Herkese merhaba değerli okurlarım,
Karne zilinin çalmasıyla birlikte ilköğretimde üç aylık tatil sevinci başladı. Başta öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve olmazsa olmazlarımız velileri kutlarım.
Zorlu bir Pandemi sürecinden hep birlikte geçtik. Zor bir dönem geride kaldı.
Yüz yüze eğitime üç aylık tatil arası verildi. Tatil startı 17 Haziran Cuma günü başlasa da gelecek kaygısı, işsizlik olmasın diye öğrencilerin yoğun sınav temposu devam ediyor.
Sınavlarda stres yapan çocuklarımız dün ve bugün olmak üzere iki gün meslek seçimi ve üniversite tercihleri adına ter döktüler.
Peki sınav başarısı mı hayattaki başarı mı?
Konunun uzmanı Klinik Psikolog Dr. PhD Melis Avcı ile sizler adına konuştum. Psikolog Melis Hanımın, görüşünü sizlerle paylaşıyorum:
Öğrenciler, eğitim hayatları boyunca çeşitli sınavlara girmektedir. Bu sınavlardan bazıları, hayatının devam edecek dönemini yakından ilgilendiren, lise, üniversite seçimi gibi kritik sınavlardan oluşmaktadır.
Sınav her öğrenci için genelde kaygı yaşatan bir durumdur. Fakat sınav kaygısını her öğrenci farklı yaşamaktadır. Bunun nedeni bireysel olabileceği gibi çevresel ve ailesel de olabilir.
Sınava hazırlanan öğrencide; sınav yaklaştıkça yaşadığı stres de artıyorsa, tedirgin, güvensiz, mutsuz ve kendisini hiç çalışmamış gibi hissediyorsa, “sınav kaygısı” yaşıyor olabilir. Öğrencide başarısız olma düşüncesi başaramama korkusuna dönüşmektedir.
Başaramama korkusu, kaygı düzeyini tetikleyerek yükseltmektedir. Kaygı düzeyinin yükselmesi beyinde stres hormonlarının fazlaca salgılanmasına neden olur ve performansı düşürebilmektedir. Sınav kaygısı ile baş etmede en önemli faktörler; olumsuz düşüncelerden uzak durma, gerçek dışı hedefler koymama, sürekli gelecekte yaşamama, mükemmeliyetçi olmama, planlı çalışma ve çalışmayı ertelememedir. Ayrıca nefes-gevşeme egzersizleri, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku, motivasyonu arttıracak etkinliklere zaman ayırma ve spor, sosyal ilişkileri ihmal etmeme sınav kaygısı ile baş etmede önemlidir.
Başarı söz konusu olduğunda aklımıza ilk gelen çocuğumuzun akademik başarısıdır. Fakat önemli olan içsel başarıdır ve olumlu bir ruh sağlığıdır. Bu nedenle ailelere önemli görevler düşmektedir. Çocuk veya yetişkinler olumsuz eleştiri ve tehditlere maruz kalmamalıdır.
Çocuğun veya yetişkinin kazanamazsam ailemin yüzüne nasıl bakarım gibi bir kaygı yaşamasının önüne geçilmelidir. Çocuğun veya yetişkinin kişiliğine yönelik asla eleştirilerde bulunmamalı ve başkaları ile kıyaslanmamalıdır. Çocuğumuz veya ergen, daha önce elde ettiği başarıları hatırlatılarak motive edilmelidir. Kaygınız sizi değil siz onu yönetin, kendinize güvenin ve inanın.
Unutmayın ki; gerçek başarı başarısızlık korkusunu yenebilmektir.
Geleceğe tutunmak için büyük mücadele veren öğrencilerimizin sınavlarının başarılı geçtiğini umuyorum. Bu zorlu maratonda aile, öğretmenlerimiz ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.