Bağırsaklarda zararlı bakteriler arttığında gıdalarla alınan karbonhidratlardan daha fazla enerji elde edildiğini, bu durumun da vücutta yağ ve şeker olarak depolanıp, obeziteye yol açmaktadır. Bağırsak mikrobiyotasındaki (bağırsaklardaki bakterilerin tümü) dengesizlikler, günümüzde yaygın görülen diyabet, kalp-damar hastalıkları, obezite gibi birçok sağlık probleminin kaynağı olarak gösteriliyor. Dolayısıyla bağırsak mikrobiyotanız eğer sağlıklı mikropların egemenliği altında ise siz de sağlıklı olursunuz. Aksi durumda obezite gibi hastalıklar kapınızı çalabilir.
Bütün Vücudu Etkiliyor
Sindirim sisteminin savunma bariyerini oluşturan mikrobiyota, mukus tabakası ve sağlıklı epitel hücre tabakası arasındaki sıkı bağlantıların herhangi birinde veya birkaçında ortaya çıkacak olan değişiklikler geçirgen bağırsak sendromuna neden olur. Birçok kişinin korkulu rüyası olan irritabl bağırsak sendromlu hastaların yaklaşık yarısında geçirgen bağırsak sorunu mevcuttur. Bu hastaların tamamında ise mikrobik çeşitlilikte bir azalma olduğu saptanmıştır. Glüten, hassas kişilerde geçirgen bağırsak sendromuna yol açan en önemli gıdalardan biridir. Gıda ve besin duyarlılıkları, kronik inflamatuar hastalıklar ve Çölyak başta olmak üzere otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Birçok sindirim ile ilgili şikayete, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açabilir.
Bu Hastalıklara Dikkat!
Bağırsak mikrobiyotasının zarar görmesi, pek çok hastalığa yol açar. Bunun başında obezite gelir. Yağ üreten Firmicutes bakterileri obezitenin nedeni olarak gösterilir. Stres ise mikrobiyatanın çeşitliliğini azaltır. İlerleyen yaşta mikrobiyatanın çeşitliliği azalır ve zararlı bakteriler çoğalır.
İlaç ve Besin Uyarısı
GDO’lu, paketli gıdalar, rafine şeker, yapay tatlandırıcılar, doymuş-trans yağlar, hava kirliliği, sigara dumanı, birçok kimyasal bağırsak ve sindirimi olumsuz etkiler. Antibiyotikler, antiromatizmal ilaçlar, kortizon, doğum kontrol hapları, mide ilaçları, kanser ilaçları ve antidepresanlar da aynı şekilde mide bağırsak sistemine zarar verir. Doktor tarafından tavsiye edilmedikçe antibiyotik ve romatizmal ilaçlar kullanılmamalıdır.
Probiyotiklerin İçeriği Önemli
Probiyotik olarak satılan ilaçların enfeksiyonu ve obeziteyi önleyici, insülin direncini hafifletici etkileri vardır. Vitamin ve mineral düzeyini artıran probiyotikler kalp hastalıkları, diyabet, karaciğer yağlanması ve depresyon gibi birçok hastalığa iyi gelir. Piyasada probiyotik olduğu iddia edilen pek çok ürün bulunmaktadır. Sağlıklı sindirimi ve bağırsağı vadeden bu ürünlerin etiketinde yazan mikroorganizmaların bulunmadığı, ölü mikroorganizma içerdiği, bazılarında da zararlı mikroorganizmaların olduğu bilinmektedir. Bir ürünün probiyotik olması için canlı olması ve belirli sayıda mikroorganizma içermesi (en az bir milyar), mide ve safra bariyerlerini rahatlıkla aşarak bağırsağa kadar ulaşması, orada lokalize olması gerekir. Probiyotikler, en fazla bilimsel çalışmanın yapıldığı alanların başında gelir. Ancak probiyotikleri her hastalığa ‘deva’ gibi görmemek gerekir. Kişinin genetik yapısı, probiyotiklerin etkinliğini önemli ölçüde değiştirir. Üst ve alt solunum yolları enfeksiyonlarını hafifleten probiyotiklerin, kolit, Crohn, irritabl bağırsak sendromuna iyi geldiği bilinmektedir.
Nasıl Beslenmeliyiz?
Bağırsak sağlığı için en uygun diyet Akdeniz diyetidir. Probiyotik bakımından zengin, işlenmemiş, bol miktarda sebze ve meyve tüketilmeli, fruktozdan zengin mısır şurubundan uzak durulmalıdır. D vitamini bağırsak sağlığı için son derece önemlidir. Kaliteli fermente gıdalardan zeytin, turşu, yoğurt, kefir, sirke tercih edilmelidir. Elma, muz, bitter çikolata, enginar, keten tohumu, yer elması, sarımsak, mantar, soğan bol miktarda tüketilmelidir. Yemek yerken acele etmemek ve besinleri iyi çiğnemek gerekir.