Genelkurmay İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Yeniçağ TV’de Emre Kulcanay’a çok özel açıklamalarda bulundu. Pekin, “ABD, Rusya’yı Karadeniz’de Türkiye ile oyalamak isteyebilir. Rusya ile karşı karşıya gelebiliriz. Kanal İstanbul savunmayı etkilemese de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açtırabilir, Montrö’yü tartıştırmamalıyız!” dedi.
Karadeniz’in kuzeyinde, Rusya-Ukrayna gerginliği devam ediyor. ABD’in istihbarat raporunda Rusya’nın 175 bin kişilik askeri gücüyle Ukrayna’yı işgale hazırlandığı iddia ediliyor.
Peki Ukrayna’da büyük bir savaş çıkar mı? Türkiye, Boğazlar’ı ABD’ye açar mı? İstinye Üniversitesi Güvenlik ve Savunma Stratejileri Uygulama Araştırma Merkezi GÜVSAM Koordinatörü ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Yeniçağ TV canlı yayınında Emre Kulcanay’a çok önemli açıklamalar ve uyarılar yaptı.
İsmail Hakkı Pekin’in önemli açıklamaları şöyle:
UKRAYNA NE İSTİYOR?
“Son dönemde 2014’teki krizden sonra hem Kırım’ın işgal edilmesi hem Donbas ve Lugansk bölgelerinde ayrılıkçıların eylemleriyle çatışmalar hala devam ediyor. Bu konuda Ukrayna çalışma yapıyor. Ordusunu yeni baştan düzenledi. Ukrayna, 46 milyon nüfuslu, Fransa büyüklüğünde bir ülke. Kendi teknolojisi de var. Ukrayna, ısrarla kendinden kopartılan Kırım’ın ve Donbas bölgesinde ayrılıkçı hareketlerin bitirilmesini ve Rusya’nın buralardan çekilmesini istiyor. Bunun için de Batı’dan yardım istiyor. Batı da 2014’ten beri kendisine yardım etmeye çalışıyor ama bir yere kadar tabii… Bu arada bizden de silah ve techizat alıyor.
RUSYA NE İSTİYOR?
Rusya da NATO’nun 2000’li yılların başından itibaren devamlı Rusya’ya doğru ilerlemesinden şikayetçi. Baltık ülkeleri, Doğu Avrupa ülkeleri ve Balkan ülkelerini içerisine aldı şimdi de Ukrayna’yı içine almak istiyor. Gürcistan’ı NATO’ya almak istendi, 2008’de böyle bir olay oldu. Hem Abhazya’yı hem de Güney Osetya’yı ele geçirdi. Rusya, Batı’nın bu ilerleyişine karşı şunu diyor: “Kusura bakmayın, siz Ukrayna’yı da NATO’ya alırsanız; Ukrayna’ya koyacağınız füzeler Moskova’yı 7 dakikada vurur. Hele süpersonik füzelerle de 5 dakikada vurur… Ben buna müsaade edemem!”
Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini ve Ukrayna’da NATO birliklerinin olmasını kabul etmiyorum diyor. “Dolayısıyla Ukrayna benim kırmızı çizgim” diyor.
“ZELENSKY’DEN SONRA UKRAYNA ÇOK POHPOHLANDI”
Tabii her ülkenin kaderini tayin hakkı var, Ukrayna da Rusya’ya “Sen buna karışamazsın” diyor. Ukrayna, Zelensky’den sonra devamlı, çok daha fazla pohpohlanmaya başlandı.
Rusya’nın elinde nükleer silahlar var, elinde nükleer silah bulunan ülkeyi tehdit etmeniz çok zor.
“UKRAYNA, RUSYA’NIN KARA HAREKATINA DAYANAMAZ”
Bunu bir yere koyarsak şu anda bile mevcut haliyle Avrupa’nın, Ukrayna’nın Rusya’nın kara harekatına dayanması mümkün değil.
“HAREKAT OLUNCA AB DE GELMEZ ABD DE…”
Böyle bir harekat olduğu zaman da Avrupa Birliği’nden (AB) kimse gelmez Ukrayna’ya… ABD de gelmez.
Zaten onlar da diyor ki, “Bunun sonuçları kötü olur, ekonomik ambargo uygularız”…
Rusya düğmeye bastığı zaman işgal edebileceği yerler, Ukrayna’nın ağır sanayi bölgesini ve güneyini Odessa tarafını işgal edebilir.
Ukrayna’nın Karadeniz’le alakasını kesebilir. Ve bir tampon bölge yaratmak suretiyle NATO ve Amerikan füzelerini uzakta tutabilir. Bu kriz köpürtülüyor, ısrarla üzerinde baskı yapılıyor.
Şimdi bunun iki nedeni var:
ABD NE İSTİYOR?
Bir: ABD’nin iki hedefi var biliyorsunuz. Birisi Çin, diğeri Rusya… Bu taraftaki hedefini Rusya’yı Karadeniz’de meşgul ederek Asya-Pasifik tarafında ve diğer yerlere Rusya’nın müdahale etmesini hedefliyor. Rusya da bunun farkında.
İki: ABD’nin özellikle kriz çıkardığını değerlendiriyorum. Bu kriz dolayısıyla hem NATO ülkeleri hem Türkiye’yi zorluyor. NATO ülkeleri yığınak yapacaklar. Hem de Türkiye’ye ABD Karadeniz’de kullanılmak üzere Montrö Sözleşmesi’ni gevşeterek Karadeniz’e daha fazla güç geçirilmesini daha fazla kalınmasını ve Türkiye’nin Karadeniz’de Rusya’yı baskı altına almasını istiyor.
Çünkü sadece karadan yapılacak bir harekatla Rusya’yı durdurmaları mümkün değil. Denizden de Karadeniz’de Rusya meşgul edilecek ki, Rusya böyle bir harekatı yapamasın. Güneyi sorunlu hale gelecek bu şekilde.
TÜRKİYE SEÇİMİNİ ÇOK İYİ YAPMAK ZORUNDA: MONTRÖ’YÜ TARTIŞTIRMAMALI!
“Bu durumda bizim Boğazlar da çok önemli konuma geliyor… Bu durum bizi nasıl bir riske sokar?
Türkiye’nin 2-3 sorunu var: Bunlardan bir tanesi ABD’nin istediği Karadeniz’de yeteri kadar güçlü bir donanma olsun.
Türkiye hem Boğazlar’dan geçişte – Montrö sadece Boğazlar’dan geçişi düzenlemiyor, Karadeniz’de bulunacak yabancı gemilerin tonajını da belirliyor. Böylece, Karadeniz’i bir barış denizi haline getiriyor.
ABD, Rusya’yı yığınak yaptırarak oyalamaya çalışıyor.
“BU OLAY BİZE GELECEK EN SONUNDA!”
Bu konu bize gelecek en sonunda. Bizi zorlayacaklar. Bundan 4-5 ay önce başlayan Montrö tartışması belki de büyük ihtimalle buradan kaynaklanıyordu.
Sonuçta ABD, Montrö’nün gevşetilmesini isteyecek. Bu tabii, Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirir. Hem geçiş anlamında, hem de Karadeniz’de bulunma süreleri, hem de bulundurulacak tonajlar bakımından Türkiye’yi bunları dikkate almalı.
Türkiye’nin Karadeniz’de istediği kadar gemi bulundurma hakkı var. Bu, Rusya’yı zor durumda bırakacağı için Türkiye ve Rusya arasında hem Montrö konusundan dolayı bir ara bozulması olur; hem de Karadeniz’de bulunacak gemilere Türkiye liderlik yaparsa orada bir daimi NATO gücü bulundurulursa Türkiye ve Rusya karşı karşıya gelir. ve Karadeniz bir çatışma denizi haline gelir.
ABD’nin planı bu gibi; kendisi Asya-Pasifik’te konum alırken Rusya’yı Türkiye ile Karadeniz’de oyalamak… Böylece başat-dominant güç olma hedefiyle ilerliyor ABD. Karadeniz’de gemi bulundurmak isteyen, Boğazlar’dan gemi geçirmek isteyen ABD ile… Öbür taraftan da ABD ve NATO’yu rahatlatacağız diye Rusya’nın hedefi haline de gelebiliriz.
Bu bakımdan Türkiye’nin çok dikkatli olması lazım.
Montrö Sözleşmesi’ni kesinlikle tartışmaya açmaması lazım. Montrö’yü tartışmaya açacak bir faaliyetten de kaçınılması gerekir diye değerlendiriyorum. Bunlardan birisi Kanal İstanbul projesi olabilir. Bu konuda dikkat etmemiz gerekiyor. Kanal İstanbul, Türkiye’nin savunmasını çok etkilemez ama sonuç olarak belki Montrö’yü tartışmaya açacak ya da tartışma zemini yaratacak bir duruma sokabilir.”