiş. “O zamanlar Rusya ve ABD arasında bir savaş çıkma ihtimali istasyondaki havayı da oldukça gergin hale getirmişti.” diyor Kelly.
ISS’de şu anda işler bu boyuta varmış değil. Ancak durum böyle kalmaz ve değişirse bundan sadece istasyondakiler değil istasyonun altında, kilometrelerce uzakta yaşayan bizler de kaçamayacağız gibi görünüyor…