Türkiye’de örtü altı tarımın üssü konumunda bulunan Antalya’da 5 yıl önce 160 bin olan çiftçi sayısı şimdi 180 bin rakamına ulaştı. 210 bin dönüm olan kapalı alan ise 312 bin dönüme çıktı. Son bir yılda 50 bin dönüm alan ile en çok muz serası yapıldı. Kapalı alanın artması ile yer altı suları ise bazı yerlerde 300 metreye kadar çekildi.
Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, örtü altı tarımın üssü konumunda bulunan Antalya tarımı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’de yaşayan 90 milyon kişinin yüzde 60’ının gıdasını Antalya’dan tedarik edildiğini belirten Alp, “Ürünlerimizden para kazandığımız sürece çiftçimizin parası bankada kalmaz. Borcu varsa borcunu öder. Borcu yoksa serasını arttırır. Bizim paramız hiçbir zaman bağlı kalmaz. Antalya’da şu anda Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı 312 bin dönüm sera var. Bunun içinde kayıta girmeyenler de var. Bizim arazilerimiz dede ve hala üzerinde duruyor. Şu anda 3’üncü nesil sera yapıyor. ÇKS kayıt yaptırmak istediği zaman ne dedesi imza veriyor ne de babası imza veriyor.Acaba gençler imza alırken araziyi üzerine geçirecek korkusu yaşayabiliyorlar. Şu anda Antalya’da son 1 yılda 50 bin dönüm muz serası yapıldı. Her yıl bu kadar sera yapılıyor. Bu fiyatlar bu şekilde giderse yeni sera yapılmaz. Çiftçi para kazanırsa sera yapar. Devletimiz kayda değer bir destek getirmezse tarımda çiftçiyi tutma şansımız yok” sözlerine yer verdi.
“BİZİM ÖNÜMÜZÜ AÇSINLAR BİZ BU ÜLKENİN DÖVİZİNİ DE HER ŞEYİNİ DE KARŞILARIZ”
Şuandaki ekonomik şartlarının düzelmesini kendilerinden geçeceğini belirten Alp, “Dün öğle oldu bugün de öyle olacak. Devletimizin tarıma destek vermesi lazım. Kuralık bir yandan gübre fiyatları bir yandan kıskaç altına aldı. Milli gelirden de tarıma destek aktarılması lazım. Bize destek versinler biz de devletimizin ekonomisine 1 dolar, 5 dolar ihtiyacı varsa bizim önümüzü açsınlar biz bu ülkenin dövizini de her şeyini de karşılarız” dedi.
“TABAN SUYUNDA ŞUANDA 30 METREDEN BAŞLAYARAK 300 METREYE KADAR İNİLEN YERLER VAR”
Antalya’da tropikal meyvelere doğru bir kaymanın olduğundan söz eden Alp, “Kuralık günümüzün hastalığı haline geldi. Taban suyunu 100 metreden alırken 150 metreye indi. Domatesi bırakır mıyız? Bırakmayız azaltırız. Ejder meyvesine dönüldü, avokadoya dönüldü. Neden dönülüyor? Maliyeti az olan ürünlere dönülüyor. Bu ürünlerde maliyet az. Ejder meyvesini sökme diye bir şey yok. Kendisini yeniliyor. Avokado 50 yıl gidiyor. Bu meyvelere bir kayış var. Ana ürünlerden vazgeçemeyiz. Meyveler ile karın doymaz. Biz kendi malımızı kendimiz üretmediğimiz zaman dış ülkelere yeniliriz. Taban suyunda şu anda 30 metreden başlayarak 300 metreye kadar inilen yerler var. Tehlike var. Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar denize akan derelerimiz var. Bu denize akan suların yüzde 30’unu geriye dönüştürerek göllerimize bırakalım. Gelecekte buna çok ihtiyacımız var” ifadelerine yer verdi.
“ALTERNATİF PAZARLARA KESİNLİKLE İHTİYACIMIZ VAR”
Antalya’nın en büyük pazarının Rusya olduğunu belirten Alp, “2015 yılında düşen uçaktan bu yana bize oyun oynuyorlar. Nazlı bir şekilde bizden ürün alıyorlar. Biz mal satmak için heyetler gönderiyoruz. Kotamız dolmadan arttırılmasını istiyoruz. Alternatif pazarlara kesinlikle ihtiyacımız var. Ortadoğu pazarının önü açılması lazım. Avrupa’ya giden ürünlerimizi arttırmamız lazım” açıklamasını yaptı.
“5 YIL ÖNCE ÇİFTÇİ SAYISI 160 BİN ŞİMDİ 180 BİN RAKAMINA ULAŞTI”
Antalya’da çifti sayısındaki ve kapalı alan sayısındaki artış hakkında da bilgi veren Alp, “5 yıl önce kapalı alan büyüklüğümüz 210 bin dönüm olarak görülürken, şimdi 312 bin dönüm seramız var. Son 1 yılda 50 bin dönüm muz serası yapıldı. Antalya genelinde 5 yıl önce çiftçi sayısı 160 bin şimdi 180 bin rakamına ulaştı. 6 ilçede ise 5 yıl önce 30 bin iken şu anda sayı ise 35 bin 500 oldu. Aktif çiftçi sayısı ise 28 bin oldu. Pandemide her yer kapanırken bir çiftçiler çalıştık. Pandemide sokağa çıkma yasağı uygulandı. Köyde kentte yerleri olan yeri olan çiftçilerimiz odaya kayıt olarak. Bu yerlerine sokağa çıkma yasağından muaf olarak gitti” dedi.