Cumhurbaşkanına hediye edilen sancağın hikayesinin müzayede evinin spekülasyonu olduğunun ortaya çıkmasının ardından Osmanlı’nın 15 sancağının el-Halil Camii’nde çürüdüğü ortaya çıktı. Sancaklara 2008’de yayınladığı kitapta yer veren Dr. Mehmet Tütüncü: “Batı’da bir müzayede bir şey ortaya çıkınca araştırmadan etmeden hemen kıymete biniyor. Cumhurbaşkanına sunulan sancak gibi.
Oysa bizim Filistin’de 15 kadar tarihi sancağımız var, el-Halil Camii’sinde çürümeye terk edilmiş. Türkiye bu eserlerin peşine düşmeli.”
SALİHA SULTAN
18 Mart Çanakkale Zaferi kutlamalarında Cumhurbaşkanı’na hediye edilen sancağın hikayesinin müzayede evinin spekülasyonu olduğunun ortaya çıkmasının ardından Osmanlı’nın Filistin’e gönderdiği birçok tarihi sancağın El-Halil Camii’nde çürümeye terk edildiği ortaya çıktı. KARAR, dün sancağın hikayesinin kurgu olduğunu Dr. Mehmet Tütüncü’nün sözleriyle gündeme taşımıştı. Dr. Tütüncü, sancağın Vecbe Savaşı’ndan kalma olduğu iddiasını elindeki belgelerle çürüterek, şu ifadeleri kullanmıştı: “Müzayede evinin sancağın Vecbe Savaşı ile ilişkili olduğuna dair bir kanıtı yok. Bayrağın savaşta kullanıldığını kesin olarak bilmediklerini söyleyip, üzerindeki 1111 tarihini 1311 olarak okuyarak, tahmin yürütüyorlar. Tarihte ciddi bir tahrifat söz konusu, düzeltilmeli.” Sancakla ilgili bilgileri haberimizin ardından ayrıca ‘Cumhurbaşkanına sunulan çakma sancak’ adlı bir makale yazdığını da belirten Dr. Tütüncü, Türkiye’nin yurt dışında bulunan tarihi sancaklarına dikkati çekti. Dr. Tütüncü, şunları söyledi: “Batı’da bir müzayede bizi ilgilendirdiğini düşündüğümüz bir şey ortaya çıkınca araştırmadan etmeden hemen kıymete biniyor. Cumhurbaşkanına sunulan çakma sancak gibi. Oysa bizim Filistin’de 15 kadar tarihi sancağımız var, el-Halil Camii’sinde çürümeye terk edilmiş durumdalar.”
ARALARINDA 1882 TARİHLİ OLANLAR DA VAR
Sancakları 2008 yılında yayımladığı ‘Turkhis Palestine’ kitabında yer verdiğini söyleyen Dr. Tütüncü, sancakları bulma hikayesini şöyle aktardı: “Kitap için çalışma yaptığım sırada Filistin’de camiye de gittim. Camide bulunan Hz. İbrahim Türbesi’nin içinde, bir köşeye atılmış durumda bu sancaklar. Özel bir izinle onları inceledim ve kitabımdaki 11 sayfada fotoğraflarıyla birlikte yer verdim. Kanuni’den başlayarak Osmanlı sultanları Kudüs’e birçok hediyeler göndermiş. Halılar, örtüler, aynalar, kandiller ve sancaklar gibi. Türbenin içindeki sancaklar arasında Sultan Abdulhamit döneminde giden de var, Vecbe savaşı dönemine denk gelen 1893 tarihli bir sancak da. Kimi deri üzerine yapılmış. En eskisi ise 1882 tarihli idi. Bu sancaklar perişan durumda, katlanmış, türbenin bir köşesine atılmış, yıpranmış, tamire bakıma muhtaç durumda. İhtilaflı bir bölge olduğu için kimse dokunmuyor.” Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin son günlerde iyiye gittiğine işaret eden Dr. Tütüncü, “İsrail’le madem dostluk yolu açıldı, oradaki eserlerimize sahip çıkacak adımlar atılabilir. el-Halil Camii’ndeki sancakların acilen tamir edilmesi gerekiyor. Türkiye’nin yapabileceği en uygun işlerden biri bu camideki eserlerimizin peşine düşmesi, elden geçirmesi. Çünkü sadece sancaklar yok, buhurdanlar, cam aynalar, kandillerimiz var, hepsi en üst düzey Osmanlı sultanları tarafından buraya yollanmış. Kanuni Sultan Süleyman’ın bir alemi, Sultan Mahmud’un kızı Adile Sultan’ın kandil takımı var mesela. Kenara köşeye atılmış durumda bu eserlerimiz” diye konuştu. Dr. Tütüncü, söz konusu kitabının 208-2019 numaralı sayfalarında yer verdiği ve el-Halil Camii’nde kendi çektiği fotoğrafları da gazetemizle paylaştı. Dr. Tütüncü’nün paylaştığı belgelerin ışığında hükümetin el-Halil Camii’ndeki Osmanlı eserleriyle ilgili bir çalışma yapıp yapmayacağı merak konusu.
‘ÇAKMA SANCAKLA KANDIRILMIŞ DURUMDALAR’
Cumhurbaşkanı’na sunulan sancakla ilgili basında ‘işte o sancağın hikayesi’ diye birçok haber gördüğüne de değinin Dr. Tütüncü, konuyu yeniden değerlendirerek, şu ifadeleri kullandı: “Bazı gazeteler Kültür ve Turizm Bakanı’nın sancağı kendi cebinden ödeyip aldığını yazdı. Bana göre boş yere para verilmiş. Sayın Bakan mesela kendi memurlarına sormuş mu sancağı? Onlar bu konuda bir araştırma yapmış, görüş belirtmişler mi? Bu soru cevaba muhtaç. Murat Bardakçı’ya, Katar konusunda uzman Zekeriya Kurşun hocaya görüş sorulabilirdi satın alınmadan önce. Memurlar, müzayede evine bile sorsaydı, Katar’dan geldiğine dair bir delil olmadığını kolayca öğrenirlerdi. Ben sordum cevabını aldım, ‘bilmiyoruz, tahmin ediyoruz’ yanıtını verdiler. Çakma bir sancakla kandırılmış durumdalar.”
Kaynak: Karar