Ülker CEO’su ve Pladis Bölge Başkanı Mete Buyurgan ile beraber Anadolu Hisarı’ndaki Pembe Yalı’da bir grup ekonomi gazetecisine değerlendirmelerde bulunan Pladis Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, “Cebimizde para var. Fırsat bulursak yeni yatırım yapabiliriz. Doğu Avrupa radarımızda. Kapasite arttırma projelerimiz de var yatırım planlarımız arasında” dedi.
Özellikle mevcut borçların yapılandırılması konusunda Yıldız Holding olarak takvimin önünde olduklarını açıklayan Ülker, “Varlık satışı yaparak borçlarımızı ödüyoruz. Tüm dünyada 22 fabrika sattık son dönemde. 58 fabrikamız daha var. Fabrikaları stratejik yatırımcılara sattık. Alanlardan kimse dönüp şikayetçi olmadı. Bu süreçte elimizdekilerin kapasitesini arttırdık. Bazıları bulunduğu bölgede talebe yetişemiyordu. Hem onları iyileştirdik hem de kapasitelerini büyüttük. Pladis’ in Godiva’nın bütün finansmanını bulundukları yerlerde yapıyoruz. Yıldız’ın sendikasyonu ile bunların alakası yok. Hepsi farklı sepette” dedi.
100 ÜLKEYE İHRACAT
Ülker olarak atıştırmalıkta Türkiye’deki pazar paylarının yüzde 37 olduğunu ifade eden CEO Mete Buyurgan, “Çikolata ve bisküvide birinci kekte ise ikinciyiz. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da üst sıralardayız. Her hafta 190 bin noktaya ürün gönderiyoruz. Net satışlarımızın yüzde 61, karımızın da yüzde 51 Türkiye’de. Yaklaşık 300 markayla toplam 100’ün üzerinde ülkeye Ihracat yapıyoruz. Toplamda 9 fabrikada faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Önem Gıda’nın satın alınmasıyla birlikte 4 tesis daha eklendi ve 13 fabrikaya çıktı. 1.5 milyon tonluk bir kapasiteye sahibiz. 2021 yılını da 11 milyar TL’lik bir ciro ile kapatmayı planlıyoruz. 11 milyar TL net satışa ulaşmayı hedefliyoruz. Bu yıl tahmini 260 milyon Dolar ile kapatacağız” ifadelerini kullandı.
‘TL’NİN DEĞERLENMESİ İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ’
TÜRKİYE’de büyük bir planlama sorunu olduğunu söyleyen Murat Ülker, “Bir sene dağ-taş soğan dolu ertesi sene piyasada soğan yok. Marketlere yükleniyorlar. Marketçi alıp satıyor. Parasını üreticiye ödüyor. Yani milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok. Herhangi bir Fahiş Fiyat varsa asla satılmıyor zaten. Biz yüzde 1 kazanıyoruz. Bunu indirsek ne olur? Daha pahalıya alıp ucuza satabilen biri doğmadı. O dönem domates fiyatlar indirildi. Sadece domatesten 35 milyon TL zarar ettik. Türkiye’de enflasyon yüzde 19 civarında, üretici enflasyonu ise yüzde 45. Yani aradaki fark aslında biz üreticilerin ne kadar fedakarlık yaptığının kanıtı. Artık herkes TL’nin değerlenmesi için çalışması gerekiyor. Neden başkasının parasının değer kaybetmesini bekiyoruz” dedi.