Bu yazımda HaberTürk’ün tam olmasa da ‘yılan hikayesine’ dönen satışına ve ‘cadı kazanı gibi kaynayan’ koridorlarından birkaç dedikoduya yer vereceğim…
Hatırlayacağınız üzere son yazılarımda Ciner Medya’nın Can Holding’e satışının henüz Rekabet Kurulu tarafından onaylanmadığını yazdım. Şu saate kadar da onaylandı haberi gelmiş değil… Onay sürecinin gecikmesine dair çeşitli rivayetler söz konusu… Dedikodu kabilinden bu iddiaları yazımda bulacaksınız. Oysa ben bugün sizlere TRT1 ekranlarında Cuma günleri izleyicisiyle buluşmaya başlayan “Bir Zamanlar İstanbul”a dair izlenimlerimi aktarmayı düşünüyordum. 90’lı yılların İstanbul’unda geçen diziyi bir başka yazımda ele alacağımı söyleyerek HaberTürk’ün tam olmasa da ‘yılan hikayesine’ dönen satışına ve ‘cadı kazanı gibi kaynayan’ koridorlarından birkaç dedikoduya yer vereceğim…
Değerli okur,
Turgay Ciner 2000 yılında Sabah Grubu‘nun yüzde 50’sine ortak olarak adım attığı medya sektörüne (23 Aralık 2024) veda ettiğini açıklamıştı. Böylece Ciner de bir zamanlar gazete manşetleri üzerinden kıyasıya rekabet ettiği Aydın Doğan gibi medyadan tamamen çıkmış oldu.
Ciner Holding, Show TV, Habertürk ve Bloomberg TV, BloombergHT internet sitesi gibi yayınları Can Holding‘e satacağını açıklarken, gerekçe olarak “maden sektörüne yoğunlaşma” kararını gösterdi.
Bu arada, MedyaRadar da, Ciner Medya‘nın Can Holding’e 800 milyon dolara yakın bir rakama satıldığı iddiasını ilk kez yazan yayın organıydı.
Kenan Tekdağ ise eskiden olduğu gibi en tepede oturmaya devam edecek… Satışa ilişkin Fatih Altaylı da, “Habertürk’te bir değişiklik olmaz. Şimdiye kadar nasıldıysa, bundan sonra da hemen hemen öyle olur” diye yazdı.
Ancak durum pek de Altaylı’nın ön görüsü gibi ‘değişiklik olmaz’ gibi durmuyor… ‘Kediler’ kulağıma neler fısıldadı neler… ‘Ekran Kedisi’ yiz ya kulağımıza kuşlar fısıldayacak değil herhalde..!
Kedilerin fısıldamalarından bir ikisine bu yazımda yer vereyim…
İddialar “bu satışa ilişkin olarak, Can Holding’in satış rakamını henüz Ciner Grubu’na aktaramadığı, bu konuda kredi arayışı içinde oldukları yönünde!” Dediğim gibi bu sadece bir iddia!
Bir diğer iddia ise;
“Bu satışı Ciner Ailesi hiç istemiyor! Özellikle de Didem Ciner…”
Ciner Medya Grubu Genel Direktörü Didem Ciner’in medyadan çekilmeye sıcak bakmadığı eşi Turgay Ciner’e bu konuda baskı yaptığı ise bir başka iddia.
Evet, patron katında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bir alt katta ise durum fena ötesi.
Öncelikle çalışan emekçiler satış belirsizliği kurbanı olarak hala zam alabilmiş değil.
Gelelim patron katının bir altına… “GÜÇ SAVAŞLARI” belden aşağıya indi…
Geçen hafta sosyal medya X’te “HaberTürk Çalışanları” adı altında bir hesaptan çok ciddi iddiaların yer aldığı yaklaşık 12 tweet paylaşıldı. Bu tweet serisinde tepe yöneticilerinden birine ait ‘aşk üçgenine’ ilişkin çirkin iddialar yer alıyordu.
Değerli okur, ne benim ne de Medyaradar’ın genel anlayışında kişilerin özel hayatına dair iddialara yer vermek yok. O yüzden bu iddialara ilişkin her hangi bir şey yazmayacağım. Bilen biliyordur…
Bu hesap da kısa bir sürede kapatıldı zaten…
Bizler ‘ahlak bekçisi’ değiliz… Herkesin özel hayatı kendine… Ve herkes kendine layık gördüğü hayatı yaşar… Yanlış yapan da gün gelir, mutlaka bedelini öder…
Değerli okur,
“Ahlak bel altından ibaret değildir. Ahlak ceberut değildir, iyi ve güzel huydur. Ahlaklı kişi bekçi değildir. Bağırmaz, vaaz vermez, hatta konuşmaz. Gösterir. O hâlde ahlak bekçisi değil, ahlak kişisi olmak gerek.”
Ben özellikle yönetici konumunda olanlar kendisine “ahlak kişisi olup olmadığını” sorsun derim.
HaberTürk’te yaşanan “taht oyunlarının” her ayrıntısının patron katında bilindiği şimdilik kaydı ile ‘beklemede’ kalındığı kulağıma gelen iddialar arasında…
HaberTürk’te birtakım kliklerin güç savaşı acımasızca sürmekte. Herkesin ‘muz kabuklarıyla’ dolaştığı kurumda bazılarının müstakbel yeni patronlarına aracı kişilerle bir takım bilgi ve belgeyi servis ettiği yönünde çok ciddi duyumlar da kulağıma gelmekte…
Değerli okur,
Benim meslek hayatımda hiç şüphesiz yaptığım en doğru şey ‘kendini vazgeçilmez sanan insanlardan’ uzak durmak olmuştur…
“Hiç kimse vazgeçilmez değildir.” Vazgeçilebileni vazgeçilmez kılan, sadece “son kullanım tarihinin” henüz gelmemiş olmasıdır.