Sefirin Kızı, son dönemde yaşanan oyuncu değişiklikleriyle çok konuşuldu. Dizinin başrol oyuncusu Neslihan Atagül, sağlık sorunları nedeniyle diziden ayrıldı. Ardından da bir diğer başrol oyuncusu Uraz Kaygılaroğlu da projeye veda etti. Bu iki flaş ayrılığın ardından, ünlü oyuncu Tuba Büyüküstün kadroya katıldı.1/21
Star TV’nin sevilen dizisi Sefirin Kızı dizisinin belki de en sevilmeyen karakterlerinden ‘Halise Efe’ye hayat veren ünlü oyuncu Gonca Cilasun ile, hem bu değişiklikleri hem de oyunculuk serüvenini konuştuk.2/21
‘Sefirin Kızı artık bambaşka bir hikaye…’
Yoğun temponuz içinde bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim Gonca Hanım. Sefirin Kızı çekimleri İstanbul dışında yapılıyor. Ne gibi zorlukları oluyor? Ya da güzel yanları neler?
Ben de size teşekkür ederim. İstanbul dışında daha önce birkaç işte çalışmıştım. Bu yüzden yeni bir deneyim daha oldu sadece. Hatta bu pandemi süreci, eşimle hayati bir karar almamıza da neden oldu. İstanbul’dan taşınmayı uzun süredir düşünüyorduk. Bu süreçte buraya taşındık ve küçük bir köye yerleştik. Doğal ve inanılmaz güzel bir çevre. Yaşamanın konfor ve rahatlığı var. Bir yandan Bodrum içinde kaldığımız yer de rahat ve konforlu. Bodrum’un çevresinin güzelliğini ve rahatlığını anlatmaya gerek yok sanırım. Pandemi sürecinde rehabilitasyon gibi oldu bize. Stres ve panik oranı çok düşük ve görece çok daha steril bir yerdeyiz. Bu nedenle çalışmak da yaşamak da rahat ve kolay.3/21
Sefirin Kızı dizisinde ‘Halise’ karakterine hayat veriyorsunuz. Dominant, aile değerlerini çok bağlı bir kadın… Sizin gördüğünüz ‘Halise Efe’ nasıl biri?
Halise Efe’m.. Ömrünü zorluk ve yoklukla geçirmiş. Bu zorluk ve yoklukta üç tane evlat yetiştirmiş. Erkence eşini kaybetmiş; hemen hemen her kadın gibi evlatları ve ailesi onun için çok önemli. Bence çok haklı bu konuda, benim için de çok önemli olurdu.
Öğrendiği ve bildiğinden başkasını yapmıyor Halise. Evlatlarına, özellikle Sancar’a gelebilecek her zarar için -gözü hiçbir şeyi görmeden- dünyayı yakabilir. Bu zaman zaman onu hataya sürükleyip zora soksa da doğru bildiğini yapmaktan vazgeçmiyor ve ben bu haklı kararlılığını sonuna kadar destekliyorum. Azıcık dikbaşlılık etmeyip işin ardını öğrense daha iyi olacak ama bu da onun nazar boncuğu doğrusu. Onu hataya sürüklüyor ve yanlışlar yapmasına neden oluyor ama, hangimiz yanlış yapmıyoruz ki zaten hayatta. Hep mi çok doğrularla büyüdük, büyütüldük? Annelerimizin tamamı çok mu haklılardı? Yaptıkları her şey doğru muydu? O anda doğruydu ve o anda haklılardı. Sevginin ve ölçüsüz bağın böyle sonuçları olabiliyor zaman zaman ama, bence Halise çok haklı.4/21
Ortak yanlarınız var mı hiç ‘Halise Efe’yle?
Ev işlerinde hemen hemen Halise kadar becerikli olduğumu söyleyebilirim. Ben de Egeliyim ve Egeli olmanın getirdiği bazı davranışlar doğal olarak bende de var. Özellikle yeme içme konusunda ortak noktalarımız olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. Halise kadar değilse de sevdiklerimi korumak için ben de zaman zaman duygusal davranabilirim. Ancak düşünüyorum da Halise bambaşka birisi. Benim de aslında kendimi Halise’yle bu kadar bütünleştirmemin, onu hayata geçirmek için çaba sarf etmemin arkasında yatan neden de bu. Halise benim içimden, çok başka birisini ortaya çıkarıyor. Onun kadar güçlü, dayanıklı, zorlu ve kararlı olmayı çok isterim doğrusu. Hayata karşı dimdik durabilmesi benim için çok kıymetli.5/21
Özellikle ilk bölümlerde çok da sevilen bir karakter değildi. Nasıl tepkiler aldınız?
Hâlâ çok sevildiğini söyleyemeyiz Halise’nin ama seyirci zaman zaman haklılığını teslim ediyor. Özellikle başlarda durdurup, “Menekşe’nin Halise’yi kandırdığını” söyleyenlerden; “Kavruk’u küçük görüyorsun da sen de bir zamanlar beslemeydin” diyenlere; “oturduğun konağın bir zamanlar beslemesi olduğunu unutma” diyenden “ben de senin gibi kayınvalide olacağım” diyene.. “Benim babaannem de senin gibi” diyenden “keşke benim babaannem de senin gibi olsa” diyenlere kadar çok çeşitli ve enteresan tepkiler geliyor elbette. Ama sevenleri de var tabii ki.6/21
Sefirin Kızı çok seviliyor. Kemik bir izleyici kitlesi var. Sosyal medyada da çok fazla ilgi görüyor dizi. Bu başarının sırrı nedir sizce?
Aşk hikayeleri ve kavuşamayan sevgililer tüm zamanların hikayesidir; tüm zamanların gerçeğidir. Bu gerçeklikten hareket ettiğimizde ve aşkın, sevginin samimiyeti, güzelliği söz konusu olduğunda; yapılan işler bu samimiyet ve güzellikte çekildiğinde, ilgi olacaktır ve seyirci bunu takdir edecektir. Samimi bir iş yapıyorsanız; sevdiğiniz işi sevgi ve aşkla yapıyorsanız, seyirci bunu mutlaka fark edecektir ve doğru yere koyacaktır. Seyirci anlattığınız hikayeye sizin kadar inanır. Bizim başarımızın sırrı bence çok iyi bir ekip çalışması yapılmış olması. Yapımcı şirketten senaristlere, yönetmenlerden oyunculara kadar hatta set ekibinin ışıkçısına, sesçisine kadar herkes işini canla başla, severek yapıyor.7/21
Tuba Büyüküstün’ün hikayeye dahil olması sizce ‘Sefirin Kızı’nın seyrini nasıl etkileyecek? Siz bu değişikliği ilk duyduğunuzda neler hissettiniz?
Tuba Büyüküstün herkesin kabul edeceği gibi çok önemli bir isim. Oyuncu olarak kendisini ispatlamaya ihtiyacı yok. Çok iyi olduğu konusunda hepimizin hemfikir olduğu bir oyuncu. Daha önce Engin Akyürek’le yaptıkları iş hala seyircilerin aklında. Onları yeniden birlikte görmek için çok heyecanlılar. Bu beni de çok heyecanlandırıyor. ‘Sefirin Kızı’ artık bambaşka bir hikaye kuşkusuz. Tuba’nın dizimize gelmesi bize güç kazandırdı. İlk duyduğumda çok heyecanlandım çünkü kendisiyle yıllar önce karşılaşmıştım ve ışıltısı, pırıltısı ile insanı büyülediğini düşünmüştüm. Şimdi aynı projede yer almak beni çok mutlu ediyor ve şans getireceğini de düşünüyorum.8/21
Kişisel kariyerinizde Sefirin Kızı ve ‘Halise’yi nereye koyuyorsunuz?
Halise bana yol, yön açtı; bakış açısı kattı. Bu kadar katı, bu kadar sert, hayata karşı böyle dimdik durabilen bir kadın olmak, benim için bambaşka bir tecrübe oldu. Halise bugüne kadar oynadığım, hayat verdiğim karakterlerden çok başka bir kadın. Oyuncular kendi içlerindeki oyuncakları, kişileri, karakterleri ortaya çıkarabilme şansına sahip insanlardır. Bir nevi “seçilmiş delilik” diyebiliriz buna. Çocuklar gibi oyun oynayabilme özgürlüğüne sahip bir meslek yaptığım için çok şanslıyım. Halise, benim hayatımdaki insanlardan birkaçının birleşimi. En önemlileri annem ve dedem. Hayatımdaki bazı nüveleri toplayıp Halise’de birleştirme şansım oldu. Bu yüzden Halise çok kıymetli, çok önemli. Dominant, güçlü, baskın bir karakter olabilmeyi, bu karakteri ortaya çıkarabilmeyi öğreniyorum Halise’yle.9/21
Oyuncu olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
Radyo tiyatrolarıyla büyüyen bir nesiliz biz. Okula gitmeden ve okuldan dönünce dinlerdim. Bunlar hayatımda yepyeni ve çeşitli yollar açtı. Oyun oynamayı hep sevdim. Hâlâ da severim. İnsan olarak büyüdükçe içimizdeki çocuğu ve hayal gücümüzü küçültürüz. Ciddileşir ve çirkinleşiriz. Oyun oynamamı, hayal kurmamı sürekli kılacağını ve oyuncu olmazsam nefes alamayacağımı anladığım anda oyuncu olmaya karar verdim. Neredeyse Halise’nin cahil cesaretiyle, hiçbir fikrim olmadan, hiçbir şey bilmeden yollara çıktım. Okullara başvurup sınavlara girdim. DTCF’ni kazandığımda dünyanın sahibi olmuş gibiydim.10/21
Oyunculuk mezunusunuz ve öğrencileriniz de var yetiştirdiğiniz. Oyuncu olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Kendinize ve yaşınıza uygun, bu konuda ciddi eğitim veren bir yerden mutlaka eğitim almalısınız. Kitaplar okumalı, oyunlar ve filmler izlemelisiniz. Kendinizi ve zihninizi geliştirmelisiniz. Değişime ve gelişmeye açık olmalısınız. Çok çalışmalı, çalışmaktan yorulmamalısınız. Oyuncu olmadan nefes alıp yaşayamayacaksanız, bu yola çıkabilirsiniz. Sabırlı, dayanıklı ve azimli olmalısınız.11/21
Oyunculuğa başladığınız günden bu yana, hayat verdiğiniz karakterler arasında, sizi en çok etkileyen hangisi oldu?
Geçen yıl çektiğimiz Yeşim Tonbaz’ın kısa filmi “Münhasır”ın ‘Fazilet’ karakteri. Bir annenin çeşitli sınavları vardır dünyada. Fazilet bu sınavların en şahsına münhasır olanıyla sınanır. İnsan olmanın, insan kalmanın incecik iplere bağlı olduğunu bana yeniden hatırlattı. Beni derinden sarstı.
Alıntı: Medyatava