Çeçenistan lideri Kadirov, Ukrayna’da Rusya tarafından ilhak edilen dört bölge lideri ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski…
Ruslar, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 1994’te Çeçen mücahidlerin direnişini kıramayıp büyük yenilgiye uğradı. Öyle bir yenilgiydi ki bu Rusya’nın imajı yerle bir olmuştu.
1996’daki ateşkesten üç yıl sonra ise Vladimir Putin dümeni ele aldı ve bir ay sonra Çeçenistan’a saldırı başladı. Yaklaşık bir yılda Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de kontrolü sağlayan Putin, Çeçen İçkerya Devlet Başkanı’nı tanımadığını söyleyerek, Birinci Çeçen Savaşı’nda Çeçenistan Başmüftüsü olan ve Ruslara karşı savaşan ancak şu an Rus ordusuyla yan yana olan Ahmet Hacı Kadirov’u yeni Çeçenistan lideri yaptı. Yerel halk bastırıldı, şehirler yıkıldı. Bu Putin’in agresif politikasının başlangıcıydı…
Çok değil, bir iki yıl sonra Gürcistan’da, 2013’te ise Ukrayna’da Batı yanlıları “devrimlerle” ülke yönetimlerinde söz sahibi olmaya başladı. Putin de harekete geçti. Aslında temeldeki endişe, 2008 yılındaki NATO Zirvesi’nde üye ülkelerin Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyesi olması konusunda anlaşmalarıydı.
2008’de Güney Osetya ve Abhazya sonrası Gürcistan işgali, 2014 Kırım ilhakı ve Donetsk-Luhansk bölgelerine desteği, işgal ve ilhak politikasının sahadaki karşılığıydı.
Ruslara göre Soğuk Savaş sonlanırken Sovyetler Birliği ile Batı arasında gizli bir anlaşma yapılmıştı. NATO’nun genişlemesi eski Sovyet coğrafyasına yönelik olmayacaktı. Putin’e göre Batı bu sözü yerine getirmedi. Bu nedenle o da Ukrayna’ya saldırarak topraklarını ele geçirdi.
Şimdi gelelim, fillerin tepişmesindeki çimene, yani Ukrayna’ya. Egemen bir devlet olan Ukrayna, 2013’te Rus yanlısı Yanukoviç’in Batı destekli gösteriler sonrası ülkeden kaçmasına sahne oldu. Ukrayna’da olaylar da böyle başladı zaten. 2014’ten sonra da halk, AB yanlısı liderleri göreve getiriyor. Bu liderler de siyasi ve ekonomik mekanizmasını Avrupa Birliği’yle, askeri altyapısını ve güvenlik politikasını da NATO ile sağlamak istiyor. Ama çaresizce olan biteni izliyor, Zelenski gibi.
Zelenski de bugün hızlandırılmış NATO katılım başvurusunu imzalayacaklarını açıkladı. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg 19’da açıklama yapacak diye herkesi bekletti, halk diliyle ‘boş’ yaptı.
Herkes biliyor ki toprakları işgal altında olan bir ülke NATO’ya giremez.
Putin de bunu bildiği için son aşama olarak Gürcistan’ı da Ukrayna’yı da doğrudan veya dolaylı işgal etti. Putin, Sovyet coğrafyasını kaybetmemek için elindeki her kozu, sonu savaş olsa bile kullanmaktan çekinmedi.
Herkes onun kendi sonunu hazırladığını düşünüyor. Belki de öyle ama her şeyi göze alan Putin’in nükleer konusunda pasif kalacağını düşünmek çılgınlık mı? Yoksa saldıran, işgal eden, ilhak eden bir lideri Batı durdurabilir mi?