MİT’in başında olduğu dönemde, sadece bir hafta içerisinde, Wall Street Journal, Washington Post ve Washington Times gazetelerinde aleyhinde yazılar yazıldı. Fidan hakkındaki en saldırgan yazının altında, Davos’taki “One Minute” çıkışının muhatabı David Ignatius’un imzası vardı.
MİT’in başına geçtiği dönemde İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, diplomaside örneği görülmeyecek bir çirkinlikle Hakan Fidan’ı İran’a yakın olmakla suçlamıştı. Haziran 2022’de İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, İstanbul’daki İsrail vatandaşlarına yönelik bir saldırı girişiminin MİT tarafından engellenmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür telefonu açtı. Bu olaydan 4 ay önce MİT İstanbul’daki rejim muhaliflerini kaçırmak isteyen İranlı ajanları gözaltına almıştı.
FETÖ firarisi sanıklara kapılarını açan, Ramstein Üssü’nde yaşananları halen açıklayamayan, PKK’nın ülkenin dört yanında çeşitli isimlerle örgütlenmesine ses çıkarmayan Almanya, Hakan Fidan’ın başında olduğu MİT’ten rahatsızlığını hiç gizlemedi. Eski İçişleri Bakanı Maiziere bunu açık açık dile de getirdi.
Hakan Fidan, Fransa için MİT’in başına geçmeden önce de rahatsız edici bir isimdi. Paris’in çok rahatsız olduğu Türkiye’nin Afrika açılımı, Fidan’ın TİKA’nın başında olduğu döneme rastlar.
Yunanistan Hakan Fidan’dan rahatsızdır. Orman yangıları çıkarmak için Türkiye’ye yollanan terör örgütleri mensupları daha karaya ayak basar basmaz yakalanmıştı.
Rusya da Hakan Fidan’dan rahatsızdır. Muhalif Çeçen isimleri ortadan kaldırmaya gelen Rus ajanlarına yönelik yapılan operasyonlar, terör örgütünün Suriye koluna fazla yakın davranan General Çayko’nun attığı her adımın bilinmesi Moskova için sorundur.
Müttefik gözükseler bile ülkeler birbirlerine karşı operasyonlar yaparlar. Hatırlayın, ABD’nin Alman hükümetini dinlediğini konuşuyorduk bir zamanlar.Hakan Fidan, Türkiye’ye karşı operasyonları engellediği ya da Türkiye adına operasyonlar yaptığı için rahatsız edici değil. Bunlar işin doğasında olan işler.
Yıllar önce Bilkent’teki tezinde “İyi istihbarat her zaman iyi dış politika garanti etmez ama kötü istihbarat yanlış politika doğurur” diye yazmış birinden söz ediyoruz. Kendinizi ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ya da Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias yerine koyun ve Türk Dışişleri Bakanı Fidan ile müzakere ettiğinizi düşünün. Muhatabınız, sizi çıplak gösteren gözlükler taktığında ne kadar rahat olabilirseniz, Fidan’ın muhatapları da o kadar rahat olacak işte…
Suriye’de ABD kaybediyor, Türkiye kazanıyor
Suriye’de rejim güçleri, Kasım 2022’den beri Halep’te terör örgütünün çalışma yürüttüğü Şeyh Maksut ve Eşreffiye mahalleriyle, Halep’in kuzeyindeki Şehba’da bulunan göçmen kamplarını kuşatma altına alıp, ambargo uyguluyordu.
Bu paradigma 1 Haziran günü aniden değişti.
Esad rejimin elinde tuttuğu Kamışlı Havalimanı’na giden yoldaki Suriye güçlerine ait barikatın etrafı terör örgütü üyelerince kuşatıldı. Kuşatmaların kaldırılması için iki taraf arasında birkaç gündür devam eden müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.
Bölgeden gelen bilgiler, PKK’nın Suriye kolunun Kamışlı’da bir güvenlik noktasını daha kuşatacağı yolunda.
Şimdi biraz geri gidelim ve bizim sadece seçimleri konuştuğumuz dönemde yaşananlara bakalım:
PKK’nın Suriye kolundan oluşan “Özerk Yönetim” 18 Nisan’da 9 maddelik bir bildirge yayımladı.
Bildirgede Birleşmiş Milletler, ABD ve Rusya’nın katılacağı ön koşulsuz bir müzakere süreci çağrısı yapıldı.
Çağrıda çözüm için “Özerk Yönetim modeli” geçerli şart olarak vurgulandı.
Bildirge, Şam Yönetimi ve Moskova tarafından görmezden gelindi.
Şimdi PKK’nın Suriye kolu, rejime karşı askeri güç kullanma kartını masaya sürdü.
Esad güçleriyle PKK’nın Suriye kolu arasında sıcak bir çatışma olur mu, bilemiyorum, bildiğim, ABD’nin ikinci bir fiili durum yaratma, Irak’ın kuzeyindeki gibi ana gövdeden koparılmış bir alan yaratma çabasının boşa çıktığı.
Bu da otomatikman Türkiye’nin kazandığı anlamına gelir.